Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

92 syf.
·
Puan vermedi
·
17 saatte okudu
Kuvayi Milliye,
Türk Ulusu’nun ve Anadolu İnsanının milli iradesiyle düşmana karşı duruşu, bağımsızlık mücadelesidir. Ve Nazım Hikmet, bu tarihsel gerçekliği, şiir tadında, karmaşadan uzak, geniş okuyucu kitlelerine ulaşabilmek adına kronolojik bir düzene sokarak oluşturdu. Nazım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları kitabının tamamını sansür nedeniyle yayınlayamayacağını bildiği bu dönemde, (1950 yılında hapisten çıktığı zaman) en azından bir kısmının yayınlanabilmesi için uğraş verir. O günün koşullarında yayınlayabileceği, Kurtuluş Savaşı’yla alakalı bu bölümleri “Kuvayi Milliye” başlığı altında toplayarak ayrı bir kitap haline getirir. Nazım’ın bu çalışması; 1918’de İstanbul’un işgaliyle başlar Ağustos 1922’de Yunanlıların İzmir’de yenilmesiyle son bulur. Kuvayi Milliye Destanı, 1939 İstanbul Tevkifhanesi, 1940 Çankırı Hapishanesi ve 1941 Bursa Hapishanesinde yazıldı. 1950’de hazırlığına başlanan kitap ancak 1960’lı yıllara gelindiğinde basılabilmiştir. Kim bilir ne bölümler çıkartılmak zorunda kalındı ya da kayboldu gitti. Bunları hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Bildiğim bir şey var ki; Nazım düzeltme ve değişiklikleri yaparken, şiirin ilk halinde bulunan “Batı Cephesi Kumandanı/İsmet” bölümünü çıkarmıştır. Bunu da; İsmet İnönü’nün kendisine af hakkını tanımadığı için yapmıştır. Atatürk’ten hiç adıyla bahsetmiyor olsa da; Sivas Kongresi’nin sonucunu özetleyen meşhur “ya İstiklal, ya Ölüm” sözlerini aktarır ikinci bap’ın bir bölümünde: …Ve böylece, bin dereden su getirdi İstanbul'dan gelen zevat. Sivas, mandayı kabul etmedi fakat, “Hey gidi deli gönlüm,” dedi, “Akıllı, umutlu, sabırlı deli gönlüm, ya İSTİKLAL, ya ölüm!” dedi. Sekizinci Bap’da; sarışın bir kurda benzetilen herkesçe bilinen Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası değildir yine; …Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı… Kuvayi Milliye, çok uzun bir destandır, bunu anlatmaya benim ne kalemim yeter, ne yüreğim dayanır. Nice kitaplar, şiirler yazılmış, türküler adanmıştır bu destan uğruna. Nice kanlar dökülmüştür bu Vatan uğruna. Ve ben bütün o kahramanların anısına, Ali Onbaşı’nın anısına saygıyla diyorum ki; “Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...” İyi kitaplar okumanız dileğiyle…
Kuvâyi Milliye
Kuvâyi MilliyeNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20203,183 okunma
·
293 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.