Gönderi

Allah kainatı ve insanları niçin yarattı? Kainat ve insanlar neden var?
Bu sorunun biri Allah’a, diğeri insanlara dönük iki yönlü cevabı vardır. Rabbimiz açısından düşündüğümüzde şunları söyleyebiliriz. Allah hiçbir sıfatını sonradan kazanmış değildir. O’nun bütün sıfat ve özellikleri kendisiyle birlikte hep vardı ve var olmaya devam edecektir. Rabbimizin sıfatlarından biri “hâlık” yani “yaratıcı” olmasıdır. Allah yaratandır ve yaratıcı olduğu için kâinatı ve insanı yaratmıştır. Yoktan var eden bir varlığa “neden yarattın” denilemez. Bu güneşe neden ışığın var demek gibi bir şeydir. Güneş ışık saçan bir varlıktır, o nedenle ışığı vardır. Bir sanatçı, sanatçılık özelliği sebebiyle sanat eserleri meydana getirir ve sanatının görülüp bilinmesiyle sanatçı olarak anılır. Ona “sen neden sanatçısın, neden sanat eseri yapıyorsun” denilemez. İnsan akıl sahibi, düşünebilen bir varlık olarak herhangi bir gezegen hakkında düşünebilir. Düşündüğü zaman “gezegenler hakkında neden düşünüyorsun” denilemez. Düşünmek isterse düşünür. Düşünmediği zaman bu onun düşünen bir varlık olması özelliğini yok etmez. Allah da yaratıcı olmasının ayrılmaz parçası, yaratıcılık sıfatının bir sonucu olarak kâinatı ve insanları yaratmıştır. Yaratmayı dilemeseydi bile, bu O’nun yaratıcılık özelliğinden hiçbir şey kaybettirmezdi. Rabbimizin bir diğer sıfatı “rahman” yani “yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden” olmasıdır. Allah sonsuz merhamet sahibi olmasının sonucu olarak insanı var etmiştir. Var olmak bir nimettir. Dünyadaki insanlara sorulsa neredeyse tamamı yok olmak yerine var olmayı seçer. Rabbimiz insanı var olmakla şereflendirmiş ve ona değer vermiştir. Bu O’nun rahmetinin sonucudur. İnsan açısından düşündüğümüzde, Kur’an’ın ifadesine göre o yeryüzünün halifesi olarak yaratılmıştır. İnsanın yeryüzünde halife olmasını, Allah’ın mülkünde O’nun iradesi ve talimatına uygun bir şekilde yaşamak olarak anlayabiliriz. Rabbimiz hiç kimseye gücünün yetmediği bir sorumluluk yüklemeyeceğini ifade eder. İnsan “emanet” yani akıl ve iradesi ile yeryüzünde Allah’ın düzenini korumak için sorumlu tutulmuştur. Yeryüzünde Allah’ın iradesini gerçekleştirmek için görevlendirilmiş ve varlık kategorisinde diğer yaratılmışlara üstün kılınmıştır: “Andolsun ki biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” Rabbimiz irade sahibi olan insanı diğer varlıklardan ayrı tutmuştur. İnsan ve cinler dışındaki varlıklar, yaratılışı gereği sürekli olarak Allah’ı yüceltirken insan seçim yapma konusunda özgür bırakılmış ve ondan kendi hür iradesiyle Allah’ı bilmesi ve O’na kulluğu tercih etmesi istenmiştir. Bununla birlikte insan, Allah’ı bilmek, tanımak ve O’na kulluk etmek için yaratılmıştır. Allah Kur’an’da, insanları ve cinleri sadece kendisine kulluk etmeleri için yarattığını  açıkça ifade eder. Kulluk, bilmek ve tanımak için gösterilen çabayı da içine alır. Dolayısıyla insan bu çabayı gerçekleştirmediği, buna aykırı bir yaşam sürdüğünde yaratılışına ters davranmış olur. Bu yüzden de huzursuzluk duyar, diğer seçenekler onun tatmin olmasını sağlayamaz. Bir diğer ayette Rabbimiz insanlardan hangisinin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yarattığını söyler. Yani insanlar imtihan edilmek için yaratılmıştır. Sonuç olarak Kur’an’da yaratılış bir amaç ve anlamla ilişkilendirilmiş, Rabbimiz kâinatı ve insanı boşu boşuna ve anlamsız bir şekilde, başıboş bırakılmak için değil, bir amaç uğruna ve bir anlam çerçevesinde yarattığını ifade etmiştir.
··
367 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.