Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“İnsaf edin Allah aşkına, durun size bir anekdot aktaracağım. Daha önce buna yer vermiştim, Bulgaristan’daki vahşetten sonra Moskova’ya getirilen anasız babasız çocukların yerleştirildiği bir yuvada on yaşlarında hasta bir kız çocuk var, gözleri önünde Türklerin babasını diri diri yüzmelerine tanık olmuş (bu dehşeti unutabilir mi?). Bu barınakta hasta bir Bulgar kız daha var, o da on yaşlarında, geçenlerde anlatmışlardı. Tuhaf bir hastalığı varmış: Yavaş yavaş eriyormuş kızcağız, sürekli uyku halindeymiş. Uyuyormuş, ama uyku onu güçlü tutacağı yerde daha fena yapıyormuş. Çok ciddi bir hastalıkmış. Bu kız belki de çoktan ölmüştür. Korkunç olaylar yaşamış zavallı. İki üç yaşındaki erkek kardeşini, küçücük yavruyu Türkler almış, önce gözlerini oymuşlar, sonra da kazığa geçirmişler. Yavrucuk ölene kadar uzun süre inlemiş, tamamen gerçek bir olay bu. Bu kız yaşamı boyunca bu yaşadığı dehşeti unutabilir mi? Bütün olay kızın gözleri önünde olmuş. Doğa belki de bu zavallılara bilerek bu uyku hastalığını bağışlamıştır, yoksa tanık oldukları bu dehşeti sürekli hatırlamaya dayanamazlardı. Şimdi gözlerinizde bir canlandırın, Türkler bir bebeğin gözlerini oymaya hazırlanırlarken oradasınız. Söyleyin, Türk’ü durdurmak için atılmaz mıydınız, hem de o meşhur yumruğunuzla engel olmaz mıydınız?” “İyi, ama yumruk yine de yumruktur!” “Öyle ya, onlara saldırmazdınız, yapabileceğiniz tek hareket zavallının bedeninden Türk’ün bıçağını çekip çıkarmak olurdu! Burada neden kuvvete başvurulmaz, inanılacak gibi değildir!” Aklıma gelmişken, bizim Türk düşkünleri bıçaklarını ellerinden kapmaya çalışırlar mıydı? Böyle yapacaklarını sanmıyorum, asla da inanmıyorum.
Yapı Kredi Yayınları
·
216 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.