‘’kentli haydutun öfkesi çınlıyor kaba kaba’’
Mayakovski
Birtakım adamlar geziniyor evrende
Sertçe, alacaklı adamlar
Tanrıdan ve bakışlardan
Üzerlerinde çok konuşulmayan karanlıkları
Sonsuz öfkeden kaşları sonra
Sesleri vardı alışılmadık
Bıçakla oyulmuş bir yazgıyı eskiten
Sokakta hızlı içmeyi seven yüzleri
Kimdi bu adamlar?
Niye adamlar?
Üstelik boyları bile kısa
Siyah kılları vardı Simsiyah ve çok
Kıyı kenar yaratıklardan olma gecede
O tekinsiz adamlar o tekinsiz elleriyle ararlar bir rahatlamayı
Bir rahatlamayı bir rahatlamayı
Oyuklarının biçimini yani ilkel ölümle
Sahi kimdi bunlar?
Niye dokuza benziyorlar?
Ne karasınız siz begonvil bahçelerine
Tekil bir çan sesi çarşılarımıza
Dağlarda tabut yüklü kuş gezinmesi ayak sesleriniz
En azından biz kentliler öyle derdik
Köpeklere sorsanız zararsız adamlar
Çünkü sorsanız bir ağrıdır gece Korkunç icatlar yaptıkları
Tanrının, bir güz sıkıntısını yüzlerine indirişi sonra
Çok şeylere öfkeliydiler başlayarak budala tanrıdan;
Gazetelere ve ütülü gömleklere,
Sayısız ölü bulunmasına Musagillerin
Gündüzlere, yapma çiçeklere
Kent gençlerine, uzun boyunlu kızlarla gezen
Bilseler Sex on the Beach’i ona da, hem de nasıl
‘’Biliyorum anladın; onları,
yaşamanın ustası sessiz haydutları hiç görmeyecektin.
Hiç gitmeyecektin onlara’’ Ülkü Tamer"