Gönderi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Eşcinsellik
Gelibolulu Mustafa Âli, kitabının "Büyüklerin Haremlerinde Edep Gözetmeyi Anlatır” başlıklı bölümünde, içoğlanları ve harem yaşamına ilişkin resmî tarih öğretisi ve anlayışının tam tersine, eşcinsel ve oğlancı ilişkileri tüm çıplaklığıyla ve açık bir sözlülükle anlatmaktadır. Kitabın “görgü ve toplum kuralları”nı içerdiği göz önüne alınırsa, eşcinsel ilişki sırasında başkaları tarafından görülen ve yakalanan kişilerin yaptıkları “iş”, yani cinsel edimleri değil; fakat haber ve ses vermeksizin, kapı çalmadan giren kişinin yaptığı ayıplanmaktadır. Mustafa Âli'nin yazdığı tümcelerde, hem haremdeki içoğlanlarının cinsel görevi ve işlevinin hem de oğlancılığın ayıplanmadığı görülmektedir. Oğlancılık ayıplanmamakta, ancak “iki zevkli” olmak, yani hem etkin/yapan (aktif/fâil) hem edilgen/yapılan (pasif/mef'ul) olma durumu küçük görülmektedir. Nitekim “iki zevkliler ise utanmaz muhanneslerdir” tümcesi bu anlayışın bir göstergesidir. Eski Yunan’dan beri süren oğlancı anlayışın devam ettiği sözkonusu alıntıda da görülmektedir: "Devletlilerin haremine gitmek ve iç-oğlanlarının oturduğu mutlu alana girmek izin olmadıkça hoş görülmez, doğru değildir. Yani bu hal, ne denli mahrem geçinip de kendisini evden sayan aklı-kıt takımından bile çıkmaz. Onlarda da görülmez. Yine orta tabaka halkın halvethanelerinde destur demeden girmek ve ayrıca kapıcıları olmayan odalara hiç olmazsa öksürerek girmeyip ansızın girmek hoş olmayan yakışıksız bir harekettir. Ev sahibini, uygunsuz bir iş üzerinde bulması ve fail ve meful, akıl almayacak bir utanç altında kalıp ayıplamasına yol açmaktır. Ve, kirli ayıplarını açığa vurarak onu rüsvay eylemektir ve yanlıştır.
Sayfa 218Kitabı okudu
·
260 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.