Gönderi

254 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Ruhumun ikizi hayran olduğum kadın
Birinci bölümde, Behruz Celali Furuğ'un şiirini ve hayatını anlatıyor. Anlatırken Furuğ'un şiirlerinden ve yazılarından alıntılar veriyor. (Furuğ'un hayatı beni aşırı etkiliyor. Daha önce
Yaralarım Aşktandır
Yaralarım Aşktandır
kitabını okumuştum. Onun yazdıklarını ve yaşadıklarını okumak içimi yakıyor. Çünkü onunla çok fazla ortak yönümüz var. Furuğ'u benim ruhumun ikizi gibi hissediyorum. Hayatımız, duygularımızı ifade şeklimiz ve en önemlisi babalarımız yaralarımızın aynılığı beni çok üzüyor.) İkinci bölümde,
Ahmed Şamlu
Ahmed Şamlu
,
Sohrab Sepehri
Sohrab Sepehri
ve Siyavuş Kesrai'nin, Furuğ'un ölümünün ardından yazmış oldukları şiirler sunuluyor. Üçüncü bölümde, Furuğ'un mektuplarına şahit oluyoruz. "Eğer Aşk Varsa Zaman Ahmakça Bir Sözdür" başlıklı bölümde, Furuğ'un değişik yıllarda yaptığı seyahatler esnasında sevgilisi İbrahim Gülistan’a yazdığı mektupları buluyoruz. "Kalbim Kırılıyor" başlıklı bölümde, Furuğ'un babasına yazdığı mektuplarla karşılaşıyoruz. (Maalesef ki kalbimiz kırılmaya ilk önce ailemizde başlıyor. Neden biz babalarımızın bir parçası olamıyoruz? Neden onların gözünde bir yabancı gibiyiz?) “Her Şeye Rağmen Ailemizde İlk Ölecek Kişi Benim..." başlıklı bölümde Furuğ'un erkek kardeşi Feri Ferruhzad'a yazılmış mektupları okuyoruz. (Furuğ'un ailede ilk ölen kişi olması çok şaşırtıcı, içine doğmuş olmalı) Furuğ, 1963 yılında Meşhed Cüzamhanesi’ne "Ev karadır" isimli bir filmin çekimi için gitmiş ve Meşhed’de cüzamlı bir anne babanın çocuğu olan Hüseyin dikkatini çekmişti. Furuğ, Hüseyin’in anne ve babasının rızasını alarak, onu evlat edindi. Hüseyin, Furuğ’un yanında Tahran’da yaşadığı sırada Furuğ onun babasına birkaç mektup yazdı. Hüseyin’in babası ise Furuğ’un ölümünden sonra bu mektupları o zamanın dergilerine bıraktı. Furuğ'un kardeşi Feri'ye yazdığı mektupların sona ermesinden sonra, bu mektuplar ve Furuğ'un iki arkadaşına yazmış olduğu mektupları okuyoruz. "Yabancı Bir Ülkede" başlıklı bölümde, Furuğ'un 1956 yılında yaptığı Avrupa yolculuğunun anılarını buluyoruz. (Furuğ İtalya ve Roma şehrinde yaşadıklarını, kayboluşunu, dillerini bilmediği için yaşadığı zorlukları anlatıyor.) "Keşke Bir Güvercin Olsaydım, Bu Dünya Sevmek İçin Çok Küçük" başlıklı bölümde Furuğ’un hatıralarını buluyoruz. (Bu başlığın alıntısını buraya bırakmak istiyorum.) #179119967 Diğer bölümde Furuğ'un yazıları, söyleşileri makalelerini okuyoruz. (Bunların geneli şiir üzerine yapılmış konuşmalardı.) Daha sonra "Ev karadır" filmi hakkında Furuğ’la yapılmış bir konuşmayı ve filmin senaryosunu okuyoruz. (Ev karadır filmini YouTube' dan izledim ve Furuğ'un cüzzamlı insanların hayatlarını konu edinip, farkındalık oluşturmasına hayran kaldım. Furuğ bu filmi Kuran'dan ve Tevrat'tan ayetler sunarak hazırlamış. Ayrıca filmde Furuğ'un sesini duyma fırsatı da buluyoruz. İnsan, bu insanların yaşamına, acılarına şahit olduğunda ne kadar az şükrettiğini düşünmeden edemiyor.) Furuğ'un hazırlamış olduğu bu filmle ilgili kitaptan bir alıntı bırakmak istiyorum. #178559603 Ve son sözde Furuğ'un oğlu Kamyar Şapur ile yapılan söyleşiyi buluyoruz. (Kamyar annesi ile sadece iki-üç yıl beraber yaşadığını ve annesinin boşluk olduğunu söylüyor. Babasının hassasiyeti sebebiyle annesiyle görüşmesine izin verilmemiş ve Furuğ oğlu orta okula giderken hayatını kaybetmiş. Yani annesi Kamyar için büyük bir boşluk o bu boşluğu annesinin portrelerini çizerek doldurmaya çalışmış.) Kamyar'ın içimi sızlatan şu sözleri ile noktalamak istiyorum. "Hayat annemi görmeme izin vermedi" Keyifli okumalar...
Sonsuz Gün Batımında
Sonsuz Gün BatımındaFuruğ Ferruhzad · Telos Yayınevi · 2014236 okunma
··
123 views
Çilem okurunun profil resmi
Furuğ'u
Yaralarım Aşktandır
Yaralarım Aşktandır
kitabında daha açık incelemiştim. Dilerseniz bu incelememe de bakabilirsiniz. #153692848
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.