Bir cinayet, cinayetin ardından davanın değişmeye başlayan seyri, araştırmalar Cengiz ve ekibini Dipsiz Kuyu’nun karanlığına sürükler.
Derinlere gittikçe suç ve suçluların karanlığın içine kök saldığı fark edilir.
Hayat, bilinen ve görünenlerin sadece yansımalarından oluşan bir aldatmacadır.
Sonuç, ölüm gerçektir ve Azrail’in dansına adım uydurman gerekir.
Son, hiçbir zaman ‘Son’ yoktur, sadece yeni bir başlangıcın habercisidir.
YORUMUM;
Polisiye sevenler için güzel bir öneri olaca Dipsiz Kuyu. Her okuyucunun belirli kriterleri vardır. Bunları bulduğunda ya da bulamadığında anlar kitabı sevip sevmediğini.
Eğer tahmin edilebiliyorsa bir polisiye kitabında katil. O kitaba olan bütün hevesim ve ilgim ortadan yok oluyor.
Kitabın belirli kesimlerinden bahsetmek istiyorum. Her polisiye demeyeyim ama bir kesimin, katilin kim olacağını asla tahmin edemiyorsunuz. Bu kitapta onlardan biri. Hainin kim olduğunu tahmin etmiştim ve doğru da çıktı. Ama Katilinden çok ele başı kesinlikle beklenmedikti. Herkesten bekledim ama ondan beklemezdim.
Dramatik bir cümle oldu ama evet beklemediğim bir karakterdi. Sanki yazar ilgiyi başka birinde tutarken alttan alttan katili işlemişti ama ben fark edemedim. Aslında ele başı olmasını istediğim başka biriydi gözüme o daha cazip geldi bunun sebebi ise yazarın yazım tarzıydı.
Okların bir kısmını bir kişide bir kısmını benim fark edemediğim kişide toplamıştı. Okurken ya nasıl fark edemedim dedim. Konusu olağandı ama aktarımı oldukça iyiydi önemli olanda bu değil mi farklı hissettirmesi.
Birden fazla gelişen olay, cinayetler, katiller, işbirlikçileri, hain ve kurbanlar ve keskin ipuçları. Bir polisiye de olması gereken her şey. Konusunu anlatma gereği duymadım. İçeriğini anladığınızı umuyorum. Ben 2. Kitabı okumaya gidiyorum.