Bedia Tuncer 1961-1964-cü illərdə Bakırköy Ruh və Sinir Xəstəlikləri Xəstəxanasında personala savadlılıq təhsili verib. Digər tərəfdən, o, ruhi xəstələrin qayğısına qalaraq, ruhi xəstələrin yazdığı şeirləri tərtib edib, bu şeir kitabının nəşrini təmin edib. Ola bilsin ki, çap olunan ilk və yeganə şeir kitabı olsun, hekayəsi baxımından poeziya sahəsində dəyərli yer tutur.
Tuncer gündəlik həyatda diqqətdən kənarda qalan, hətta kənarda qalan bu insanların səslərinin yazıları vasitəsilə eşidilməsinə şərait yaradıb. Onun kitabına niyə “Nalə” adını verdiyi məlum deyil. Ruhi xəstələrin bizimlə görüşməsinin səbəbi bəlkə də yaşadıqları həyat, çəkdikləri əziyyətlər, iniltiləridir.
İnilti kitabı 131 səhifədən və 110 şeirdən ibarətdir. Şeirləri yazan şəxslərin adları əvəzinə xidmət nömrəsi və ad və soyadlarının baş hərflərindən istifadə olunub.
Bu səfərki şeirlər bambaşqaydı....
NALAN
Nalân olmalı idi benim adım,
Çünkü daima ağladım;
Tek arkadaşımdır hicran
Benim asıl adım Nalân
Gözlerim sık sık kızarık
Gönlüm hicranla kabarık;
Tükenmez içimde hezeyan
Benim asıl adım Nalân
Nalân deselerdi bana
Düşmezdim belki hicrana
Doğunca ismimi koyan
Neden dememiş Nalân.
BENİ
Gönül defterine unutma sakın
Satır, satır, ince, ince, yaz beni
O bembeyaz gülden beyaz göğsüne
Çekiç ile vura vura kaz beni
Geçecek mi senelerden zor günler
Gözüm, gönlüm, dilim, seni heceler
Hatırla da bazı bazı geceler
Göğsüne resmimi bas da, ez beni
Bu hasret, bu gurbet ne acı derken
Başlarsa bitecek ne kadar erken
Bir gün Çankaya'dan bensiz geçerken
Hatırlarsın dertli, dertli saz beni...
ALLAH MUHAFAZA
Zorba kız kaçırır,
Kamarot kurşun kaçırır.
Karaborsacı döviz kaçırır
Zengin hanım kürk kaçırır
Ağa koyun kaçırır
Orman eşkiyası kütük kaçırır
Ve sonunda kaçırmak için bizlere
Elbette akıl kalır.
UNUTMAMAK
Unutmamak istiyordum seni
Fakat bir türlü gelmiyordu
Elimden
Fakat şimdi unuttum
İşte seni
Niye dün gece
Rüyama girip de
Hatırlattın kendini.
ÇIRPINIYOR GÖNÜL
Ağır ağır çıkacaksın Haşim Ahmet misali
Neme lâzım deme koynunda uyusun
Aşkın ızdırabı ile gitmiyor visali
Uyusun da büyüsün maaşallah,
Gelin olur inşallah.
Bayramları gelince
Çevirirler kuzu başlarını
Döndürüp de bakarsam yüzümü
Arap olayım.
Arap olup da kaderime yanayım
Yanarım ah kaderime, yanar yanarım;
Yanarak gece gündüz kara yazma bağlarım.
Sen o yana ben bu yana
Salına salına
Suya gider, akar suyu boyarım.
Renk renk olmuş gözlerin,
Gözlerinde gözlerin...
Benek benek olmuş,
Yarin cilveleri boynunda
Denk olmuş,
Oldu da bitti maaşallah,
Gelin olur inşallah..
CEBİRSEL ŞİİR
Üç noktadan
Bir düzlem geçer derler
İyi hoş amma
İks artı igrek
Eşittir bir olunca
Yoksul gecelerimde
Aklımdan neler gelir geçer
Bilir misin ağabeyciğim…
Bin dokuz yüz altmış üç
Eksi
Bin dokuz yüz elli dokuz
Yıllardan arta kalan
Müşvik bir ses
Aklaşan saçlarımız
Üzme kendini
Ve “O” kadını
Unut deyişin ağabeyciğim
BİR HAZİN HİKÂYE
Genç ve yakışıklıydı delikanlı
Yaşamak arzusu, başarı hevesi
İçinde pırıl pırıl
İyi güzel ve mes’ut bir alemde
İsterdi her şey güzel olsun
Sular aksın şırıl şırıl.
Zekâsı fazla, kültürü genişti.
Medeni bir âlemde
İsterdi herkes, her şey iyi olsun
Dertli ruhlar huzur bulsun.
Severdi sevilirdi her zaman
Dertliye deva
Hastaya şifâ
Fakire para isterdi gönlü.
Ümitleri ruhunda parıldardı boyuna
Emindi imanı vardı,
Geleceğe güvenle bakardı,
Fakat neden bilinmez
Anlamadılar onu
Girdiği hayat girdabının eşiğinde
Şaşırıverdi,
Hayalleriyle, ümitleriyle baş başa
Aklını oynattı, yapayalnız kalıverdi.
Şimdi tek başına çaresiz
Karanlık bir alemde
Yine hayaller kurar
Bunlara ermek için
Hâlâ kafa yorar.
Ne denir, acımaktan başka
Elden ne gelir.
Çünkü Allah böyle istedi.
Böyle yazmıştı.
Kaderi herhalde
Her şeyin bir sonu vardır böyle
FİLOZOF ET
Doğdum büyüdüm okuma, başıma oldu dert;
Askerlik çağı, vazife hitam, emir, terhis et...
Dünya evi varmış, anladım o da dert...
Alnıma çizilmiş tımarhane elim âkibet cür'et
Sonu ne olur bilmem ne bir adalet?
Uyan kabrinden ey ünlü filozof Sokrat,
Yolunu öğret beni de filozof et..
Ya da Allah’ım yeter azat et...
BEKÂRLIK
Sessiz bir bekâr odası
Sanki her şey geride kaldı
Ne bir günün var tadı.
Ne sevgilinin bir adı.
İnanamam aşka
Kadınların kalbi katı
Ne doğacak bir bebek
Ne de onun sevimli adı
Bu hayatın sonu var
Diyebilmek bir intizar
Deseler sana ümit var
İstemem, gençliğimi zaman aldı.
AŞKIMI DÜŞÜRMÜŞÜM
Şarkı söyledim hece hece,
Fazla içtim de dün gece.
Caka yaparken sokaklara
Aşkımı düşürmüşüm.
Sabahleyin adım adım.
Yolları hep aradım
Kahrolası çöpçüler
Aşkımı süpürmüşler
Fakat ne zararı var
Bir kopyası o kızda var.
Hakkımı da ararım yine
Gider belediye reisine
Derim senin işgüzar çöpçüler
Aşkımı süpürmüşler.
ZİYARET
Gönül neş’eli bugün
Bade köşeli bugün
Hastaneye düşeli
Gönlüm neş’eli bugün
Cumartesi günüdür
Ziyaretin günüdür
Hiç sormayın arkadaş
Bugün bayram günüdür
Sorma al iç arkadaş
Sigaramız bol bugün
Sizin gibi ahbaplar
Soran gelen bol bugün
HOŞ GELDİN
Hoş geldin akıllı kardaş
Bizler ise «Deli» kardaş
Hepimiz birbirimizle arkadaş
Sözlerle de olalım yoldaş.
Deliliktir içimizdeki maraz
Fakat değiliz kimseye garaz
Hepimiz olduk arkadaş
Sizinle de olalım arkadaş
GÖRÜŞLER
Kimisi milyoner kimisi kral daha neler.
İhtiyarlar büyükler bebekler
Bağıranlar, şarkı söyleyenler
Kimisi akıl kimisi ise çıkmayı bekler.
Sakın üzülmeyeceksin haline şükredeceksin
Yolunu şaşırmayıp doğru yoldan gideceksin
Fazla coşarsan eminim buraya geleceksin
İnan ki kahredip kendi kendini yiyeceksin
Pişman olup neden buraya geldim diyeceksin.
DİYOJENİN FENERİ
Adamlar arasında adamın biri
Güpe gündüz adamlar arasında elinde fener
Bir şeyler arıyormuş.
Adamlar arasında adamlardan bir diğeri
Adı İskender
Merakla dönmüş
Ne aradığını sormuş
Adam adamları göstermiş
- Adam arıyorum demiş.
Tabii adam haklı
Adam adama meraklı.
TESELLİ İSTERKEN
Teselli isterken bu hazin sesten,
Neler dinlersin yorgun nefesten,
Bülbül de bıkmıştır altın kafesten,
Soralım Şirin'i Ferhad'a yolcu,
Sabah mı, öğle mi, akşam mı bilmem?
Bu aşk alemi hayâl mi bilmem?
Mendilin gelmezse gözümü silmem,
Sonra gözyaşını sel olur yolcu,
Kafam mı, çilem mi, yoksa kaderim,
Şansım olmazsa aklı nideyim,
Avcı değilim ki gideyim
Çünkü talihim dargındır yolcu.
Felek elinden ben de dertliyim,
Bir gün gülmedim, kara bahtlıyım,
Aşkın elinden hep kementliyim,
Dertliyim, derdimi gel deşme yolcu.
TIMARHANE DELİSİ
Ben de düştüm feleğin bir gün garip fendine,
Polis jiple getirdi tımarhane bendine..
Burası başka âlem, ey kafa gel kendine,
Şimdi senin de ismin tımarhane delisi...
İstersen ol yüzbaşı, hâkim veya avukat,
Ayol sana kim dedi büyüklere bir taş at.,
Karınla kavga yapıp tatlı aşa zehir kat,
Elbet şimdi olursun tımarhane delisi.
Çilesiz insan olmaz, sen de doldur çileni,
Sinirlenme, üzülme, sakın bozma freni..
Aç gözünü karışmam kaçırırsın treni,
Sonra toptan olursun tımarhane delisi.
Belki sana meskendi bir zamanlar Beyoğlu,
İstersen ol akıllı, hor görür ya eloğlu..
Farzet her gün geliyor ziyarete Köroğlu,
Yine eller diyor ya tımarhane delisi…
Belki sevda yüzünden, kavgalardan kaçırdın,
Belki polis jandarma dayağından şaşırdın..
Kim bilir hangi kaza, hangi işten kaçırdın,
Elbette bir sebep var tımarhane delisi..
Belki de aldatıldın, belki evham kurarsın,
Belki sebepsiz yere başkasını vurarsın..
Belki de iftira uğruna can koyarsın,
Ondan sonra olursun tımarhane delisi.
Farzet canın sıkıldı gidip içmek mi lâzım
Sarhoş olup etrafı yakıp yıkmak mı lâzım
Elbet kanun yakalar istersen ol mülâzım
İdrake aciz olma tımarhane delisi.
Zira hayat böyledir, kalender ol, aldırma
Farzet işin bozulmuş, gidip ele saldırma.
Elin kazanındaki aşa kepçe daldırma
Fazla koşma düşersin tımarhane delisi.
Bu içtimai yara insanlığı ürkütür
Hem öyle bir yara ki vicdanları çürütür.
Hatta psikologlar boşa kalem yürütür,
Ey tıp seni bekliyor tımarhane delisi.
Söyle ey tıp, delilik neden, niçin çoğalır?
Hâdiseler mi sebep, neden kafa bulanır.
Müsebbibler kim acep, niçin normal azalır?
Sonra çoklar oluyor tımarhane delisi.
Şu halde dinle ey tıp, gerçi ümit sendedir,
Fakat unutmayın ki püf noktası bendedir.
Bu insanlık dâvası, anahtarı kimdedir?
Neden milyonlar olsun tımarhane delisi?
Tedavi yalnız şok mu, yoksa yemek mi hayır
Neden delilik artsın gel de bu farkı ayır
Zira ki felsefede kalmamıştır bir hayır
Sakız siz de olmayın tımarhane delisi
YOKLUK
Kutudaki kibrit bir,
Yak kırk paralık gelir.
Sigarayı arama;
Ne var, ne kimse verir.
Ayın on üçü Pazar
Herkesi biri arar
Kurban bayramı olsa
Ne gelen ne gören var.
Yokluk kavradı bizi
Bağladı elimizi
Soldurdu bin bir elem
Gülden cemalimizi
Derman ne hoş arkadaş
Düşünceden bıktı baş
Göl olur gemilere
Gözlerimden akan yaş.
Yeter bunca ızdırap
Gönül hicrandan harap
Kâfi ağladıklarım
Sen güldür beni Yârab.
KARANLIK GECELER
Gözlerimde hicran başucumda mum
Can evimde bir dost gibi karanlık
Âsabım perişan ve ruhum mağmum,
Yolcuyum bir meçhul diyara artık.
Arkamda kesildi her ses ve nefes,
Talihim cismime dedirtmede pes...
Dertliyim, derdimi anlamaz herkes,
Sırrını söylemez her ruha ruhum.
AKŞAM KARANLIĞI
Karanlık çökerek ruhuma dolup
Şekiller silindi artık ağır, ağır
Karardı her cisim bir bir yok olup
Çöreklendi içime gene bir kahır
Yıldızlar pul pul ufka dizildi
Enginler şimdi siyah bir şerit
Semaya karadan bir hat çizildi
Hiç bir iz kalmadı sabaha ait..
HAKLISIN
Sıkılıyorum, dedim.
Dedi düşünüp — Haklısın
Hastayım dedim ona.
Yine dedi — Haklısın
Bıktım canımdan dedim.
Haklısın dedi bana..
Dedim deme haklısın,
Bir şeyler söyle bana.
Dedi söyleyecek başka
Bir şey bulamıyorum.
Çünkü sen dünyalar
Kadar deryalar kadar
Haklısın..
DERTLERİM
Hava karardı yine
Vakit akşamı buldu
Düşünce çıktı bine,
Gülden cemalim soldu.
Kış günleri çok kısa,
Çabuk oluyor akşam,
İçim çok sıkılmasa
Bunları karalamam.
Geçmiyor başka türlü,
Vakit kapalı yerde.
Özlemesem bülbülü
Düşmezdim bin bir derde.
GENÇ GÖNÜLLERE
Söylemek isterim ki birçok gönüllere
Aşk içilen bir şarap gibidir, asla inanmayınız
O kadınlar ki; benzerler mor dikenli güllere
Renklerine kanıp da mest… olup yanmayınız.
Neyinize yetmiyor şu Mor renkli akşamlar
Bir kızın gözlerinden daha gölgeli çamlar
Kalırsa gönlünüzde şimdiden, paslı gamlar
Size yansın rüzgârlar, ağlasın çağlayanlar.
Aşk bir tufan olup da beni alsa engine
Gene gönlüm barışmaz gözlerinin rengine
Gönlüm kapılmaz bir daha onun pis nefesine
Ben artık aşıkım güzel bülbül sesine...
HASTA
Dışarda herkes içerken!...
Çay, süt!..
Ve yerken
Muhallebi. Tavuk göğsü, pasta!..
Burada adın (HASTA)!..
Çorba TASTA!..
Bence hastaların çoğu (USTA!..)
Aşağı HASTA!... Yukarı HASTA!..
Tımarhane bahçesi dolu HASTA!..
Gel HASTA!.. Git HASTA!..
(Taburcu!..) ol hastaneyi ASTA!..
Türkçe ‘de en sevmediğim kelime (HASTA!..)
KADERİN GÜCÜ
Didindim çalıştım pişirdim aşı
Yalnız bıraktım beş yavru kuşu
Sahipsizlerin ters gitti işi
Yavruların bahtına nice ağlarım
Sizler de henüz süt emensiniz
Şafaktan uyanıp babam dersiniz
Yatakta uyurken yoksul geceniz
Yavrular diye bağrım dağlarım
Babayı ister sesten yanılmaz
Çocuk anne babasız kalmaz
Nimeti bulursa fikri yorulmaz
Yavruya sarf ettim gençlik çağlarını
Babalan gelince gaflette biter
Komşuyu hısımı hemen terk eder
Babanın geldiği onlara yeter
Yavrum diye karaları bağlarım
İnsan yavrusunu pula veremez
Feleğin kahrına karşı gelemez
Giden gitti geri dönemez
Kaderin gücünü tedbir yenemez
Sen de üzülme ey M...C...
Allah’ın kuluydu hep evliyalar
Ademler Fatihler çok Süleymanlar
Yavrulara sonsuz sevgi yollarım.
NE ÇIKAR SANKİ
Güzelsin, sevmişim, ne çıkar sanki,
Bir gül olsan dahi koklayamam ki,
Kalbimi sana veremem, çünkü;
Belki çapkınsın, yıkar kaçarsın.
Endamın, bakışın sanki bir bahar
Kim seni sevmez ki ey gonca gülzar,
Kalbim üzgündür, incitme solar,
Bahtımın baharı neden kaçarsın?
Aşkınla gözyaşım sel olup aksa,
Gözlerim yollarda takılıp kalsa.
Aşkınız ömrüme bir kanca taksa.
Kancayı almadan neden kaçarsın?
BAHÇEMDEKİ AĞAÇLAR
Ağaçlar en büyük
Dostlarımdır benim
Onlara güvenirim
Bana en yakın
İnsanlardan fazla
Onları seyrederim
İnsanların çoğu
İki yüzlüdür
Bir gün gelir belki döner
Bana uzanan
Dost eller
Belki de düşman olur
Ağuşunda serinlediğim
Sevgi ile
Seyrettiğim deniz
Bir gün gelir köpürür coşar
Belki de beni boğar
Ona da güvenemem
Serin serin tatlı tatlı
Esen rüzgâr
Bir gün gelir
Fırtına kasırga tayfun olur
Yıkar hatta öldürür
Ona da güvenemem
İlkbaharın ağaçlar
Yeşil renkli yapraklar
Beyaz mor çiçeklerle
Süslüdür
Yorgun başımı
Onun gölgesinde
Dinlerim
Onun üzerime
Sarkan dallarına
Bakar ve işte derim
Bana uzanan dost eller
Sonbahar yaprakları
Dökülür toprağa
Sararmış boynu bükük
Kış kar fırtına soğuk
Ağaçlarım çırılçıplak
Üzerinde ne bir çiçek var
Fakat o yine dimdik
Ve mağrur
Sanki bana söyle diyor
Korkma yine yeşereceğim
Gölgemde dinleneceksin
Sana dost elimi uzatacağım
En büyük dostlarım
Ağaçlardır benim
İnsanlara denize rüzgâra
Güvenemem
Belki bir gün gelir
Döner boğar öldürür
Fakat en güvendiğim
Dostlar ağaçlardır
Benim.
GÜLDÜR ALLAHIM
Artık sen ağlatma güldür Allah’ım.
Derdimi dertsize bildir Allah’ım.
Buraya düşmüştü güldür Allah’ım.
Ben yaralı bir kuşum,
Bana çok çektirme öldür Allah’ım.
TIMARHANE
Kimi garip
Kimi Veli
Kimi deli
Birlik şu ki:
Hepsi birbirinden dertli
Ağlayanı var
Güleni var
Bağıranı var
Anlaşılan, evet anlaşılan
Olmamış hiçbirine
Talihleri yar
Kimi bekler
Kimi gelir
Kimi gider
Ne kadar iyileşsen de
Gün gelir
Tımarhane görmüşsün denir.
***
Bir çift göz arıyorum
Bakıp da gören
★
Görüp de gördüğünün
Ne olduğunu bilen
★
Ne olduğunu bildiği
Şeyden nefret etmeyen
★
Seven, seven, seven.
***
Benim kara talihim
Amma da yaman oldu
Bin bir mihnetli
Acıklı bir haldeyim
Maceralı günlerim
Acaba ölecek miyim neyim?
Sevmişim, seveceğim, aşkınla
Öleceğim
Yoksa senin düşüncende böyle kalacağım
Leylâ'ya darılmış üzgünüm kırılmışım
Evimden ayrılmışım
Yâr ben ne olmuşum?
Orta şarkta harp varmış
Rabbim param kalmamış
Uzun bir mektup yazdım
Mektubum babacığım sana varmamış.
MELÂNKOLİ
Sardıkça gönlü aşk, hayat ve arzu çemberi,
Duada boş kalır mahzun şairin elleri.
Mihnet altında takatsiz. yürek kanar, erir
Zalim kader şairlere hep ıstırap verir.
Fasit daire şeklinde bir bitmeyen çile.
Şair ömründen eksilmez çekmek kolay dile
Âlem mesut yaşar, bilmez elem keder nedir.
Şairin ruhu bir harap mabet viranedir.
Hülâsa şairin ömrü bir içli senfoni
Kalbinde bir misafirdir gitmez melânkoli
✰MEVSİMİM
Koyu siyah bulutlar içimin gamı
Yıldızlar tane tane gözyaşım
Kalbimin feryadı rüzgâr
İnim.. İnim!..
Kara yazım dertli başım benim.
Bahar yeşerse de dallarda
Bukalemun değil ki gönlüm
Yaslı günler bitmeyen mevsimim
İnim.. İnim!..
Kara yazım dertli başım benim.