Böğürtlen Zamanı 1-2'yi bundan tam 7 yıl önce okumuş, daha sonra ise filminin çıktığını duyunca da heyecandan duramamıştım. Flimi izlerken çok etkilenmiştim. Geçtiğimiz günlerde Murat Türk yeni bir kitap çıkartmış diye duyunca kesinlikle 3. Kitap olmalı dedim kendi kendime... Ki yazar öyle değil diyor ama ben ikna olmadım kesinlikle Böğürtlen Zamanı 3 diyorum:) Elime alır almaz okudum bitirdim. Okurken nefes alamıyor,ileride neler olabileceğini tahmin etmeye çalışmaktan zaman zaman okuduğum yerleri anlamamış, tekrar etmiş bulundum:) bu kadar güzel bir dil tutturmak gerçekten de herkesin yapabileceği bir şey değil. Kapağı ise oldukça Natural ve Varoluşsal tam da içerik ve anlatım biçimine uygun. Biraz da içeriğe değineyim; Şervan Yaralı bir Savaşçı ve köylülerin yardımıyla tedavi için İstanbul'a gelir, ilişki geliştirip tedavisini olup daha güçlü katılım sağlamak için. Yolda gelene kadar bir ton gerilim dolu sahne yaşanır ha yakalandı yakalanacak derken sağ salim yerine ulaşır. Ufak bir yanlış anlama yüzünden kaybolur ve gideceği yeri bulamaz Ailesine döner. Ailesine dönünce kardeşlerinin yaşamı ve annesinin yaşamına tanık oluruz. Böyle Ailelerimiz oldukça Mücadele kesinlikle sürecektir dedirtecek kadar onurlu bir aile... Fahriye Anne beni en çok etkileyen karakterdir. Çünkü 1938 Dersim'i yaşamış, kayıp kızlarındandır. Ayrılırken kurduğu Düzgün Baba, Sultan Baba size yardımcı olsun duaları özellikle maneviyat kattı. İstanbul'da içsel sorunlarla ilgilenen Şervan bir şekilde tedavisini de "halledip" dönecekken kendi hatası olmayan bir yanlışlıktan yakalanır. Bingöl'e götürülür ( daha önce 2 kitapta orda geçer) işkence,zor, zulüm hiçbiri sökmez, iradesi kırılmaz. Gözaltı sürecinde karşılaştıkları Türkiye Solu ve Hizbullah tutsaklarıyla ilişkileri dikkatle incelenmeli. Şahsen Hizbullaha daha sert olmasını çok isterdim. Biraz hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Bingöl'de gittiği köylerin adlarını olduğu gibi vermesi güzel ama tedbirli olmakta fayda görüyorum:) 28 sene geçmesine rağmen köyleri ve dağları betimlemesi o kadar güçlü ki yakın yerlerde bulunmuş olmama rağmen bir daha gidip göresim geldi. Daha sonra tutukluk süreci Antep'te son bulur. Sürgün esnasında 80 yaşındaki Pîreyle 10 dakikalık sohbeti o kadar etkili olur ki bir nenenin etkileyeceği karşında şahsen önünde eğiliyorum. Yaşıyor ise elini öpmek isterdim.. kitabın sonunda ise içinde yer alan karakterin akıbeti ile son bulur ve vefa borcu yani kitabı yazmaya iten sebeplerden birinin bir kısmı ödenir ve biter kitap.
Murat Türk İzmir Buca cezaevinde tutsaktir. Ama edebiyatın gücü ile tecrtini kırıp bize ulaşıyor ise bizim de bu emekleri görüp her alanda destek olmak "vefa borcudur." Hayatın gerçekleri ve yetmezliklerinden sıyrılmak istiyorsanız çabucak kitabı okuyun. Okuduğun saatlerde dünya duracak büyülü bir coğrafyaya inecek ve yaşayacaksınız. Bitince ise kafanızda isyan parçaları çalacak. Gözlerinizde yılların öfkesi belirecek.
Sizden ricam sayılamaz haksızlıklara karşı dik durmamız ve bulunduğumuz her alanı hakikatle buluşturmaktır. İyi okumalar. Sevgi ve Selamlarımla:)
