Gönderi

224 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 4 days
Alice Miller’ın bu kitabı aslında bir tesadüf sonucu çıktı karşıma ama iyi ki çıkmış. Miller kitabında; biz inkar etsek veya farkında olmasak da bedenimizin tepkilerinden ve bu tepkilerin sebeplerinden bahsediyor. Neye ihtiyacımız olduğu, nelerden hoşlanıp hoşlanmadığımız, nelerin büyük bir çoğunluk tarafından doğru olarak kabul edilip aslında bizi içten içe kemirdiğinin ve bunun gibi bir çok sorunu anlatmakta. Çocukken yaşadıklarımızın yetişkin hayatımızı nasıl etkilediğini hatta kendi çocuklarımızı nasıl etkilediğini anlatmakta. Bazı insanlar bilmedikleri fakat bedenleri yoluyla inkar edemedikleri bu gerçeklere alkol, uyuşturucu ve ilaçlarda çözüm ararlar. “Peki tüm bunlar neden olur? Yanlış nerede?” diye soruyor Miller. Miller hastalığın tanımını şöyle yapıyor; “Hastalıklar, genellikle bedenin, hayati işlevlerinin sürekli görmezden gelinmesine gösterdiği tepkilerdir.” Buna göre bedenimizin tepkilerini ciddiye almamız gerekir. Bazı durumları da (eğer mevcutsa elbette) kabullenmek gerekir. Bu kabul süreci ne kadar uzarsa hastalık riski daha da artar. Kabul süreci için de farklı açıklamaları var Miller’ın. Tüm bunları burada tek tek açıklamam biraz zor elbette ama ilginizi çeken bir konuysa eğer kitabı okumanızı tavsiye ederim. Belki de satır aralarında benim kaçırdığım bazı şeyleri de siz yakalarsınız. En basit olarak şöyle ufak birkaç şey yazmak istiyorum; bir çocuğun, dünyaya gelmesinden itibaren en ihtiyaç duyduğu şey; ebeveyni tarafından gelecek olan sevgidir. Sonrasında şefkat, korunma, ilgi, dostluk vs. Eğer bunlar sağlanmazsa bedenleri bu izleri bir ömür boyunca taşıyacak ve yanlış kişilerde bunu arayacaktır. Bu bedenin bir ihtiyacıdır çünkü ve tatmin edilmediği taktirde hep bir yara olarak kalacaktır. Biz bunu kişi olarak unutsak da, beden mahrum kaldığı şeyleri asla unutmaz. Beden hissettiğimiz duygulara göre yaşar ve tepki gösterir. Zehirli pedagojiye maruz kalan insanların bazıları diktatör ve güç delisi olurlarken bazıları da kendilerini ifade edebilecekleri şeylere yönelirler mesela sanat, resim, edebiyat vs. Bu bağlamda Miller bazı yazar ve düşünürlerin yaşamlarından minik kesitler sunuyor. Bunlardan bazıları; Dostoyevski, Çehov, Kafka, Nietzsche, Schiller, Virginia Woolf, Arthur Rimbauld, Marcel Proust, Yukio Mişima ve James Joyce gibi isimler. Bunların haricinde anoreksiya hastası olan Anita’nın günlüklerinden kesitler paylaşıyor Miller. Anoreksiya’nın asıl sebebinin düşünülenin aksine, ruhsal sorunlar olduğunu ortaya koyuyor ve açıklıyor. Kısacası; çocukken maruz kaldıklarımız yetişkin olduğumuzda mutlaka karşımıza çıkar, bedenlerimizde iz bırakır. Ve biz bunları görmezden gelmeye devam edersek fizyolojik olarak kendini ifade etmeye başlar bedenimiz. İşte bunlara da hastalık deriz. Fakat hastalıkların çoğu ruhsal sebeplerle ortaya çıkar. Kendimizi görmezden gelmeyi bırakmalıyız. Kaçmayı bırakırsak canımız biraz yanacak (sonra geçecek) belki ama şifa bulacak bedenimiz. “Üzerini örttüğümüz her şeyin altında kalırız.” Keyifli Okumalar!
Beden Asla Yalan Söylemez
Beden Asla Yalan SöylemezAlice Miller · Okuyan Us Yayınları · 20193,133 okunma
·
509 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.