Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Tesettür hikmeti.
Tesettürün hikmeti konusunda Bediüzzaman’ın tespitlerinden bazılarını şerh ile zikredersek “Tesettür, kadın fıtratına tam uyumlu bir emirdir. Her on kadından altı yedisi ya ihtiyardır ya kendini güzel görmez ya da kendinden daha güzellere nispeten çirkin düşmek istemez veya tecavüzden ve suçlanmaktan korkar, bir saldırıya maruz kalmamak ve kocası nazarında giyim kuşamı konusunda suçlanmamak için fıtraten tesettür ister. Hatta dikkat edilse en ziyade kendini saklayan, ihtiyarlardır. Ve on adet kadından ancak iki üç tanesi bulunabilir ki hem genç olsun hem güzel olsun hem kendi güzelliklerini göstermek istesin. Malumdur ki, insan sevmediği ve yüz vermediği adamların bakışlarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı namahrem erkeklerden iki üç kişi varsa yedi sekizinin bakışından hoşlanmaz. Hem fuhşa girmeyen ve ahlakı bozulmamış güzel bir kadın, nazik ve çabuk üzülen, kolay kırılan biri olduğundan kendisine yönelen pis nazarlardan elbette sıkılır, bu durum tecrübeyle sabittir. Hatta işitiyoruz, açık saçıklık yeri olan Avrupa’da çok kadınlar, pis nazarlardan sıkılıp “Bu alçaklar bizi göz hapsine alıyor.” diyerek polislere şekva ediyorlar. Demek, medeniyetin sunduğu tesettürün kaldırılması fikri, fıtrata zıttır. Kur’an’ın tesettür emri fıtrata ugun olmakla beraber o şefkat madeni kadınları tesettür ile maddi ve manevi esaretten koruyor. İşittiğimize göre merkez ve payitaht-ı hükûmette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde gayet adi bir kundura boyacısının dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı eşine bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların yüzlerine bir tokat vuruyor. Bunun yanında kadın, kocasının sadece dünyadaki yâri değil, ebedî bir hayatta da hayat arkadaşıdır. Bu sebeple kocasından başkalarının nazarını kendi güzelliklerine celp etmemek ve kocasını darıltmamak ve kıskandırmamak lazım gelir. Madem mümin olan kocasının onunla alakası sadece dünya hayatına has değil ve muhabbeti yalnız güzellik zamanına has gelip geçici bir muhabbet değil, ebedî hayatta da esaslı bir muhabbetle ve hürmetle alakadardır. Hem yalnız gençlik ve güzellik zamanında değil, ihtiyarlık ve çirkinlik zamanında da o ciddi hürmet ve muhabbeti taşımaya devam ediyor. Elbette buna karşılık, kadının da kendi güzelliklerini sadece kocasına tahsis ve muhabbetini ona mahsus kılması, insanlığın gereğidir. Yoksa kazancı pek az, kaybı pek çok olur. Bir ailenin huzuru, saadeti, mutluluğu eşler arası karşılıklı güvene, samimi bir hürmete ve muhabbete bağlıdır. Tesettürsüzlük ve açık saçıklık, aile içindeki o emniyeti bozucu, hürmet ve muhabbeti kırıcı bir etkendir. Çünkü açık saçıklık kılığına giren on kadından ancak bir tanesi kocasından daha güzelini görmediği için kendini yabancıya sevdirmeye çalışmaz. Dokuzu ise kocasından daha iyisini dışarda görür ve kendini yabancıya da güzel gösterme riskine düşer, kalben kocasından uzaklaşır. Tesettür ile bu riske düşmesi engellenir. Ve yirmi adamdan ancak bir tanesi hanımından daha güzelini görmüyor. Tesettürsüz bir ortam sebebiyle hanımına olan bağının azalması, diğer kadınların güzelliği ile hanımının güzelliğinin gözünde yok olması riski mevcuttur. O vakit, eşler arası o samimi muhabbet ve karşılıklı saygının tehlikeye girip yabancı insanlara karşı gayet çirkince ve gayet alçakça bir his uyandırmaya sebebiyet vermemesi için tesettür emrinin varlığı son derece hikmetlidir, önemlidir. Malumdur ki neslin çokluğu her milletçe sevilen ve neslin kesilmesi her milletçe istenilmeyen bir şeydir. Hâlbuki tesettürün kaldırılması, evliliğin, eşler arası gönülden sadakatin teminini zorlaştırma hususunda ciddi risk teşkil eden bir uygulamadır. ("İslam'a yöneltilen Sorular Ateiz, Deizm ve Hadisleri İnkar Yolunda " isimli bir kitaptan alıntıdır
··
297 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.