Gönderi

316 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Kavganın Adı: İnsanca Yaşamak
Gazap Üzümleri gibi aslında bu romanın temelinde de 1929’da patlak veren, ‘’Büyük Buhran’’ olarak adlandırılan ekonomik krizin izleri var. 1930’lu yılların Amerika’sında, mevsimlik işçilerin yok paraya insani olmayan şartlarda çalıştırılması, emeğin yok sayılması, mal sahiplerinin zenginleşirken işçilerin giderek daha da fakirleşmesi aslında bu bitmeyen kavganın günümüzde de aynı şekilde devam ettiğini bizlere gösteriyor. İşçiler boyun eğmeye mecburdur. Herkesin ortak derdi geçimdir. Çok uzaklardan elma toplamak için gelirler ve zaten ceplerindeki azıcık parayı da yollarda harcarlar. Çalışacakları bölgeye geldiklerinde verileceği söylenen ücretin daha da aşağısına çalışmak zorunda kalırlar çünkü elde avuçta hiçbir şey kalmamıştır. Barakalarda kalırlar, kamp yerindeki kantinden pahalıya alışveriş yapmak zorunda kalırlar. Yani özetle insanlar aç kalmamak için yok paraya çalışırlar. İşte bu düzen içinde ezilen işçilerin bir kıvılcıma ihtiyacı vardır. Bu kıvılcım için Mac ve Jim aralarına katılır ama iş onlara kalmadan başka bir yerden patlak verir. Sonrası kitabın adından da anlaşıldığı gibi bitmeyen bir kavgadır. İşçinin tek gücü grevdir, ona sığınır. Fakat grev yapmak da kolay değildir. Güçlünün istediğini yapabildiği, yalanlarla, manipülasyonlarla, silahla işçiyi sindirdiği, köşeye sıkıştırdığı bir düzen vardır. İşçileri açlıkla, soğukla, parasızlıkla korkutan, adeta onlara hayvan muamelesi yapan bir düzendir bu. Grev yaparken tüm bunlara göğüs gerebilmeniz, ayakta kalabilmeniz lazımdır. Grevin devam etmesi de pamuk ipliğine bağlıdır. Bir yanda toprak sahipleri ve onların pis işlerini yapan Vijilante adı verilen örgüt; diğer yanda işçilerin içindeki casuslar, satın alınmış işçiler grevin önündeki en büyük engeldir. Kitabın sonlarına doğru başkarakterlerden biri olan Mac kalabalığı şöyle tanımlar: ‘O, büyük bir hayvandır. Kendisini oluşturan insanlardan farklı bir şeydir. Hepsinin toplamından daha güçlüdür.’’ İnsanlar bir araya geldiklerinde ne yapacakları belli olmaz. Aslında romanın özeti budur. İşçi kalabalığı bir araya gelip grev kararı aldıktan sonra büyük değişimler gösterir. Bu anlık iniş çıkışlar grevin kaderini de belirleyecektir. Aslında roman insan psikolojisini de başarıyla işlemiş. İşçilerin düşünceleri, bazılarının kaçmak istemesi, birbirlerini suçlamaları, kavgaları, temel ihtiyaçlarından mahrum kaldıklarında düştükleri çaresizlik ve öfkeli haller, güvensizlik duyguları başarıyla yansıtılmış. Roman, Emile Zola’nın Germinal’i ile aynı konuyu işliyor. Tabii iki romanı karşılaştıracak olursak ciddi farklar buluruz fakat temelde konular ortak. Orada greve giden maden işçileri varken burada meyve toplayan işçilerin grevini, mücadelesini okuyoruz. İki yazarın da temelinde gerçekçilik var. Emile Zola her ne kadar bunu daha da ileri götürüp natüralist bir çizgide olsa da hareket noktası yine realizmdir. Bu tarz eserlerde estetik kaygısı geri plandadır, önemli olan anlatılmak istenen düşüncedir. Steinbeck, romanı daha çok diyaloglar üzerinden götürmüş. Sel Yayınları’nın çevirisi de gayet akıcıydı. Ben kitabı severek okudum, sizlere de tavsiye ederim.
Bitmeyen Kavga
Bitmeyen KavgaJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 20165,9bin okunma
·
905 görüntüleme
Cihan Karabulut okurunun profil resmi
Ben de benzer bir temayı işleyen Şikago Mezbahaları'na başladım. İşçi direnişini anlatan kitapları gerçekten seviyorum, darısı Maksim Gorki eserlerine hocam :))
Onur Biçer okurunun profil resmi
O kitabı da çok duydum ama henüz okumadım. Gorki'den de okumak istediklerim var, bakalım :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.