Gönderi

İnsan yaşamıyla ilgili olarak çoğunluğun tercihini örnek alma zorunluluğunu hissetmemeli, aklı temel almalı, akla karşı duran kalabalıktan kendini kurtarmalıdır. Kendi içine çekilip felsefe yoluyla düşünmeye başlayan insan, çoğunluğun yer yüzüne özgü, aslında hiçbir değeri olamayan bir çok gereksiz şeye değer verdiğini, bu yüzden onlardaki dışsal unsurlara dayanan mutluluk görüntüsünün sahte ve geçici olduğunu anlayacaklardır. Bu noktada Stoa felsefesinin temelinde bulunan Türkçesiyle '' en yüce iyi '' anlayışı öne çıkmaktadır. ''En yüce iyi '' nihai hedef olarak erdemdir. Düşünce ve davranışlarımızı doğru bir muhakemeyle şekillendirmemizi gerektirir. İyiyi ve kötüyü doğru bir muhakemeyle, yani aklını ölçüt alarak belirleyen, ahlaki doğruluğa önem veren, ölçüsüz hazları reddetmenin gerçek haz olduğunu bilen ve erdemli yaşayan insan gerçekten mutludur. Bu mutluluk, talihin sunduğu geçici lütuflara sırt çevirdiği ve kaynağı sadece bireyin kendi özüne dönmesinde bulduğu için, sarsılmaz ve değişmez bir niteliktedir. Bu bağlamda mutlu yaşamak, doğayla uyumlu yaşamaktır. Doğaya aykırı erdemlerden uzak yaşamak ise yanlış bir şekilde yaşamın kısa ve eksik olduğu algısını doğurur, oysa yaşam doğru değerlendirildiğinde insana yetecek kadar uzundur. Makam ve şöhret peşinde koşmak, yarını düşünürken bu günü kaybetmek, aşka değişle anı yaşamamak yaşamı kısaltır. Buna karşılık kusurlarımızla yüzleşmeli erdemli bir yaşam için kendimize dönmeliyiz. İnsanın doğru bir şekilde kendine dönmesi, yaşamında yeterince vakit ayırdığı kamu görevlerinden uzaklaşarak inzivaya çekilmesi, boş vakitlerinde kendini bilgeliğe, yani felsefeye adamasıyla mümkündür. Felsefeyle uğraşmak çağlar arasında ki mesafeyi kapatır, insanın sadece kendi çağına değil, aynı zamanda geçmişte yaşayan filozofların çağında da yaşamasını sağlar, onlarla tartışıp kuşku duymasına huzur bulmasına, insan doğasına üstün gelmesine ve onu aşmasına olarak tanır.
·
54 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.