Bu incelemeyi okurken bir çok şey geldi aklıma. İlki " Amor fati " - kaderini sev - diyen Nietzche, çene kanserine yakalandığı 1923 ten ölümüne kadar geçen 16 yıl boyunca 33 ameliyat geçirdiği halde yılmadan çalışan Freud ve birde Dostoyevski tabii ki. Hayranım bu ruhlara.
İntihar edip gitmek cesaretmiş gibi gelir ama sanki yaşamak hele acılar içindeyken kaçınılmaz sonu öteleyebilmek, hayata tutunmaya çalışmak, belki kimine göre ahmaklık ama kesinlikle asıl cesaret yaşamak. Hem de acılara rağmen.
Mushafta bir hitap vardır, cennetliklere ; " razı olmuş ve razı olunmuş olarak cennete gir ". Eskilerin bir sözü vardır " Lutfun da hoş kahrın da hoş ". Hoşlanmayacağı, arzu etmeyeceği musibetlere uğradığında ,o kahr'a , hoş diyebilmek , ancak yüce ruhların işi.
Aklıma gelenlerden biri de gene Mushaftaki Asr suresindeki Sabrı tavsiye etmek yani başına ne gelirse gelsin güçlü ol yılma ve meydan oku hayata ve dosdoğru bir şekilde yürümeye devam et.
Sözümü Yaşar Kemal'in şu cümleleri ile noktalayayım.
" çapa hastanesinin yoğun bakım servisinde yatan 50 yıllık hayat arkadaşı tilda kemal'i ziyarete giden yaşar kemal, şu sözlerle uğurluyordu onu:
" tildacığım, sevgilim sana teşekkür ederim. yaşadığımız bu hayat için sana teşekkür ederim sevgilim. korkma! sakın korkma! biz namuslu yaşadık tilda. iyi insanlar olduk..."
ve:
" bir karanlıktan bir karanlığa gidiyoruz ama iyi ki geldik şu dünyaya. ya görmeseydik bu dünyayı, bu güzelliği, bu ışığı, bu aydınlığı ya görmeseydik? yüz binlerce yıl görmedik buradakiler, hiçbirimiz; bu dünyayı, bu evreni, değil mi? bir defa gelmişiz. öyle bir talih ki bu. iyi ki geldik be! bana gelince ben, ışığın destancısıyım, ışığın türkücüsüyüm. ben iyi ki geldik diyenlerden biriyim."