Kitapta kâh Kazak bozkırlarına kâh Sibirya'nın taygalarına ve en şaşırtıcı olarak bir hikayeliğine de olsa karlarla kaplı Çukçi diyarına gidiyoruz. Farklı Türk halklarının hikayelerini okudukça onların hikayelerini şekillendiren şeyin yaşadıkları coğrafya ve kendi evren kozmolojileri olduğunu fark ediyorsunuz. Şamanist Türk topluluklarında şifa bulmak veyahut bir yeri bulmak için Şamana gidilirken Müslüman Türklerde bunun aynı fonksiyonlarını koruyarak Molla olduğunu fark ediyorsunuz. Türk Mitolojisine hakimseniz konuşan, ana karaktere yardım eden hayvanın aslında ormanın veyahut suyun iyesi olduğunu anlayabiliyorsunuz. Hikayelerde Türk mitolojisinden izler bulup bunların mitoljimizdeki hangi varlık olduğunu tahmin etmeye çalışmak oldukça keyifli oluyor. Tabii ki kitapta ilerledikçe hikayelerin ana temasının ve karakterlerin yaşadıkları olayların bazı Türk halklarında aynı olduğunu görebiliyoruz. Bu benzerlikleri gördükçe halkların ortak geçmişi ve ortak coğrafyayı paylaşmalarının ve Kolektif Bilinçaltının ve ortak arketiplerin farkına varıyoruz. 346 sayfa hiç sıkmıyor, tam tersine okudukça dünyaların içine daha rahat giriyoruz. Yazara atıf yaparsak günler saat saatler dakika gibi akıp gidiyor. Kitabın sonlarındaki "Deer Möge ve Altın Başlı Mankıs" hikayesi 9 sayfa sürüyor ancak hem sayfaları daha fazla olduğu hem de hikayesi dolayısıyla sizi bir macera romanı okuyormuş havasına sokuyor. Bu hikayede olaylar bir türlü sakinleşmiyor "gamer" tabiriyle bir çok "quest" var. Son olarak ilgimi çeken bu hikayeye de dikkat çektikten sonra; kesinlikle okumanızı öneriyor ve Emrah Ece'nin daha fazlasını yazmasını temenni ediyorum. Bu arada umarım hayalinizdeki, o kahramanın hikayelerini birleştirip yayınlarsınız:)

Yer - Su HikâyeleriEmrah Ece · Ötüken Neşriyat · 202226 okunma

··

158 views

Emrah Ece

@trodlabundin ·

13 December 2022 01:56

Çok teşekkür ederim, çok güzel düşünce ve hisler bunlar.

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Murat Alper Göker