Gönderi

324 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
“İçim nefretle dolu, öcümü alacağım.” Anna Karenina etkisiyle başladım aslında bu kitaba. Anna Karenina’yı okuyalı yıllar oluyor ama bu cümle kitap hafızamda üzerimdeki en tesirli cümlelerden biri olarak kaldı. O tesiri yeniden hissettiğimde intikam konulu kitapları araştırmaya başlamışken karşıma bu kitap çıktı, bu vesileyle başlamış oldum ve iyi ki de öyle olmuş. Kitap 21 hikâyeden oluşuyor. 21 öç hikâyesi. Bazıları gerçekten çok acımasız olsa da zaman zaman öç alanın hissettiği tatminin aynısını hissettim. Öç alma, intikam gibi vahşi güdüler her ne kadar menfi duygular arasında olsalar da insanda tatmin hissi yaratan gerçeklikler. Arka kapakta ve önsözde de belirtildiği gibi yapımıza, yaradılışımıza uzak şeyler değil; affetmek bir erdem olsa dahi bazen öç almak da erdem gibi geliyor insana. Toplum nezdinde değil, fakat kendi kalbinde bir erdem. Kanını yerde bırakmama arzusu, dişe diş. İhkak-ı hak savunabileceğim veya destekleyebileceğim bir şey değil lakin burada bahsetmek istediğim o da değil. Biri sana, sevdiğin birine kötülük yaptığında bunun bedelini ödemesini istiyorsun. Ve bedeli ödeten sen olduğunda hissettiğin haz, bunu karma dediğimiz sisteme bıraktığında hissettiğin hazdan çok daha fazlası. Haliyle kitabı okurken zaman zaman dehşete düşsem bile (zira paranormal olaylar veya bedensel zararların çok büyük olduğu öyküler mevcut) haksızlığa uğrayanın aldığı öç beni kimi zaman rahatlattı. Bu noktada önsöze yeniden dönüyorum ve Haluk Erdemol’un belirttiği gibi o andaki duygumu onaylayan öykülere denk geldiğimi itiraf ediyorum. En sevdiğim öykü “Bayan Anstey’in Korkuluğu” oldu. Kocasını katleden adamdan öcünü alan bir kadın anlatılıyor bu hikâyede. Kadının öcünü alma yolundaki azmi, katili korkutması, hatta tabiri caizse ödünü patlatması, planını ince ince işleyerek katili neredeyse ölmeyi dileyecek hale getirmesi muazzamdı. İlk tatmini burada hissettim. Zekice ve azimli bir öç öyküsüydü. Bundan sonraki favorim ise “Bir Kan Davası”. Burada da oğlunun katilinden öcünü alan bir annenin hikâyesi anlatılıyor. İlkinden farklı olarak burada paranormal bir tema yok. Yaşlı anne tamamen doğal yollarla ve yine aşırı zekice bir planla öcünü alıyor. “Boş Gezen” benim için çok hüzünlü bir öyküydü. Polis şefinin tecavüze uğramış kızının boş gezenleri kullanarak kendisine tecavüz ederek öldüren adamlardan aldığı öç konu alınıyor. Ölü kızın ve babasının hüznü öyle güzel tasvir edilmiş ki bu öyküdeki öç, hüznümü yine de perçinleyemedi. Sonu da ayrı bir hüzünlüydü. Ve bir de Balzac’ın yine Balzaclığını konuşturduğu “Esrarengiz Köşk” öyküsü var ki, kontesin konta olan ihanetinin inanılmaz öcü olarak nitelendirebilirim. Bütün öyküleri tek tek incelemeyeceğim zira hepsi birbirinden güzeldi ancak benim için en güzel olanları kısa bir şekilde özetledim. Mutlaka okunası, enfes bir kitap. Gıdıklarsanız gülmez miyiz, zehirlerseniz ölmez miyiz, peki bize haksızlık yaparsanız öcümüzü almaz mıyız?
Öç Öyküleri Antolojisi
Öç Öyküleri AntolojisiHaluk Erdemol · Bordo Siyah Yayınları · 2003195 okunma
·
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.