Bu kitabı daha önce çok beğenerek okuduğum için bir daha okumak istedim.
Kısacası roman, İstanbul Üniversitesi'nde Halkla İlişkiler Bölümü'nde çalışan Maya Duran adlı kişinin Amerika'dan gelen Maximilian Wagner adlı profesörü karşılamasıyla başlar.
Maya adlı karakterimiz boşanmış ve bilgisayar bağımlısı bir tane oğlu vardır. Oğlunun ergenliğin verdiği bir takım sorunları var da diyebiliriz. Maya, bekar bir kadın olarak tek başına çalışıp kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir karakter. Öte yandan Prof. Maximilian Wagner de Alman asıllı bir Amerikalı ve aynı zaman da Hukuk Profesörüdür. İstanbul Üniversitesi'ne de bir konuşma yapmak için gelmiştir. Üniversite'nin Rektör'ü profesörle ilgilenmesi için Maya'yı görevlendirir. Maya profesörle söylendiği gibi ilgilenir ve bir gün profesör kendisini Şile'ye götürmesini ister . Maya tabiki profesörün istediğini yapar fakat bir takım işler yolunda gitmez ve profesör hastalanır . Maya profesörün hayatını kurtarır ve buna karşılık profesör kendi içler acısı hikayesini güvendiği ve samimiyet kurduğu Maya'ya anlatmaya başlar. Roman sadece sonu acı ve hüzünle biten bir aşk hikayesini değil aynı zamanda yahudilerin çektiği acılara, ermeni meselesine ve kırım türklerinin katledilmesine de değiniyor. Bununla beraber Profesörden dolayı Maya'nın aile geçmişi bir bir ortaya çıkar. Babaannesinin ve anneannesinin neden yıllarca kimliklerini sakladıklarını bu vesileyle öğrenmiş olur. Ilk sayfalarda romanın beni etkileyeceğini ve beğeneceğimi biliyordum ama bu kadar da beklemiyordum açıkçası. Tek kelimeyle muazzam bir eser. İçerik ve konu bakımından da olağanüstü. Nasıl olurda bir kurgu bu kadar çok gerçekçi olabilir , hayret ediyorum doğrusu. Kitap bana o kadar çok şey kattı ki kitabı bitirince ohh be ne çok bilgi sahibi oldum dedim kendime. Mesela bir zamanlar yahudilere uygulanan soykırımdan dolayı kaçan birçok yahudi profesörün Türkiyeye sığınıp ve orada mesleklerini icra ettiklerini öğrendim.
Struma faciasını , neden bu facianin engellenemediğini ve struma olayının meydana gelmesinde dolaylı ve doğrudan hangi devletlerin sebep olduğunu da gayet net anladım ve dahası...
Son olarak incelemeyi şu sözlerle bitirmek istiyorum.
Gözlerimde yaşlar doluyor, Max'i özlüyorum aralıksız. Struma'da olan olayı derinden hissediyorum. Wagner ve Nadia'nın acısını kendi acımmış gibi kavrıyorum. Aklıma sürekli Nadia ve Struma geliyor ve hüzünleniyorum.
Iyi okumalar :)
Zülfü Livaneli
·
69 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.