“Sana karşı iyi niyetli olmamı istiyorsan, sevgimi ve saygımı kazanacak olan sözler değil, hareketlerdir.” #wildfellkonağıkiracısı , İngiliz yazar #annebrontë nin 1848 yılında Acton Bell takma erkek adı ile yayınlanan, ilk feminist romanlardan biri olduğu düşünülen bu ikinci ve son romanı Viktorya dönemi İngiltere’sinde büyük yankı uyandırmış. Roman, kahramanımız Helen Graham’ın küçük oğlu Arthur ile birlikte İngiltere’nin ücra bir kasabasındaki Wildfell Konağı’na kiracı olarak yerleşmesiyle başlar. Helen, sıradışı güzelliği, resim yaparak hayatını kazanmaya çalışması ve ezber bozan farklı fikirleriyle, kırsal bölgede yaşayan yerli halkın tepkisiyle karşılaşır. Bunun sonucunda da bu küçük kasaba halkının dedikodu kazanı kaynamaya başlar. Helen’in gerçek hikayesine ise, çiftçilikle uğraşan, kasabanın ileri gelen ailelerinden birinin oğlu olan, kahramanımıza aşık Gilbert Markham’ın Helen’e ait günlüğü okumaya başlamasıyla şahit oluyoruz. Viktorya döneminde kadın olmak ne yaman bir iş arkadaşlar. Kadının, boşanma hakkı, çocuğunun velayetini alma hakkı yok ve kendi parasını ve sahip olduklarını idare etmesi kocasına ait. Bir kadın olarak, Bay Huntington karakterinden iliklerime kadar nefret ettim, Helen’in tüm çektiği acılara ortak oldum. Bu zamanda olsa evi başına yıkmak gerekirken, eleştirmenler Helen’in yatak odası kapısını kocasının yüzüne kapatmasının dönem İngiltere’sinde büyük yankı uyandırdığını söylemiş. 1975 yılında “Şatodaki Kadın” adıyla basılan eseri yediyayınlari dilimize şahane bir çeviriyle kazandırmış. Özellikle ilk yüz sayfadan sonra elimden bırakamadan severek ve etkilenerek okudum. Not: BBC uyarlaması olan 1996 yapımı üç bölümlük bir mini dizisi var arkadaşlar. “Fikirlerin, duyguların paylaşılmadığı, karşılıklı fayda sağlamayan sohbetlerden nefret ederim.”

Wildfell Konağı KiracısıAnne Brontë · Yedi Yayınları · 2021515 okunma

·

576 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Zeliha Demirci