Gönderi

201 syf.
·
Not rated
Kitap, yazarın "İmtihan odur ki; yağmur senin hatırına yağar ama, kendi bahçen kuru kalır." cümlesiyle başlıyor. Sanırım bu cümle dahi kitabın içinde yer alan konulardaki genel duygu/düşünce yapısıyla direk örtüşüyor. Öncelikle Deneme türünden olan bu kitaba dair daha evvel bir inceleme yazısı bulunmadığından uzunca bir açıklama yapabilirim :) Kitap 4 bölümden oluşmakta. Kitabın mukaddime kısmı dahi, içeriği yoğun olan bu kitabın kapısını okuyucuya aralayacak mahiyette. İlk 3 bölümde yazar daha çok okuyucuyla adeta sohbet ediyormuş gibi bir üslup ile kâh dert yandığı, kâh umut ettiği ve kâh da kendini ifadeye çalıştığı bir takım konuları ele almakta. Burdaki ana temanın birçoğu dua-izdivaç-sevgi-aşk ve yazgı gibi konuları ele almakta. Bu anlamda yapılan izahlar, akıllardaki birçok sorunun cevabı mahiyetinde.Yazar bu konuları ifade ederken de, kimi bölümde çeşitli hadis ve ayetlerle anlattıklarını ya ispat ediyor yahut çeşitli düşünürlerin söz ve şiirleriyle anlatmak istediklerini adeta pekiştiriyor. Bu anlamda bir tekrar mahiyetinde oldu benim için. Dikkatimi çeken ise yazarın kitapta en çok Hz. Ali’den kıssalara ve sözlere yer vermesi. Kitabın bu bölümlerini okuyunca adeta bir söyleşiye katılmışım gibi hissettim ben. Zira yazar birçok yerde ya öğüt veren bir babacan tavırla önerilerde bulunmakta yahut dostunuzla beraber çıktığınız bir yolculuktaki iç dökme seansları misali sizi hem düşündürüp hem de derin düşünceleriyle kederlendirmekte. Bazı bölümlerde ise yazarın günlüğünü okuyormuşum hissine kapıldım. Başlangıçta kitabı bir çırpıda okurum sanıyordum lakin yazarın çok fazla konuyu okuyucuya direk vermek istemesi bu anlamda zorladı beni. O yüzden yavaş yavaş okudum. Ayrıca yazarın bilgiye verdiği değeri yazdıklarından anlamak pek ala mümkün.Zaten birçok yerde kitap okuyan insanlara çeşitli atıflarda bulunmakta, ve bu anlamda kitapların önemini dile getirmekte. Ayrıca belki de sadece bende vardır bu; yazarların okuyucuya sen diliyle,yahut çeşitli sıfatlarla hitabı beni kitabın samimiyetini algılama çabamdan uzaklaştırıyor. Bu kitapta da yazar yer yer kardeşim,dostum şeklinde hitaplar kullanmakta. Kitabın 4. Bölümünde ise yazar birgün tevafuk eseri karşılaşıp aşık olduğu bayana ithafen kaleme aldığı 11 mektubu paylaşmış. Bu anlamda cesur buldum diyebilirim. Bu mektupların hemen hepsi de diğer kitaplardaki birçok sıradan aşk mektuplarından farklı geldi bana. Bu anlamda spolier vermeyeyim en iyisi :) Bilhassa ilk mektubu okuduğumda yakın zaman da bitirdiğim
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç
kitabındaki mektuplaşmaları hatırlattı bana. Bu arada, yazar mektup yazdığı bayanın adının Dilek olduğunu söylüyor. Ve nedense bana bu isim bir mahlasmış gibi geldi. Ya da Abdurrahim Karakoç’u seven biri olarak Mihriban’dan ötürü böyle düşündüm, bilemiyorum. :) Kitabın son sayfasında ise yazara ait bir şiir yer almakta. “ Canıma kasteden kitaplarla doldurmuşsun Sûkutumu kemiren çağın heybesini “ Keyifli okumalar.
Herkes Kalbinin Ekmeğini Yer
Herkes Kalbinin Ekmeğini YerYıldırım Kerem Çambel · Agaris Yayınları · 202153 okunma
·
1 plus 1
·
3,250 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.