Gönderi

552 syf.
5/10 puan verdi
·
23 günde okudu
¶¶Tanıtım Bülteninden¶¶ Huzur Sokağı, bugüne kadar milyonlarca okura ulaşmış, neredeyse her evin kütüphanesinde yerini almış, soluksuz okunan bir roman. Hatta bir klasik. Sahip olduğu haklı şöhretle, yüzlerce baskı sayısına ulaşan Huzur Sokağı, birkaç neslin kült kitabı haline geldi. Gazetelerde tefrika edildi, beyaz perdeye uyarlandı, tiyatroda sahnelendi, televizyon dizisi yapıldı, herkesin gönlüne girip huzurun sembolü oldu. Huzur Sokağı, hasretini çektiğimiz, huzurlu bir cemiyetin, küçük bir sokakta sembolize edilen sarsıcı, duygusal, ama hepsinden önemlisi gerçek hikâyesi. Dönüp dönüp tekrar okuma isteği duyduğum yegane eser. O kadar güzel bir tat bırakıyor ki insanın damağında, zamanla tiryakisi oluyorsunuz. İçimden bir ses hala bir yerlerde Huzur Sokağı'nın var olduğunu fısıldıyor. Bu öykü bir hayal olamayacak kadar güzel. ¶¶İncelme¶¶ Bu kitapla ilgili yapılan incelemeleri hayretle okudum. Kitap çoğu kişinin tabir ettiği gibi "saf aşk" "gerçek aşk" durumundan çok farklı bir yerde. Yıllar önce Türkiye'de yaşayan özellikle kapalı kadınları ve dinini yaşamak isteyen insanların yaşadığı durumları (!) anlatmış yazar. Bunu anlatırken Huzur Sokağı diye bir yer kullanmış. Oradaki herkes dört dörtlük Müslüman ama onun dışındaki her yerde büyük ahlaksızlıklar var. Kitap o kadar hayal dünyasında yazılmış ki gerçeklikten kopmuş. Sokağın karşısına yapılan apartmandaki kızların işi gücü yok huzur sokağında mükemmel Müslüman Bilal'i görüp "yakışıklı, eğitimli birisi nasıl böyle dindar olur?" diyerek onu elde etmeyi tartışıyorlar. Kitabın başlarında o apartmanda oturan, yazarın anlatımıyla "iğrenç, mini etekli mahluk" Feyza, sonlara doğru iyi bir Müslüman (!) olunca huzur sokağına dönüyor ve önceden gelse yüzüne bakmayacak insanlar onu mazbut kıyafetlerin içinde görünce yardım etmeye karar veriyorlar çünkü Feyza artık iyi bir Müslüman. Ve geçmek istemediğim bir nokta da şu: kitapta Bilal ve arkadaşları dini peygamberlerden hızlı yayıyor. Yazar öyle bir anlatmış ki bugün dinsiz olan insan Bilal'in sinirli ve dini konuşmasıyla ertesi gün Müslüman oluyor her şeyden elini ayağını çekiyor. Kadınların bir "mal" gibi anlatılması en sinirlendiğim noktalardan biri. Açık olan herkesi teşhir edilmiş mal olarak anlatıyor yazar ve o kişileri Hristiyan olarak görüyor. (Evet ona göre iyi bir Müslüman olmayan herkes Hristiyan çünkü onların içinde de dinsiz birisinin olamayacağını, bunun başka bir dinle alakası olmadığını bilmiyor.) Son olarak kitapta sokağın kendi başına bir devlet olması gibi hep bir ayrım olduğunu belirtmek istiyorum. Açık kadınları sevmez, köylü kadınları sevmez çünkü onların başörtüsünü bağlama şekli yazarı rahatsız ediyor çağdaş olmadığı için (bu yüzden kendisi başörtü bağlama şekli çıkarmış), kadınlar ve çocukları hep özenen varlık olarak görürken erkekler gayet nefislerine hakim olan mükemmel yaratıklar ona göre. İnsan ayrımından tutun kendi belirledikleri Müslümanlık derecesine göre bile ayrım yapma peşindeler. Bir zamanlar haksızlığa uğramış insanları bu şekilde her şeyi ayırarak, kendiniz dışındaki herkese düşman olarak savunamazsınız. Yukarıda daha çok beni sinirlendiren noktalardan bahsettim. Kitabın basit bir aşk romanı olmadığını anlamanızı istiyorum. İslam kendinden olmayana düşman, hoşgörüsüz, saygısız olacak kötü bir din değil. Kısaca, dini anlatayım derken asla örnek olmayan bir topluluk yaratmış kendince. Umarım bu kitabı ciddiye alıp kendisine yol göstermesini bekleyen kişiler yoktur. Dini bu kitaplarla, yazarın yaratmaya çalıştığı evrendeki gibi dindar olmayan herkese saldırgan bir tutum içinde anlayamazsınız. Bu ülkede yetkili biri olsaydım kesinlikle toplatıp yasaklayacağım kitaplar arasında olurdu. Böylesine ayrılıkçı bir anlatım böylesine bir nefret dili görmedim. Açık bir kadınsanız 'satılık, fahişe, teşhirci' oluyorsunuz. Yazarın açık kadınlara ya özentisi var ya da aşırı bir nefreti var galiba. Kitapta 30-40 kere 'mini etek' geçiyor. Neden? Bilal'in annesi ile ilişkisi beni öldürdü, Freud mezarında ters döndü, bu nasıl bir saplantı ve bunu nasıl normal gibi anlatır aklım almadı. Kitapta 'seni sosyalist, komünist aşağılık' diye aşağılamaya çalışıp da Huzur Sokağı'nda tam bir komün kurulması da böyle bir yazarcık'a yakışan bir çelişki olurdu zaten. Bir diğer konuda İslâmiyetin Hz. Muhammed döneminden daha hızlı yayılması. Maşallah ne ikna kabiliyeti varmış bu insanlarda. Zira biri bana kitaptaki gibi 'şu kılığına bak, Batı özentisi, pantolonlu bilmem ne' dese değilsem bırak müslüman olmayı saçını başını yolarım onun :)) Açık kadınlar gördüğü her erkeği baştan çıkarmaya çalışmıyor.İslamı bu denli yobazlaştıran kişiler hiç mi Allah'tan kormazsınız bunları yazarken.Nasıl popüler oluyor bu tarz kitaplar hiç anlamıyorum.Açık kadınlar kötü, kapalı kadınlar mantığı nasıl bir kalıp,etiket ki bu hala cahiliyye kalıntılar ile harmanlanıp önümüze çıkıyor.İslam o kadar güzel ki çirkinleştiren Sizin gibiler.Ben peçeli bur kadınım ve açık pek çok arkadaşım, yakınım mevcut,ben onlara anlatmakla mükellefim, haşa ben onları nasıl yargılayabilirim bu yetki Allah'ın cc.sıfatı biz kim oluyoruz.. İmanına şahit olduğum o kadar güzel ibadet edenleri var ki ben utanıyorum kendi adıma bazen ve öyle tesettürlüler de varki çok özür dileyerek yazıyorum, kaldırımda bekleyen,vucudunu satan,gece cluplerinde çalışan kadınlar yanlarında iffetli kalır.Yazık ki ne yazık çok utandım, çok üzüldüm ve çok da sinirlendim.Bu kitabı okuyuncaya kadar daha verimkar eser okumanızı tavsiye ederim... ¶¶(5 puan vermemin sebebi Ayeti kerime ve Hadisi şeriflerden ötürüdür, yoksa 1verecektim)¶¶
Huzur Sokağı
Huzur SokağıŞule Yüksel Şenler · Timaş Yayınları · 202116bin okunma
··
162 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.