Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Büyük Millet Meclisi Ankara'da toplandı. O gün içın en önemli ihtiyaç, savaşacak asker ihtiyacıydı. Yirmi seneden beri aralıksız savaşan millet, bitkin düşmüştü, yeni bir savaşa karşı isteksizdi. Çağrılara duyarsız kalıyordu. Onu yeniden ayağa kaldıracak, atağa geçirecek bi "şok" lazımdı. Bu “şok” da Yunan ordusundan geldi: Meclis'in açıldığı günlerde İzmirden hareketlenerek Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyona kadar Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü işgal etti.  Bu durum Ankara heyetinin işini kolaylaştırdı. Toplumda Yunan işgalinin yayılmasına karşı müthiş bir tepki doğdu. Ankara heyeti de bu tepkiyi propaganda malzemesi olarak kullandı.  Birinci Mecliste milletvekili, Milli Eğitim Bakanı ve Sağlık Bakanı olarak görev yapmış olan Dr. Rıza Nur o günleri şöyle anlatıyor:  “..elimizdeki düstur şudur: Padişah-Halife, Hükümet İstanbul'da düşmanlar elinde esirdir...  Biz (padişahın) vekilleriyiz. Onları, dini, milleti, devleti kurtaracağız. Ey millet! Yunan gibi asırlardan beri kölemiz olan bir millete nasıl boyun eğeceksin? Bu millet buna dayanamaz. Gayrete geliniz. Din gayreti lazımdır! Çünkü bütün millet âdeta istisnasız, padişaha muti (itaatkâr), dine merbut (bağlı), “padişah, din' diyor, başka bir şey bilmiyor. Harpten de yorulmuş, bitmiş, parasız, sefalette, bu haldeki bir milleti kolay kolay yeni bir harbe hazırlamak mümkün değil. Bunun için Rumlar ile izzeti nefsini gıcıklıyorduk. “Bakkal Yorgi başınıza vali, mutasarrıf, Taşçı Vasıl jandarma zabiti (subayı) olacak nasıl dayanacaksınız?' diyoruz.  Hakikaten Türk buna tahammül edemiyor. Anadolu'dan bu esnadaki seyahatlerimde bizzat böyle propaganda yaparken bu sözlerin her şeyden müessir (etkili) olduğunu görüyorum. Aynı zamanda dini de ele alıyorduk. “Kur'an'i apteshane kâğıdı yapacaklar... Size şapka giydirecekler' diyorduk. Bu da pek müessir oluyordu...” (Hayat ve Hatıratım, c. 3, 8. 623). 
Sayfa 48 - Panama Yayıncılık
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.