Gönderi
Denemelerden oluşuyor demek bu kitaba bir tür haksızlık gibi geliyor bana. Sanki akşam "AJANSINDA" kumandayı elime alıp da "AJANSA" dalmış gibiyim. Tabi bir farkla bu sefer sunucu sunmaktan ziyade kendi cümleleriyle sizi hissetmeye davet ediyor. Her şeyi bir kenara bıraktım da hiç bir şey Hüseyin Şahan kadar yakmadı canımı. Hanı şu çocuk var ya.... Evet evet fotoğrafı olmayan çocuk. Normal şartlarda kitabın içeriğini ifşa eden yahut adına spoiler dediğimiz o meymenetsizi vermeyi pek sevmem ama bırakın hüseyin'i anlatayım çok az...
" Ne milattan önce 400 yılında Rusya'daki Ermenistan bölgesinde Ksenophon'un komutasında çarpışan Eski Yunan ordusu ne 1708'de İsveç kralı XII. Karl'ın Ukrayna'daki savaşan birlikleri ne 1812'de Rusya'nın içlerine kadar ilerleyen Napoleon'un ordusu ne 1914'te Enver Paşa'nın emriyle Sarıkamış Muharebesi'nde Allahuekber dağlarını aşmaya çalışan Türk kolorduları ne de 1941'de Sovyet topraklarına giren Alman ordularının kar önündeki mağlubiyetleri, 2004 yılında on üç yaşındaki Hüseyin Şahan'ın tek başına kara yenik düşmesinden daha acıklı değildi. Çünkü Hüseyin'in donmuş cesedini bulan yetkililer, polis arşivlerine konulmak üzere "ilk" fotoğraflarını çekmişlerdi.
Olaydan sonra Çat kaymakamı, Hüseyin'in tek bir fotoğrafını bile bulamayan şaşkın gazetecilere şu açıklamayı yapıyordu. " çukurçayır köyü'nde kışlar çetin geçiyor. İlçeye ancak atlarla ulaşılabiliyor. Hayvancılıkla uğraşan köylüler çocuklarını okula göndermek istemiyorlar. Çocukların ne beklerken ne da daha sonra fotoğrafı çekilmiyor. Çocuklarını okutmak isteyen aileler bile bazen fotoğraf parası nedeniyle çocuklarını okutmaktan vazgeçebiliyor. Sırf bu yüzden öğrencilerden fotoğraf isteyemiyoruz."
Sevgili okur, şahsi yorumum şudur ki; bizimki derdi verenin torpiliyle dert bile değil. Şu an anlaşılırki dert sahibiyiz demeye hicap lazım.
·
112 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.