Terra Madre: Toprak Ana
"Küresel düşünüp, yerel davranmak."
Terra Madre’den bahsetmeden önce onun öncüsü olan Slow Food hareketinden, onun doğuşundan biraz söz etmek daha doğru olur.
20 Mart 1986 Günü Roma’da ikincisi açılan McDonald’s dönemin entelektüel, mimar, sosyolog, eleştirmen ve bazı gazetecilerin oldukça ilgi odağına girer; gelenek ve kültüre karşı bir tehdit olması, gıda kalitesinde yaşanacak erozyon, hızlı yeme alışkanlığının artacak olmasının bir kesimin kaygılanmasına sebep olmasının yanı sıra, İspanyol Meydanı’nda bunulan tarihi bir binanın cephesini kaplayan devasa M harfi de estetik kaygı uyandırdığından kaygısı sadece bu olanlar da vardı. Nitekim sonuç olarak; farklı sesler yükselmesine, farklı açılardan tepkilere sebep olmuştu. Belediye durumu incelemiş ancak dönemin Hıristiyan Demokrat belediye başkanı Nicola Signorello McDonald’s’ın kapatılmasına engel olmuş, devasa “M” harfini cepheden indirmekle yetinmişti. Bundan sonra Slow Food için adım atılmalara başlanıyor.
RAI’nin (İtalya'da kamuya ait ulusal televizyon kanalı) Milano’daki idarecisi olan Folco Portinari (2019’da Milano'da ölen büyük bir entelektüel ve gastronomist) bu istilanın önüne geçmek adına göreve koyulur ve Slow Food’un felsefesini ihtiva eden bir manifesto hazırlamaya başlar. İlk iki imza Folco Portinari ve Carlo Petrini’ye aittir. Manifesto ilk olarak 3 Kasım 1987 günü yayınlanır. 1989 yılında Paris’te AB üyesi 15 ülkenin delegeleri tarafından bildirinin imzalanmasıyla resmen kurulmuş olur. Bundan sonrası zorlu ama başarılı bir hikaye. Bugün Slow Food, 160 Ülkede “İyi, Temiz, Adil” prensipler içinde kalmak koşuluyla 1 milyondan fazla destekçiye sahip uluslararası bir örgüt konumunda. Türkiye’de 2000 kadar Slow Food destekçisi bulunuyor. 2006 sonunda İstanbul ve İzmir’e gelen Petrini fikrin yaygınlaşması için burada da çalışmalar yürütmüş. 35 birlik var, yok olmaya yüz tutmuş kültürümüzü geliştirebilme, dönüştürebilmenin çabası içindeler. Ülke çapında başarılı olması için ise, daha çok çaba ve destek olması gerektiğinin farkındalar. Slow Food özetle böyle daha fazlasını merak edenler 
Slow Food Devrimi kitabını okuyabilirler.
Slow Food anlaşılmadan Terra Madre anlaşılamazdı. Bundan sonrasında lafı çok uzatmamayı umuyorum ama bunun çok mümkün olacağını da sanmıyorum. Bir kitabı merak edenler zaten önce bir 1K’dan genel bakış yapıp sonra bu incelemeleri okuyor. Siz birileri sıkılmadan okusun diye Nutuk’u kısaltamazsınız, Yasin’i kısaltamadığınız gibi. Bunu dert edemeyeceğim kendime. Derdimiz iki satır yazıyı okuyamamaksa zaten bu platformda işimiz ne, dimi!
Ve Terra Madre, bir de “Terra Madre Anatolia İzmir 2022” heyecanı. Ona en son geleceğim.
İtalyanca ilk kez 2009’da yayınlanan kitap, Güliz Akyüz çevirisiyle 2017 yılında Yeni İnsan Yayınevi’nin Ekoloji Serisi’nden okuyuculara sunuldu. Çevre, ekoloji, sürdürülebilirlik ve daha birçok konuda Sinek Sekiz ve Yeni İnsan Yayınevi değerli kitaplarla katkı sağlıyorlar biz okuyuculara. Yolları açık olsun.
2004 yılında, ilk toplantısını sadece kendi üyeleri arasında halka kapalı olarak gerçekleştirdiği bir toplantıyla başlangıcı yapar Terra Madre. Ardından her iki yılda bir Torino’da düzenlenen; ortalama 5000 kadar küçük çiftçi, aşçı, gıda uzmanının iletişim ağını güçlendirip, bilgi paylaşabilmek için bir araya geldiği konferanslar başlar. Kitap 2008 yılında Torino’da yapılan konferansın konuşmasıyla başlıyor. Petrini, “yerel gıda topluluklarının dünyadaki ağı” olarak adlandırıyor Terra Madre’yi. Dünyanın dört bir yanından insanların geldiği toplantılar yapılıyor, renkli, geleneksel kıyafetleriyle farklı ülkelerden insanlar katılıyor, deneyimlerini paylaşıp, bilgi alışverişinde bulunmalarına, ekonomi, tarım, gıda ve kültür modeli üstünde çalışan ve farklı topraklardan gelen bu insanların el ele vererek, çoğu zaman birbirlerinin dillerini anlamadan anlaşabilmeleri bize aktarılıyor. Günden güne büyüyen topluluk, kalıcı bir ağlar modeline dönüşüyor. Terra Madre, küresel düşünüp, yerel davranmak (glokalizm) olarak tanımlanan şeyi somut bir şekilde uygulamaya koyma amacının birinci elden temsilcisi. Bu yolda da; aynı idealları paylaşan herkesi kendisiyle birlik olmaya çağırıyor.
Gıda endüstrisine karşı hayli saldırgan (haklı gerekçelerle) olan Petrini, israf ettiklerimiz, doğayı ve enerjiyi nasıl tükettiğimiz üzerine, birkaç kendi yazdığı gazete makalesini de eklediği bir kitap sunmuş. Düşünmeye hayli itiyor insanı, bu manada da amacına ulaşıyor diyebilirim.
Bu kitabı kimler okumalı: bugünün beslenme biçiminden kaygı duyanlar, kanser arttı ama neden diyenler, çiftçi neden üretmiyor diyenler, biyoçeşitliliğin azalmasından kaygı duyanlar, derelerimiz neden akmıyor diyenler, suyuna, aşına, işine ve toprağına sahip çıkmak isteyenler. Vatansever ancak toprağa sahip çıkmakla olunur. Kanal İstanbul güzellemeleri yapmakla değil, termik santral müjdeleri vermekle değil (söylemeden edemedim)
Türkiye’de Slow Food birliklerinin olduğundan bahsetmiştim yazının başlarında. Gelelim bu yıl yapılacak olan 91. İzmir Enternasyonal Fuarı’na. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve Sayın Tunç Soyer’in de katkısıyla “Terra Madre Anadolu” bu yıl İzmir’de yapılıyor. 2-11 Eylül arasında yani sayılı gün kaldı. Tarım alanında ve her alanda gelişmeye açık İzmir için bu çok önemli bir etkinlik olacak. Katılımın yüksek olması bekleniyor, umarım Türkiye’nin küçük üreticisine çok güzel katkıları olsun. Üzerinde yaşadığımız topraklara, gezegene faydalı yarınlara umut olsun. Daha önceki yıllar yapılan etkinlikler için terramadreanatolia.com sitesini de ziyaret edebilirsiniz.
Son noktayı koyuyorum ama Tunç Soyer'in sözleriyle; "Terra Madre Anadolu'nun bir lezzet fuarı olmadığını, iklim krizi, enerji sorunu, yoksulluk, kuraklık, gıda egemenliği, biyolojik çeşitliliğin kaybı ve savaşlar karşısında kalıcı çözümler tarif edeceğimiz bir ortak akıl hareketi olduğunu söylemeliyiz."
Toprak kokusu burnumuzdan eksik olmasın.
İyi kitaplar okumanız dileğiyle…
·
224 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.