Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 11 hours
büyük bir kayıtsızlık! (spoiler uyarısı)
Georges Perec Fransız bir sosyolog ve edebiyatçı olarak karşımıza çıkmaktadır. 2. Dünya Savaşı onun hayatında fazla etkili bir yer kaplamaktadır. Savaşta babasını ardından da toplama kampında annesini kaybeden Perec ayrıca 3 aile üyesini daha toplama kamplarında kaybetmiştir. Hayatının bu dönemlerini "uyanık, uyurgezer" tarzında yaşayan Georges Perec için bu roman otobiyografik bir özellik taşıyor diye de düşünülmektedir. Peki nedir bu Uyuyan Adam? Kitap adıyla çok özdeşleşiyor diyerek bu kısma başlıyorum. Kitapta hayata karşı tamamen kayıtsız, duyarsız, ilişiksiz bir insan karşımıza çıkıyor. Kitap "Uyanık Adam"ın bir sabah sınavına gitmemesiyle başlıyor. Bu elbette olağan bir durum olarak görülebilir ama sonradan bu sınavın önemli olduğunu ve gitmemesinin de hiçbir sebebe dayanmadığını okuyoruz. Peki neden gitmiyor, neden yatağında kalmaya, onu merak edenlere kayıtsız kalmaya başlıyor ve hayatı bu yöne doğru savruluyor? "Uyuyan Adam" aslında gün geçtikçe daha da derinine sürüklendiği bir kayıtsızlık yaşıyor. Hiçbir şey yapmadığı, hiçbir şeye ilgi duymadığı bir duruma doğru sürükleniyor. Özetlemek gerekirse; "Kollarını ensende birleştirip, dizlerini büküp, dar sedirinin üzerinde uzanmış yatıyorsun. Tavana bakıyor, tavanda çatlaklar, kabarmalar, lekeler, süsler olduğunu keşfediyorsun. Ne kimseyi görme, ne de konuşma, düşünme, dışarı çıkma, yerinden kımıldama isteği duyuyorsun." Ne sınavlarla ne hayatla ne çevresiyle ilgileniyor. Bazen elinde bir kitap oluyor ve bazen onu okumuyor bile. Bazen sadece uzanıyor. Bazen dışarıya çıkıyor. Bu hiçbir şeyle ilgilenmeme durumunu hep sürdürüyor; "Akşam oluyor. Işığı yakmıyor, pencerenin yanındaki küçük masada oturmuş, elinde bir kitap, okumadan, evdeki seslere, merteklerin, döşemelerin çatırdayışına, öksüren babana, odunla ısınan yemek ocağının üzerine yerleştirilmiş dökme demirden ızgaralara, yağmurun çinko oluklarda çıkardığı sese, yoldan geçen bir otomobilin uzaklaşmasına, tepenin yanındaki dönemeçte beliren yedi otobüsünün korna sesine şöyle bir kulak kabartarak kımıldamadan duruyorsun." Sayfalarca bu durum devam ediyor. Gittikçe derinleşiyor. "Zamanla, duyarsızlığın inanılmayacak bir hal alıyor." Hatta gereksiz her şey hayatından kalkıyor. "Öğrenilmiş hareketleri yapıyorsun sadece. Ancak gerekli olan sözcükleri sarfediyorsun." Ne eksik, ne fazla. "Lütfen, günaydın, teşekkür ederim, hoşçakalın demiyorsun hiç. Özür dilemiyorsun. Yolunu sormuyorsun." Fazladan hiçbir şey yok. Sözcükleri geçelim hayatta var olacak diğer durumlarda de öyle. "Ekmeğin olduğu müddetçe, ekmeğin üzerine reçel sürüp yiyorsun, sonra varsa eğer, bisküvilerin üzerine sürüyorsun, daha da sonra kavanozun içinden kaşıkla yiyorsun." Burada "varsa, olduğu müddetçe" demesi büyük bir anlam taşıyor aslında. Yoksa aramıyor ama varsa yiyor. Bu, çabasızlığın, kayıtsızlığın gittikçe derinleştiğini gösteriyor. Beni bu cümle açıkçası çok etkilemişti. Aslında insanlar olarak pek çok duruma kayıtsızlık gösterebiliyoruz. İnsanlara, sözcüklere, yaşananlara büyük tepkisizlikler serpiştiriyoruz. Ve biz de kendimizi "Uyuyan Adam"la bağdaşlaştırıyoruz. Fakat bizim yaşadıklarımız o kadar yüzeysel ki aslında kayıtsız kalmıyoruz bile denilebilir. Belki sadece kalmak istiyoruz. Belki de özeniyoruz. Ama kesinlikle öyle değiliz. "Uyuyan Adam" çevresinde var olan "her şeye" öyle büyük bir kayıtsızlıkla yaklaşıyor ki insan kavrayamıyor. Yani bu bir özentilik bir istek değil. Tam manasıyla bir kayıtsız olma hâli diyebilirim. Kitapta ilgimi çeken şey "2. tekil şahıs"la yazılmış olmasıydı. Tüm bu ruh halini böyle okumak beni çok etkiledi. Ben de bir süre o hâlde gibi hissettim. Ve duraksadığım anlar oldu. Ama hâlâ kendimim. "Uyuyan Adam" olmamak bugün için tek tesellim,. Bu kitabı okumama sebep olan şey yapılan bir yorumdu. Bugün "yüz sayfada bin sayfa okumuş gibi hissetmek" tarzında bir yorum gördüm ve kitabı hemen elimde buldum. Bence yerinde bir yorum. Kısa ve öz olmasının yanı sıra insanı uzun bir roman okumuş gibi de hissettiriyor. Bu yüzden (ve bu kayıtsızlığa şahit olmanızı istediğim için) tavsiye ediyorum. Yazardan okuduğum ilk kitaptı. Sadece adını duymuştum. O da şöyle olmuştu. Gittiğim bir kafede masa numarası yerine sanatçı isimleri vardı ve Georges Perec isimli masaya oturmuştum. (Şimdi yine oraya gidip kayıtsızca etrafı seyretmeliyim!) Böyle tanıştığım yazarın kitabı için de yorumlarım bunlardır. Güzel bir geceden herkese sevgiler!
Uyuyan Adam
Uyuyan AdamGeorges Perec · Metis Yayınları · 20134,152 okunma
·
140 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.