Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Simit Gazoz Çıraklık
Babam geçmişinde tanışmış işçi grev çadırları ile demokratı yani anlayacağınız ve bana yaz tatillerinde ne yapmak istediğimi hiç sormadı kiralık bir ev sofraya haftada bir gelen et gibi işte kendi yağında kavrulan fabrikada işçisi bir baba bütün zamanını ev temizliği ve yemek yaparak geçiren bir anne, kimsenin bana verebileceği çok bir şey yoktu aslında. Ekonomik şartların getirdiği baskı altında ezilen pantolonu yamalı bir çocuk olarak kendi kendime kararlar alıyordum çünkü okul teneffüslerinde iyi ekonomi sahibi çocukların duvar üstüne bıraktıkları simit parçalarını yemekten bıkmıştım, Yaz tatilinde çalışıp mutlak para biriktirip ve okul dönemi teneffüslerinde gazoz ve tam simit alıp yemenin hayalini gerçekleştirmek için karar aldım bu hayalin içinde çikolata bisküvi gibi lüks yiyecekler olmadı hasret kalmadım dersem yalan olur hala çikolata yerken duygulanırım gelir aklıma işte, Yaz tatili geldi karnelerimizi aldık ve eve geldiğimde babam taşınıyoruz dedi başka bir mahalleye göçümüz başladı Kartaldan yeni taşındığımız Dudullu Şerif Ali mahallesine kamyon kasasında geldim rüzgar eşliğinde hayallerim simit gazoz, Kamyon yeni taşınacağımız eve yanaştığında mahallenin çocukları toplanıp geldiler bunlar yeni arkadaşlarım olacak diye düşünürken kasa açıldı ve babam beni elimden tutarak indirdi, konuşayım derken mahallenin küçük çetesi tarafından ilk günlerde kabul görmedim. Bir kaç gün dışarıya çıkamadım yeni ev yeni sokak yenimahalle sonra bu çocuklar ile iyi arkadaş olduk ve zaman geçiyor du ve benim aklımda simit gazoz parası biriktirmek vardı, Yeni taşındığımız mahalle sanayi bölgesi ve iş bulmam çokta zor olmadı, Büyük demirler ve küçük eller serüvenim başladı, Küçük yaşta tanıştım yaşamla dokuz on yaşlarında bir demirci atölyesinde küçük parmaklarım küçük ellerim büyük demir yığınları arasında kayboldu, Ve çalışmanın ne kadar zor olduğunu anlayarak babama gerçek bir kahraman gözü ile bakmaya başladım evet evet gerçekten büyük bir kahraman akşam yorgun bezgin gelişini daha iyi anlıyordum. Ve sonrasında okul dönemi geldi yeni okul yeni arkadaşlar ve ilk teneffüs hayallerim yıkıldı simit vardı gazoz yoktu ve gazoz yerine su aldım o gün o simit ve su o kadar çok lezzetli gelmişti ki hala simit aldığımda yanına su alırım ve o ilk güne giderim ve bundan olsa gerek simittin yanında suyu çok seviyorum bana çocukluğumdaki o güzel günleri getirtiyor geri. Bir sonraki yaz tatilinde işleri büyütmeyi düşünüp bir demirci atölyesinde değilde daha sağlam daha iyi harçlık çıkara bileceğim bir yer olsun istedim ve ağır demir sanayinde fabrika çıraklığı ile başladım yeni yaşıma büyük makineler sesler uğultular sesli bağırarak konuşan koca koca üstü başı yağlı adamlar kaybolmuştum o büyük kocaman makinelerin arasında tam ne oluyor derken duymamışım ustamın seslendiğini elim yüzüm kir pas içinde ve ustam dan ilk hayat dersini aldım ilk tokat kirli yüz kirli eller temiz göz yaşlarım bir kıvrak yol gibi iz bırakarak indiler yanağımdan aşağıya, Yalnız değildim benim gibi birkaç çocuk daha vardı onların da üstü başı yırtık elleri ve yüzleri kir içineydi mutlaka iki yanağından biri kırmızı gezerlerdi kimse sormazdı yanağın neden kırmızı diye herkes bilirdi ustasının zanaat öğrettiğini, Çabuk alıştım fabrika ortamına artık büyük büyük makineler uğultular sesli konuşmalar artık beni rahatsız etmiyordu ve artık sömürülen çocuk işçilerin çırakların ve çarkın bir dişi olduğuma kanaat getirmiştim, Öyle ya çok erken tanıştım yaşamla oku dediler okumaz isen zanaat kolunda altın bilezik övgüleri hep vardı kulağımda büyük büyük presler gördüm çocuklar çocuk işçiler parmakları yoktu o küçük parmakları bir makinenin arasında kulağı ustasının elinde kaba saba babalar gördüm ev ekonomisi diye çocuğunu sömüren babalar usta başına eti senin kemiği benim zanaat öğret diye emanet edilen çocuklar gördüm, Bunları gördükçe hep bir gözlem ve hep bir sorgulama ile yaşadım ve çocukların yalnız ağır metal sanayinde değil tekstil atölyelerinde pazar tezgahlarında kuaför berber salonlarında elektrikçi dükkanlarında çırak ismi altında sömürüldüklerini gördüm ve artık yaşamı anlamaya başlamıştım ve artık içimden bir his savunma mekanizması oluşturmamı söylüyordu bana. Her yaz okul tatilinde ve hafta sonları bu fabrikaya gider çıraklık yapardım ve hep gözlemleyen olmuşumdur bir gün tekrar ustam bana tokat atmaya çalıştığında çıraklar içinde ilk tepki veren ben olmuştum bu hareketim ve tavrım fabrikanın içinde büyük bir yankı uyandırmıştı ve bütün çıraklar tarafından takdir görüyordum çok iyi yaptın kimse bize vuramaz diye bana destek olmaya başladılar bu destek çok uzun sürmedi fabrikanın sahibinin oğlu tarafından yoğun göz dağına maruz bırakılmıştım ve kovulmakla tehdit edilmiştim bunu gören bütün çıraklar tekrar geri adım atmıştı ve tekrar ustaların tokatları fabrikanın içinde yankılanmaya başlamıştı aradan geçen bir aylık zaman diliminden sonra tekrar ustam bana tokat atmaya çalıştığında ben elimdeki talaş toplama küreğiyle ustamın sırtına vurmuştum ve bu sefer başlayan isyan öyle böyle bir isyan değildi bütün sanayii fabrikalarına sıçramış bütün çıraklar beni konuşuyorlardı çıkardığım isyandan kaynaklı ve çalışmakta olduğum o fabrikada o günden sonra bir daha hiçbir çırak tokat yemedi. Konuya geri dönüyorum ve hiç bir zaman simit gazoz yapmadım duvar üstünde kalmış parça simitleri yedim evet ama ne parça simitin yanında ne de bütün simitin yanında bugüne kadar hiç gazoz içmedim. Belirli bir yaş aralığından sonra çocukluğumda yiyemediğim çikolataları her ay maaş aldığımda mahallemdeki bakkaldan kutu kutu çikolata alıp sokağımızda top oynayan çocuklara dağıtırdım bu geleneği uzun yıllar sürdürdüm belki de çocukluğumda içimde kalan birşeylerin hiçbir çocuğun içinde kalmaması diye bir çaba vardı. Sokağın bütün çocukları maaş aldığım günü bilir gelir evimizin merdivenlerinin başında toplanırlardı bilirlerdi geldiğimde elimde bir çuval plastik top birkaç kutu çikolata ve içecekleri mutlaka olacaktı, bu çocuklardan birkaçı hala benimle aynı sokakta ikamet ediyorlar benim onlara çikolata verdiğim yaşlarında kendi çocukları var. Beni her gördüklerinde hala o plastik topları çikolataları ve çekirdekleri anlatıyorlar onlarla yaptığımız sokak maçlarını ve ben yeniden çocuk oluyorum çocukluğumda yaşayamadıklarımı fabrika köşelerinde çıraklıkta kaybetiklerimi sokağımdaki çocuklara yaşattığım için mutluluk gülümseme her şey denilebilir içinizdeki çocuğu mutlu ve neşeli tutun. Hesiro
·
171 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.