Gönderi

ANA BABAYA İTAAT
İsrailoğullarında dindar bir adam vardı. Bu adamın kü çük bir oğlu ve bir tane de danası vardı. O zât bir gün danasını ormana götürdü ve şöyle dedi: "Allah'ım! Oğlumun bu danasını, oğlum büyüyünceye kadar sana emanet ediyorum. Aradan bir müddet geçtikten sonra bu adam öldü. Dana ise büyüyerek orta yaşa geldi. Fakat dana kendisini gören herkesten kaçardı. Bu müddet içerisinde çocuk da büyümüş, annesine son derece hürmetli birisi olmuştu; annesinin bir dediğini iki etmez, annesinin sözünden dışarı çıkmazdı. Geceyi üçe böler; üçte birini namaz kılmakla geçirir, üçte birinde uyur, üçte birinde de annesinin başucunda beklerdi. Gündüzleri ise, dağa gider, odun toplar, topladığı odunları sırtında çarşıya getirir, satar; eline geçen paranın üçte birini sadaka olarak dağıtır, üçte birini yer, üçte birini ise annesine verirdi. Bir gün annesi ona şöyle dedi: "Baban sana bir dana bırakmıştı. Onu ormana götürmüş ve Allah'a emanet etmişti. Sen şimdi ormana git; o danayı sana getirmesi için İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahına dua et. O dananın alameti; ona baktığın zaman, güneşin ışınlarının derisinden çıktığını zannetmendir. Yani sanki o dananın derisinden güneşin ışınları çıkmaktadır." O danaya güzelliğinden ve renginin sarılığından dolayı altın inek deniliyordu. Genç ormana geldi, danayı otlarken gördü. Danaya şöyle dedi: "İbrahim, İsmail, İshak ve Yakup'un ilahı adına seni çağırıyorum, (yanıma gel!)" Dana koşarak gelip gencin önünde durdu. Genç danayı boynundan tuttu ve götürmeye başladı. Tam bu sırada inek Allah'ın izniyle dile gelerek ko nuşmaya başladı ve şöyle dedi: -Ey annesine iyi davranan, annesinin bir dediğini iki etmeyen genç! Sırtıma bin! Bu senin için (yürümekten) daha kolaydır. -Annem bana bunu emretmedi. Annem bana; "boy nundan tut!" dedi. -İsrail oğullarının ilahına yemin ederek söylüyorum ki, eğer sırtıma binseydin, ebediyen bana güç yetiremeyecektin. Yoluna devam et; sen şu dağa kökünden sökülüp se ninle beraber gelmesini emretsen, annene iyi davranman dan dolayı dağ bunu yapar." Daha sonra genç ineği annesine getirdi. Annesi ona şöyle dedi: -Sen fakir bir kimsesin. Malın yok. Gündüzleri odun toplamak ve geceleri ibadet etmek senin için çok zor olu yor. Sen en iyisi bu ineği pazara götürüp sat. -Kaça satayım? Üç dinara sat, fakat benimle istişare yapmadan sakin satayım deme. Dananın değeri üç dinardı. Genç, danayı pazara götürdü. Allah-u Tealâ, mahlukatına gücünü göstermek ve gence, annesine iyi davranmasının karşılığının nasıl ola cağını haber vermek için (insan suretinde) bir melek gön derdi. Melek gence şöyle sordu: -Bu danayı kaça satıyorsun? -Üç dinara satıyorum, fakat annemin rızasını almak şartıyla. -Annene sorma, ben sana altı dinar vereyim. -Sen bana, dananın ağırlığınca altın versen bile, annemin rızasını almadan, ona sormadan satmam. Genç daha sonra annesinin yanına geldi ve: "Bir kişi danaya altı dinar veriyor, ne yapayım?" dedi. Annesi: "Pazara git, benim rızamı almak şartıyla onu altı dinara sat" dedi. Genç danayı pazara götürdü. Melek tekrar geldi ve şöyle dedi: -Ne yaptın? Annene sordun mu? -Annem danayı altı dinardan aşağı satmamamı emretti. Aynı zamanda kendisine yine sormamı da söyledi. Ben sana on iki dinar vereyim, annene sorma. Genç meleğin teklifini kabul etmedi, tekrar annesinin yanına geldi ve olanları haber verdi. Annesi gence şöyle dedi: "Sana gelen insan suretinde bir melektir. Seni denemek için böyle yapıyor. Tekrar geldiği zaman, ona şöyle sor: "Ne emredersin, bu ineği satayım mı, satmayayım mi?" Genç pazara gitti. Melek tekrar geldi. Genç, Meleğe: "Ne emredersin, bu ineği satayım mı, satmayayım mı?" diye sordu. Melek ona dedi ki: "Annenin yanına git, ona şöyle söyle: "Bu ineği satma! Gün gelecek, İsrailoğullarında öldürülen bir kimse için, Musa (aleyhisselam) bu ineği senden alacak. O zaman, bu ineği, derisinin dolusu altın almadan satmazsınız." Meleğin bu sözleri üzerine onlar ineği satmaktan vaz geçtiler. Allah-u Tealâ İsrail oğullarının bizzat bu ineği kesmelerini takdir etmişti. İsrail oğulları, bizzat bu ineğin aynısı tarif edilinceye kadar, (kesmeleri emredilen) ineğin özelliklerini sormaya devam ettiler. O genç, Allah'ın karşılıksız fazlı ve lütfu olarak annesinin sözünden çıkmamasının karşılığı olarak bu şekilde mükafatlandırıldı. (Rühu'l Beyan 1/158)
··
684 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.