Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

264 syf.
·
Puan vermedi
Mine Söğüt kalemini sevdiğim bir yazar; Adalet Cimcoz - Bir Yaşamöyküsü Denemesi ve Deli Kadın Hikayeleri adlı kitaplarını okudum, sırada ise Aşkın Sonu Cinayettir var. Arka kapağı: “Savaşa, devlete, düzene, sisteme, aileye, şiddete, ahlaka, mülkiyete karşı, kadına, hayvana, aşka, cinselliğe, sokağa, isyana dair, öfkeli, gözü pek, cüretkâr, kışkırtıcı, kafa karıştırıcı, yoldan çıkarıcı, sorgulatan ve aykırı düşünceler…” okuyunca aklıma ister istemez; “Çarşı HER ŞEYE KARŞI” sloganı geldi. Kitabın adı Halil Sezai’nin ‘İsyan’ şarkısını hatırlattı. Keyifle şarkıyı mırıldanarak okumaya başladım. Ama okudukça yazarın haklı isyanları karşısında şarkı mırıldanacak keyfim kalmadı. Onun yerine slogan atıp, ayaklanma isteği geldi. “SUSUYORSUN. Daha önce de sustuğun gibi. SUSTUKÇA SIRA SANA GELİYOR.” Cümlelerini okuyunca aklıma bir dönem çok kullanılan “Susma sustukça sıra sana gelecek.” Sloganı geldi. O dönem susmadık, sıra bize geldi mi bilmem ama susmadık da ne değişti? Sistem gene istediği gibi işledi. “İNSAN, soyu adına savaşan ve savaştıkça soysuzlaşan AKILSIZ BİR HAYVAN.” Bir de ‘Savaşın kazananı olmaz.’ Derler. Savaştıkça soysuzlaşıyoruz, savaşın kazananı olmuyor madem; neden hala savaşlar devam ediyor? Sonunda kazanç / kazanan olmayan bir savaşa bile bile niçin başlanır? “Kendi hayatını başkasının hayatını izler gibi izleyen ve televizyon karşısında devamlı çekirdek çitleyen insanlık, BU KİRLİ VE TEHLİKELİ İLİŞKİLERE her seferinde bir kez daha AŞILANACAK.” Televizyon karşısında içi boş programlarla kafaları boşaltılanlar verilenleri ala ala aşılandılar. Bence aşılanmaktan çok kanıksayıp, duyarsızlaştılar, umursamaz oldular. Bu tip durumlar için hep çekirdeğin adı geçiyor, bilim insanları çekirdeği de bu açıdan bir araştırsalar bence. “Ferrari’sini satana bilge denmez. Ferrari’sini yakana denir.” Yayınlandığı dönemde bu ve birkaç kitabını okumuştum. O dönemde aynı şeyi düşünmüştüm. Sattı da ne oldu? Bir yaraya merhem mi yaptı? Bizi ilgilendirmez diye bilirsiniz tabii ama madem sattım diye dünyayla paylaştı satış sonucunu da paylaşmalıydı. Ferrari’den gelen ( tabii kitap satışlarından gelenler de var) parayla daha üst model, yeni seriden bir parça almadığının garantisi var mı? Şehit isyanlarının olduğu bölüm içinizi burkuyor, başkaldırmak istiyorsunuz. Eskiden dış saldırılara karşı sınırları korumak için ya da toprak halka yetmediğinden genişlemek adına yeni yerler almak için savaşılırmış Şimdi öyle mi? Sınırlar güvence altındayken sınır ötesi hatta dünyanın diğer ucuna gidiliyor savaşmak için. Söğüt, 2013 yılında yazmaya başladığı köşe yazılarından seçtiği başlıkları, alıntıları konularına göre ayırarak on üç başlıkta toplayarak bu kitabı derlemiş. Tasarımı ise harika olmuş. Sadece kapak değil sayfa tasarımları, yazılarda mükemmel. Bugün internette kullandığımız gibi yüksek sesle bağırmak istediği yerler hem koyu renk hem büyük punto ile yazılmış. Bazı cümleler ise tam tersine küçük ve silik. Bazı kelimeler satırlardan düşerken bazı kelimeler havalanıp uçuyor. Bu kitap yazarın, aforizmalarını not aldığı bir defter gibi. Mine Söğüt’ün kitap ile ilgili yazdığı giriş bölümündeki: “Yapma “ denilenleri yaparak ve “yap” denilenleri yapmayarak gerçekleştirmek çok da eğlenceli… Cümlesi neden onu bu kadar sevdiğimi açıklıyor; kafalar aynı.
Alayına İsyan
Alayına İsyanMine Söğüt · Can Yayınları · 2020355 okunma
·
139 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.