Gönderi

619 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Vizyon Önemli Bir Mesele
20. yüzyıl, hakkında en fazla bilgiye sahip olduğumuz ve Avrupa'nın güç bakımından zirvedeyken, birbirine düşmesi sonucu karşılıklı olarak birbirlerini zayıflattıkları dönemi kapsamaktadır. Bu güçlerin bir kolu olan bilgi gücü, entelektüel sınıfın, Almanya'daki olan topluluğunun büyük bir kesimini oluşturan Yahudi bilim insanları, akademisyenler, doktorlar, mühendisler vs. 1930' lu yıllarda, Hitler'in başa gelmesi ve güttüğü siyaset sonrası, can güvenlikleri için yaşadıkları ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar.
Kavgam
Kavgam
adlı eserin, incelemesinde' de belirttiğim gibi, bu dönemi anlamak için, o dönemin şartlarının iyi anlaşılması gerekmektedir. Avrupa'da ve ABD'de anti-semitizm çok yüksek orandaydı ve Almanya'dan kaçmak isteyen kişiler, bu ülkelere yaptıkları başvurularda olumlu geri dönüşleri bulamamışlardır. 1932 yılında Türkiye'ye eğitim reformu ile ilgili bir rapor yazması için davet edilen Albert Malche'n mevcut durumu açıklaması ve bu durumdan Atatürk'ün haberdar olmasıyla gelişmeye başlayan, entelektüel sermayenin Türkiye Cumhuriyeti'ne gelme sürecini anlatan bu eser, ilgili dönemi merak edenlerin bakması gereken önemli bir eserdir. NAZİ partisinin iktidar olmadan önceki Almanya'yı biraz gözümüzde canlandırmak, bu süreci anlamak için ufak bir ışık sağlayabilir. 1871 yılının Ocak ayında Versailles Sarayı'nda Alman Ulusal Birliği adı altında Almanya birliğini sağlar. Bismarck gibi deha'nın önderliğinde Avrupa'da önemli bir güç haline gelir ve siyasi ortamı olabildiğince çıkmaza sokacak ve Almanya'nın bundan maksimum fayda sağlayabileceği bir ortam oluşturmaya gayret eder. Bismarck'tan sonra bu siyaset değişmeye ve Almanya yayılma siyaseti gütmeye başlar ve bunun neticesinde 1. Dünya Savaşı'na varan gelişmeler meydana gelir. 1. Dünya Savaşı'nın kaybedenlerinden olan Almanya'ya öyle ağır şartlar sunulmuştur ki, Almanya'nın ekonomisi bununla baş edememiş ve ekonomik krizler baş göstermiş ve olay el arabasıyla alışveriş yapmaya varan bir döneme kadar gitmiştir. Bu şartlarda para sahibi olan Yahudi kesim, önceden de süregelen Yahudi nefretinin artmasına neden olmuştur. Toplum artık NAZİ gibi radikal düşüncelere sempati beslemeye başlamıştır.
Kavgam
Kavgam
eserinde de bahsettiğim gibi büyük slogan TEK DEVLET TEK MİLLET TEK LİDER noktasına kadar varır. Bu durumların neticesinde Ari ırkına mensup olmayanların dışlanmaya başlandığı, bir sonraki aşamada öldürülmeye başlandığı süreçler meydana gelir. Almanya'dan kaçıp kurtulmak isteyen entelektüel sınıf Avrupa'nın diğer ülkelerine ve ABD'ye mektuplar yazar ve başarısız olur. Albert Malche'n etkisiyle Türkiye seçeneği önlerine çıkar ve kaçınılmaz olarak buna sarılan çok olur. Alanlarının en iyileri olan bu gruplar aileleriyle beraber Türkiye'ye gelmeye başlar. Gelmesi için davet edilen bazı kişiler toplama kamplarındadır ve özel davetle Türkiye'ye gelmeleri istenir. Alman hükümeti ilk başta sessiz kalmak istese de Atatürk'ün daha sert notası sonrası, bu kişilerde Türkiye'ye gelirler. Yalnız şöyle bir sorun vardır; gelenlerden en kısa sürede Türkçe öğrenmeleri ve Türkçe kitapları yazmaları istenmektedir. Aslında bu istek oldukça doğaldır lakin gelenlerin bir kısmı bu konuda başarılı olurken kimileri ise en kısa sürede gitmek için fırsatlar aramaktadır. Türkiye'nin bu bilgi birikimi yüksek grubu ülkeye davet etmesi ve neticeler almaya başlaması diğer ülkelerinde dikkatini çekmeye başlar ve özellikle ABD bu kişileri kendi ülkesine davet etmeye başlar. Özellikle 1938 sonrası büyük dalgalar halinde gitmeler baş göstermektedir. Atatürk'ün vefatından önce ülkede kalan ve katkı sağlayan bu kişilerin neden sonra gitmeye başladığı da eserde güzelce anlatılmıştır. Bu gelenlerden kimileri çok iyi adapte olmuş ve ölene kadar burada kalmış olsa da bunlar çok azdır. Almanya bunları gönderdikten sonra bile takip etmeye devam etmiş ve hayatlarını zorlaştırmaya çalışmıştır. Gelenler hakkında olumsuz bilgiler servis edip, manipülasyon yapılmaya çalışılmış ve zaman zaman istediklerini elde de etmişlerdir. Nazi'den kaçıp buraya gelenler, bir dönem burada da sürgün edilmişlerdir. Almanya bu gelenlerin bir kısmını vatandaşlıktan çıkarmış ve Haymatlos statüsü oluşmuştur. Türkiye Cumhuriyeti bu süreçte bunlara vatandaşlık verip dikkat çekmek istememiştir. Haymatlos olanlara diplomatik zorlukta çıkarılmamıştır. Ne var ki ülkenin ekonomik durumu gelenlerin araştırma yapmalarına büyük bütçeler ayıracak güçte değildi, akademik dünyanın kaçınılmaz entrikaları da meydana gelmiştir. Bunlar olumsuz etkiler olsalar da gelenler sayesinde İstanbul Üniversitesi o zamanlar bir Alman Üniversitesi gibi görülmeye başlanmıştır. Kalite o kadar yüksektir ki İstanbul Üniversitesi mezunu biri Oxford, Cambridge gibi üniversitelerde yüksek, doktora yapabiliyordur. Bu gelenler arasından en çok olanlar doktorlardır ve bunların arasında da en popüleri sanırım Albert Eckstein olabilir, onun hakkındaki şu alıntı bile önemlidir. #176816752 Türkiye Cumhuriyet'inde tıbbın gelişmesine katkıları çok büyüktür. Bunu anlamanın bir yolu da onlar gelmeden önceki durumu anlamaktır. Osmanlı döneminden kalan tıp, ortaçağ tıbbıdır ve oldukça geri kalmış durumdadır. Bunu geliştirecek nitelikte personel eksiği de ortadadır. #176816907 Gelen Şifacılar sayesinde bu alanda kaliteli doktorlar yetişmiştir. Sadece tıp alanı değil tabi ki, birçok alanda katkıları olmuşlardır. #176746290 bu alıntı gelenlerin durumu hakkında bilgi verebilecek durumdadır. Eserin sonlarına doğru, gelenlerin anılarıyla ilgili bölümlere rastlamaktayız ve orada da önemli bilgiler elde edilebiliyor. Olayı yaşayanın gözünden bakmak, durumu bir de ondan öğrenmek bilgiyi daha iyi hâle getiriyor. Eser, adeta kalite kokan, akıcı, zaman zaman yapılan yanlışlıklara karşı sinirinizi arttırabilecek öğeler içermekte ve bence mutlaka okunması gereken bir eserdir. Vizyonun ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir yapıt. Eseri okurken o zaman gelenler ile şuan gelenler ve gelmekte olanlar arasındaki uçurumları fark etmemek için kör olmak gerektiği kanaatindeyim. Bir zamanlar saygın bir statüsü olan Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş olduğu vaziyet farkındalığı olan kişileri negatif anlamda düşündürmeye çok açık olduğu aşikârdır...
Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu
Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün VizyonuArnold Reisman · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201110 okunma
··
774 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.