Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

376 syf.
9/10 puan verdi
Colleen Hoover için bir dakikalık saygı duruşu. Bütün kitaplarını yazarla kavga ede ede okuyorum. Yazdıklarında klişe bulduğum ve çok dalga geçtiğim kısımlar var. Her kitabında iki aşk hikayesini aynı anda okumamız mesela. Ana karakterlerden birinin geçmişte bir başkasıyla sevişmesini okumadığımız tek 1(bir) kitabını dahi hatırlamıyorum. Ya da minimum bir karakterin hamile kalması. Tam bu sefer kimse hamile kalmadı diye sevinirken, -genellikle- ana karakterin en yakın arkadaşı bir anda hamile olduğunu ilan ediyor ve ben yerlerde yuvarlanıyorum. Sadece bu da değil, kadının ana karakterleri de çok komik. Sadece varlıklarıyla XY kromozomluları magnet gibi kendine çeken ve geçmişinde en az bir travma bulunan yüksek libidolu kadın karakterler ve aşık olmamaya yemin etmiş, her gün başka kadınla görüşen, ama bizim Afrodit'le tanışınca bir anda U dönüşü atıp baba olma hevesiyle ağlayan über yakışıklı erkekler okuttu bu kadın bana. AMA. Bu kitapları okumak aynı zamanda bir bağımlılık. Kadının henüz tek oturuşta bitirmediğim hiçbir kitabı olmadı ve düşünün, odak süremin çok düşük olduğu zamanlardan geçiyorum. Sıradan insanların sıradan olaylarını anlatan, büyüleyici bir ters köşe, bir gizem vs. olmadan yazılmış kitapların insanı bu kadar içine çekmesi inanılmaz. Bu kitap, benim Colleen Hoover ile barış imzalamama sebep oldu. Kronolojik olarak diğer başarılı kitaplarından önce yazıldığına dair bir şeyler okudum, ama bence diğer okuduklarım bununla karşılaştırılamaz bile. Eğlence için yazılmış bir şey değildi, gerçek bir hikayesi ve Lily'nin yaşadıklarını yaşayan diğer insanların dünyasına pencere açan bir niteliği vardı. Konusu için şunu söyleyebilirim, bir insanı sevmek ve onunla bir ilişkiye sahip olmak birbirinden çok farklı şeyler. Bazen birini çok sevsek de, o ilişkinin içinde olmak bize zarar veriyorsa önümüzde tek bir seçim oluyor: Kendimizi ve sınırlarımızı korumak, ki çoğumuz içinde büyüdüğümüz şartlardan, karşımızdakini çok sevmekten ve bunlar gibi pek çok sebepten bu kararı yapmamız gerektiğini bilsek dahi veremeyebiliyoruz. Diğer seçim de, yaralarımızı sarmaya çalışarak kendimizi gönüllü bir kafese tıkmak. Çünkü alternatifinden, karşımızdaki kişiyi kaybetmekten korkuyoruz. Kendini ve sınırlarını korumak esasen otomatik bir cevap olmalı. Ama hepimiz beynimize bu kodlanarak büyümüyoruz. Hepimiz, sevgiyi hak ettiğimiz gibi görmediğimiz yerden "Ben daha iyisine layığım." diyerek uzaklaşamıyoruz. Olması gerekenin bu olduğu hakkında hemfikirim. Ama bunu yapamayan insanları olayın dışından bir kişi olarak özdeğeri güçsüz, kendine saygısı olmayan bireyler olarak etiketlemenin ötesinde ne olduğunu gösteriyor kitap. Anlamanızı, ve belki de bir ihtimal anlaşılmanızı sağlıyor. Merak etmeyin, okurken sizi hasta edecek toksik bir içerik önermiyorum. Gayet akıcı, keyifli ve okurken beni çok çok mutlu eden bir kitaptı. Bir nevi kişisel bir tarafı da vardı ki bu beni şaşırttı, çünkü kadının kitapları beni çok eğlendirse de onlarla bağ kurmuyordum. Ayrıca, ana karaktere sinir olmadım. Lily görece bu kalemden okuduğum en normal karakterdi. Bunu da gördüm, gözüm açık gitmem. Eğer henüz okumadıysanız, tek tavsiyem kitap hakkında hiçbir şey bilmeden, arka kapağını okumadan, araştırmadan gidip balıklama atlamanız. Söz veriyorum buna değecek. SPOILER - Lily'i sevdiğime hala inanamıyorum. Heart Bones kitabındaki kızı da sevmiştim ama o da bi garipti. Lily hem normal, hem de katlanılabilir bir karakterdi ve cidden bir derinliği vardı. Keza Atlas karakteri de kadının en sevdiğim erkek karakteri olabilir. Colleen Hoover evreninden bir erkek seçecek olsam Atlas'a doğruca nikah basardım. Lily ile aralarındaki sevginin nasıl filizlendiğini okumak beni çok tatmin etti çünkü bir temel üzerinden ağır ağır ilerlediğini gördüm. Diğer aşk hikayeleri gibi kara kaşı, kara gözü, hopp aşık oldum değildi. Ryle'a gelecek olursak, öncelikle ismine laf etmek istiyorum. Bu kitapta en çok dalga geçtiğim şey isimler oldu. Ya senin kafana bebek isimleri sözlüğü mü fırlattılar? Kurayla mı seçiyorsun? Ryle'ın ismini herifin bulunmadığı HER SAYFADA unuttum. Bi Rylie diyorum, bir Relly diyorum, deli oldum. Sonra yetmedi, kadın gidip Alyssa'nın bebeğinin adını da RYLEE koydu. İnanamıyorum, gerçekten. Ana karakterin adının Lily Bloom olmasıyla da dalga geçmem lazım. Hayır, tam adı. Lily Blossom Bloom. Ve kız çiçekçi. Gözümden yaş geldi, senin Allah canını almasın. Bir dakika, Ryle'ın soyadıyla dalga geçmeyi unuttum. Kincaid. Sevdiğin insanların baş harflerini mi birleştirdin, bu nasıl bir isim bulmaktır ya. Bitmedi, gitti yeni doğan kız çocuğunun adını da EMERSON koydu. Ben hiçbir şey diyemiyorum. Dost tavsiyesi, nolur bir sonraki kitapta Jane'den, John'dan devam et. Hepimizin buna ihtiyacı var bence. - Bunun dışında, Ryle'ın ilişkilerinin en başında kıza "Seni düzmek istiyorum." demesi şaka mı? Bu romantik değil, bu tatlı değil, bu hoş değil, bu komik değil, bu dürüstlük değil, bu patavatsızlıktan başka hiçbir şey değil. Babamın cenazesinden sonra çatıda otururken o an tanışıp yakışıklı bulduğum için geçmişimi anlattığım biri bana böyle bir şey dese çatıdan iterim. Lily çocuğun kendisine dokunmasına izin veriyor. Tekrarlıyorum, Lily "görece" normal bir karakterdi. Sonra aralarındakilerin ilerleyişi tatlıydı, ama Ryle'ın Lily'nin güzelliğine vurulması ve paylaştıkları birkaç tatlı an hariç müzmin bekar hayatını terk edip evlenip barklanmasını sağlayacak bir olay da yaşanmadı hani. Kitap esasen hep Atlas'ın gölgesinde devam etti. Ben iki aşk hikayesini bir arada okuyunca -ki CoHo'ya bu yüzden gıcık oluyorum- kafam karışıyor. Ryle'ın Atlas çıkmasını falan bekledim bir ara, ama dedim ki o kadar da değil. Nitekim, sonrasında Ryle'ın şiddet eğilimini öğrenmemizle olayların rengi değişti. İlişkileri derinleşti, bir gerçeklik edindi. Lily'nin boşanma kararını verirken geçtiği süreçleri okumak kitabı benim için bambaşka bir yere koydu. Dürüst olmak gerekirse, Ryle'ın yanından Atlas'a kaçtığı zaman içimden "Eyvah, bu kitabı da kaybettik." dedim ama endişelendiğim gibi olmadı. İkisinin bütün kaosu atlattıktan sonra bir araya gelmelerini okumak cidden bambaşkaydı.
Bizimle Başladı Bizimle Bitti
Bizimle Başladı Bizimle BittiColleen Hoover · Epsilon Yayınevi · 20216,4bin okunma
·
163 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.