Gönderi

304 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
“Günlük yaşamın içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin bunda payı bulunur ve herkes onu bilir, ama pek az kimse bu konuya kafa yorar. Çoğu kişi onu olduğu gibi benimser ve ona asla şaşırmaz. Bu büyük sır zamandır. Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki bazen bir saatlik süre insana ömür kadar gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanının bu garip kısalığı ve uzunluğu, o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.” Zamanın süper güç olarak görüldüğü bu kitabın eleştirisini sizlere sunmadan önce zamanının kitaptaki tanımını, yazarın zaman için olan görüşlerinin bir kısmını kısa bir alıntıyla görün istedim. Bazen hiç umursamadığımız, verimli olmayan, içi bomboş, kendimiz için çabalamadığımız saniyeler, dakikalar, saatlerin tamamı bu ‘zaman’ dediğimiz kavramın içinde saklı. Aslında ‘zaman’ kelimesinin içinde sakladıklarını bu şekilde kısıtlandırmak olmaz. ‘Zaman’ daha fazlasıdır. Sevdiklerimiz ile anıları, bizi ders çıkaramaya iten anılar, hatta ağlamaktan gözlerimizin şiştiği anılarımız dahi ‘zaman’ kavramının içinde buluyorsunuz. O yüzden “... zaman yaşamın kendisidir.” alıntısına tüm benliğim ile katıldığımı belirtmek isterim. Bunun devamında ise bahsetmek istediğim şey kendim ile alakalı. Momo’yu ilk okuduğumda ortaokuldaydım. İlk okuyuşum tabiri caizse benim için çok boştu. Kitapta anlayabildiğim tek şey olay örgüsüydü. Onun dışında bir çıkarımım olmamıştı. Geçtiğimiz günlerde kitap sitelerinde gezerken Momo’yu tekrar gördüm. O an içimden gelen bir istekle tekrar okumak istediğime karar verdim. Sadece okumak değil kitaplığımda da olmasını istiyordum. Bu istek ile okuduğum kitap daha önceki gibi anlamsız gelmemişti. Daha da anlam kazanmıştı benim için. Bu yazdığım şeylerin sonunda anlatmak istediğim şu. Momo’yu ilk okuduğunuzda veya bir kaç kez okumuş olsanız ve hala sizin için anlam kazanmamışsa lütfen pes etmeyin ve okumaya devam edin. Çünkü Momo kişinin zamanla oturan düşünce tarzı ile anlaşılabilecek bir kitap. Momo’nun zamandan bahsettiğini artık sağır sultan bile duyduğuna göre ben direk yorumumu, katıldığım yerlere, anladıklarıma geçeyim. Hepimizin yaptığı bir şey üzerinde durmalıyım bence. Günlük yaşamımızda kendimize hedefler koyup onları başarmaya çalışırız bir çoğumuz. Kimi zaman başarırız. Kimi zaman ise o gün bir aile büyümüzü ziyaret etmek durumunda kalırız veya başka bir şey gelir başımıza. Ve biz gün sonunda ‘Keşke o olmasaydı tüm işlerimi bitirirdim.’ diyerek hayatımıza keşkeler ekliyoruz. Aslında farkında olmamız gereken şey aslında bu piyangodan çıkan olayların çoğu zaman zamanımızı güzelleştirebileceği. Bu olaylar bize yeni anılar eklediği gibi yüreğimizde yaşamına devam eden ‘zaman’ kavramının da beslenmesini sağlar. İlk farkındalıklarımızdan biri bu olmalı ki yeni keşkeler üretip hayatımızı keşkelere boğmayalım. Ayrıca şunu söylemeden geçemeyeceğim. Hayatımız sürekli planladığımız gibi süregelecek olursa mutlu olamayız. Monotonluk, hayatımızda sessizliğe neden olur ki bu da hayatın rengarenk olmasından vazgeçmektir. Kimse rengarenk yaşayabileceği, çoğu zaman mutluluğun hakim olabileceği bir hayattan her gün sadece görevlerin tamamlamak için vazgeçemez diye düşünüyorum. Belki ufacık belki kocaman bir paragraf olacak bu yazdığım ama Momo’dan sonra en sevdiğim karakter olan Gigi’den bahsetmeden geçemeyeceğim. Gigi kesinlikle hayal dünyasına hayranlık duyduğum bir karakter oldu. Hayal kurmayı bu kadar güzle yaşayan bit karakter daha önce gördüm mü? Pek emin değilim. Yaşım ilerledikçe kaybetmek istemediğim en güzel şey hayal kurmak ve Gigi bu durumun tanımı olarak görülebilir benim için. Tabi bunun yanında Gigi’nin en sevdiğim sözlerinde birini bırakmak istiyorum aşağıya. “... Ama bir hayal yoksunu olmayı asla istemem. Hayır Momo, bu cehennemden farksız. Bu yüzden olduğum yerde kalmayı yeğliyorum.” Bu üç cümle, on sekiz kelimeyi hayatımın bir çok noktasında yaşatmak ve yaşatmayı istemek aşırı güzel hissettiriyor. Beşli gerçekleşecek belki gerçekleşmeyecek bir çok hayali zihnimde canlandırmak, yaşatmak benim için çok önemli. Hayal kurmanın bendeki karşılığını size daha iyi tanımlamam gerekirse şunu söyleyebilirim. Prenses olarak ilk kez gittiğim dünyalar kadar büyük olan şatoda canavarlarla savaşıyorum. Ve ben bu savaşın içindeyken hiç bilmediğim bu şatonun yeni odalarını keşfediyorum. Kapının ardındaki bazen beni hayal kırıklığına uğratabilir. Ki bu çok normal terazinin kendini dengelemesi gerekiyor. Ama eninde sonunda güzel şeylerin olduğu kapılara da ulaşıyorum. Ve bu her şeye değiyor... Son paragrafım ile değineceğim önemli yerleri bitirmiş bulunuyorum. Buradan sonra yazdıkların sıkıcı olabilir sizin için. Ve ben bunu istemem. Umarım size bir şeyler katan bir yorum olmuştur. Ve yine umarım ki kitaplığınızda Momo yoksa benim bu yorumumdan sonra hemencecik sepete eklersiniz.
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766.3k okunma
·
177 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.