Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

387 syf.
·
Puan vermedi
DEVLETİ GERİ GETİRMEK
Bu kitapla ilgili ilk inceleme yazısını yazan ben oluyorum sanırım 1000K'da. Kitap çok iyi, çok kıymetli bir kitap. Kitapla ilgili bir değerlendirme videosunu YouTube kanalımda yayınladım, linki burada: youtu.be/4naHZUrE3AA Kitapla ilgili aldığım değerlendirme notlarını aşağıda paylaşacağım fakat öncesinde videoya dair kısa bir bilgi vereyim: Aşağıya videonun bölümlerini bırakıyorum. Sıkıldığınızda diğerlerine geçebilirsiniz. Video altı bölümden oluşuyor. Özellikle "Kitap Neden Türkçe'ye Çevrildi?" ve "Kitabın Güncelliği Nedir?" bölümlerini mutlaka izlemenizi isterim. Tabii siz yine de hepsini izleyin:) Kitaba dair size güzel bir bakış açısı katacak bir video oldu :) İyi seyirler, sevgilerimle :) 00:00 Açılış 00:31 Giriş 01:54 Video Hangi Bölümlerden Oluşuyor? 02:56 Kitap Neden Türkçe'ye Çevrildi? (Mutlaka İzleyin) 07:14 Kitap Hangi Bölümlerden Oluşuyor? 08:14 Kitaptaki Planlama Kavramı Nedir? 09:57 Kitap Hangi Soruya Cevap Arıyor? 10:47 Kitap Bu Soruya Nasıl Cevap Veriyor? 16:13 Planlamanın Fransa ve Türkiye Üzerine Etkisi Nedir? 18:19 Kitabın Güncelliği Nedir? (Mutlaka İzleyin: Türkiye Bir Yol Ayrımında) 25:42 Kitaba Dair Bir Eleştiri 26:37 Kitaba Dair Tavsiye ve Eleştiri (Çeviri-Yazım Hataları) 29:29 Kapanış KİTABIN BÖLÜMLERİ Kitap 4 kısımdan oluşuyor: 1) Giriş 2) Türkiye ve Fransa’da Planlamanın Doğuşu 3) Türkiye ve Fransa’da Planlamanın Gelişimi 4) Türkiye ve Fransa’da Planlamanın Bir Sonu Var Mı? Giriş kısmında güzel bir tespit yapıyor. Planlamanın kapitalist toplumlarda piyasa ekonomisinin ve kurumlarının yerini almaktan ziyade, ki bu üretim araçlarının mülkiyeti anlamına gelir, öncelikle piyasaların irrasyonelliklerinin yarattığı “işlevsel boşlukları” doldurmak için ortaya çıktıkları göz önüne alındığında, planlamacılar piyasaları “mükemmelleştirmek” arzusuyla hareket etmektedirler. Planlamacılara göre, iktisadi kalkınma ve modernleşme kapitalist ekonominin en hızlı şekilde genişlemesini sağlamak için, piyasaları özgürleştirerek devletin ekonomiye dolaylı müdahalesini gerektirmektedir. Öte yandan devletin yüksek katma değerli sektörlere yatırım yapması şeklindeki doğrudan müdahalesi sonucunda kamu ve özel sektörün birlikte var olabilecekleri bir karma ekonomi yaratılmış olacaktır. KİTAP HANGİ SORUYA CEVAP ARIYOR? İkinci dünya savaşı sonrasında, Türk ve Fransız ekonomilerinin farklı yönlere gitmesi konusuna geri dönersek, Türk ekonomisini modernleştirme konusunda planlamanın neden başarısız olduğu sorusunu sormalıyız. Dahası, planlamanın kurumsallaşmasının ardından çeyrek asır geçmesine rağmen, Türkiye niye halen iktisadi açıdan bağımlı bir ülke durumundadır? Buna karşılık, bu yüzyılın başında rakiplerinin gerisine düşmüş olan Fransa, iktisadi planlamanın 1947’de başlamasıyla bir kez daha dinamik bir ekonomi olarak ortaya çıkmıştır. Tezim bu soruya cevap aramak ve çevresel kapitalizmi örgütlemek üzere, planlamacılara dayatılan sosyo-politik sınırların neler olduğunu açığa çıkarmaktan oluşmaktadır. KİTAP BU SORUYA NASIL CEVAP VERİYOR? Fransa’da planlamanın etkili bir kalkınma aracı haline gelmesinin en baş nedeninin “iktidar/güç bloku”nun tabiatından geldiğini, bu blokun da yalnızca belirli tarihsel koşullar altında, ancak kapitalist ülkelerde inşa edilebileceğini savunuyor. Diğer bir ifadeyle, planlama ancak devlet yöneticileri ve özel sektör arasında belirli bir güç dengesinin olması durumunda başarılı olur ve bu yüzden de Batı deneyiminden esinlenen bir planlama, Üçüncü Dünya’da daha başından başarısız olur çünkü başarılı bir planlama için bu ülkelerde mevcut değildir. İktidar bloku terimiyle, sanayi, ticaret ve finans gibi kapitalist sınıfın çeşitli kesimlerinin oluşturduğu ve üretim araçlarının esas olduğu, ürünlerin Pazar yerinde satıldığı sosyal formasyon içindeki “çelişkili birliği”ni kastediyor. Çelişkili birlik deyimiyle de, kapitalist sınıfın değişik kesimleri arasında var olan ve kökü üretim, dağıtım v e değişim süreçlerine dayanan karşılıklı ilişkilerini kastediyor ki, bu sınıfların her biri ulusal gelirdeki payını, ancak bir diğerinin payını küçültmek suretiyle artırabilir. Fransız ve Türk planlamacıları arasında, sınai bir yapıda belli bazı hedefleri takip ederek ve kimin, neyi ve nasıl üreteceğini etkileyerek, sınai konularda liderlik yapma konusunda fark vardır. Fransa’da büyük mevduat bankalarıyla sigorta şirketlerinin kamu mülkiyetine geçmesiyle devlet sanayiye fon akışını kontrol kapasitesini artırdı. Türk planlamacıları ise hem yatırım fonlarının doğrudan kontrolüne sahip değildi hem de kredi uygulamalarını etkileyerek kredi akışını sanayiye yönlendirmek için araçları yoktu. Bu nedenle de, iş insanlarının planlamacılarla işbirliği yapmamaya güçleri yetiyordu. İlk planlamacılar istifa ediyor. Çünkü ilk planlamacılar planın ilk yılında GSMH’nın %6.5 olarak büyüyeceğini hesaplıyor ama hükümet ilk planlamacılara bu %6.5’i %7.6 olarak kamuoyuna açıklaması konusunda baskı yapıyor. Fransa’da popüler baskılardan uzak kalabilen devlet ekonomi yöneticileri, modernizasyon adına hareket edebilecek ana aktörler haline gelebilirken, Türkiye’de devletin çeşitli kademeleri sivil gruplar tarafında ele geçirildiği için, Türkiye’de devlet ekonomi yöneticileri özel sektör yatırımcıları karşısında hareket edebilecekleri yeterli manevra alanına sahip değildi. Planlamanın Fransa’ya Etkisi Ağır sanayiye yatırımlı ön plana çıkaran Monet planı ile başlayan Fransa’daki planlama sürecine baktığımızda küçük işletmelere sıkı sıkıya bağlı bir ekonomi; dünyanın geri kalanına temelde araba gibi sermaye yoğun tüketici malları ve havacılık-elektronik ürünler gibi dayanıklı üretim malları ihraç eden, bunun karşılığında yurtdışından tüketim malları satın alan büyük ölçekli bir ekonomiye dönüşmüştür. Planlamanın Türkiye’ye Etkisi Devletin karların yeniden dağıtımı üzerinde bir kontrolü olmadığından ekonomi politikasından faydalananlar karlarını, sermaye ve beceri yoğun ancak riskli alanlara yatırmadılar bunun yerine dayanıklı tüketim malları üreticileri, arazi ve gayrimenkul spekülasyonlarına yatırım yaparak kazançlarını en üst düzeye çıkardılar ve ticaret ağlarını yeni ulaşım araçları satın alarak ve tüm ülkede pazarlama acentaları açarak genişlettiler. Sermayenin sanayi profilinin derinleştirilerek yeniden yapılandırılması doğal olarak engellenmiş oldu. Devlet çeşitli korumacı mekanizmalar yoluyla kar marjlarınıın yüksek tutulmasına izin verdiği sürece yerel sanayicilerin de kaynaklarını, tüketim endüstrisinden başka yeni alanlara kaydırmaları için bir neden kalmadı.
Devleti Geri Getirmek
Devleti Geri GetirmekVedat Milor · İletişim Yayınları · 20229 okunma
·
215 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.