Gönderi
Rogerson; zeki ve cesur Elisabeth, kendi büyüsünden başka kimseye güvenmeyen büyücü Nathaniel ve en az bakışları kadar gizemli ve tehlikeli şeytan Silas'la çok heyecanlı, bir an olsun temposu düşmeyen bir evren kurmuş. Uzun zamandır denk geldiğim en güzel Alice in The Wonderland ve Beauty and The Beast uyarlamasıydı. Kitabı bir an olsun elimden bırakamadım :') Elisabeth gibi böylesine güçlü, cesur ve gözüpek bir kadın karakter okumayı özlemişim.
Konuşan, birbirleriyle didişen ve her sakininin kendine özgü bir özelliği olan canlı bir kütüphane okumak da paha biçilemezdi ayrıca. Her kitabın kendine özgü bir özelliğinin olması ve sürekli birbirleriyle kavga etmelerini okumak çok eğlenceliydi. Onları kesinlikle biraz daha görmeliydik.
Bu kitapta beğenmediğim tek kısım aralarında yavaşça büyüyen aşkın ve bazı yerlerde Nathaniel'ın duygularının tam verilememiş olmasıydı. Bazı sahneler o kadar güzel ve dokunaklıyken, bazı önemli sahnelerin hızlıca geçildiğini hissettim.. :/ Ve Silas....Silas inanılmaz bir karakterdi. Okurken fazlasıyla Sebastian Michaelis vibeı aldım ve nasıl bir tehlikeyle dolup taştığını, içindeki yıkım gücünü okurken bile hissedebiliyorsunuz. Fazlasıyla tehlikeli ama bir yandan da sonsuz sabrı, nezaketi ve her durumda koruduğu soğukkanlı duruşuyla pamuk gibi bir karakterdi. Kitabın en sevdiğim karakteri oldu.
Bir de değinmek istediğim son şey, iç cildinin güzelliği.. Kitap, arşivde duran konuşan kitaplar gibi basılmış ve omurgası kabartmalı. Ayrıca Işık alan bir yere çevirdiğinizde üstündeki "dikenler" (detaya bakın :')) alev almış gibi parlıyor :') Gördüğüm en güzel baskılardan biri ve kapağın üstündeki 5 çiçek, Nathaniel'ın hayatı pahasına güvendiği ve ailesi olarak gördüğü 5 kişiyi, -annesi, babası, erkek kardeşi, Silas ve Elisabeth'i temsil ediyormuş.. :')
Her şeyiyle detaylarla dolu, masal gibi bir kitaptı. 2 kitapta görüşmek üzere.
·
124 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.