Viktoria Çağı bittikten sonra, Modern Çağda; herşey de olduğu gibi edebiyat alanında yeni bir akım başlar. Bu değişimi başlatanlar Virginia Woolf, James Joyce, ve T.S.Eliot gibi yazarlardır...
Amaçları romanlarda gerçekçilik geleneğini yıkmak, onun yerine ruhsal dünyayı, düşünceleri duyguları ön planda tutmaktır.
Virginia Woolf'a göre gerçeklik dış dünyada değil iç dünya ile ilişkilidir.
Eserinde; belirli bir fikri savunmaz, psikolojik yorumlar yapmaz, olaylar örgüsü çok azdır. Ahlâksal sorunlardan bahsetmez. Yargıya varmaktan kaçınır. Yaşanılan anlarda, kişilerin zihinlerinde olan ama dile getirmediği düşüncelerini saptar ve bilinç akımı tekniği ile doğrudan doğruya kaleme alır.
Kahramanların iç dünyası arasında bir iletişim olmasına rağmen dialogları yok denecek kadar az. V.Woolf'un deyişiyle "soliloguy" yaparlar. Tek başlarına akıldan geçenleri şiirsel bir dille söyledikleri için kullandıkları dil günlük dilden çok farklıdır.
Yapıt dokuz bölüm, her bölümde üç kadın ve üç erkekden oluşmuş, bunlar çocukluktan itibaren gizemli bir bağ ile birbirine bağlıdır. Yedinci kişi Percival Hindistanda ölmüş onu ne görürüz ne de iç dünyayısını biliriz. Bu altı kişi ona sevgiyle bağlıdırlar, adetâ onların kahramanı gibidir. Ona olan sevgileri nedeniyle kitap boyunca iki kere bir araya gelirler. Bu toplantıların odak noktası hep o olur.Percival yücelik ve erdem simgesidir.
Britanya Mitolojisine göre, Hz.Isa'nın kanının bulunduğu Ķutsal çanağı görmek Yuvarlak Masa Şövalyelerin amacıdır. Tek bir şartı vardır. O da ömür boyunca hiç günah işlememiş olmak gerekir. Bu yüzden üç Şövalye Galahad, Bors ve Percival görme şerefine erişebilir.
V.Woolf, Percival'in kişiliğinde genç yaşta ölen kardeşini canlandırdığı için ondan övgü dolu sözlerle bahseder.
Bu altı kişinin bireysel farklılıkları olsada aynı iç dünyayı paylaşıyormuş gibi konuşturmuş.
V.Woolf" Hem bir çok kişi hem de tek kişi" yaratmayı amaçladığını söyler. Hem kahramanların iç dünyaları ile birbirine benzemeleri, hem de fiziksel olarak birbirlerinden ayrı oldukları için esere "Dalgalar" adını verme nedeni olarak düşünülür.
Kitaptaki kahramanlar yazara hiç benzemez olarak görünsede kişiliğinden yansımalar vardır. Örneğin; Rhoda'nın yaşam karşısında ürkekliği, duyarlı olması, sonunda kendini öldürmesi..
Üç kadın, üç erkek olmasının nedeni de insanların hem erkeksi hem kadınsı özelliklere sahip olan androjen birey olduğuna inanmasıdır.
Her bölümün başında italik harflerle ve düz yazı ile yazılmış bir iki sayfalık şiirler vardı. Bu şiirlerin özelliği, metnin her biri güneş sözcüğü ile başlamasıdır. Tek değişen güneşin doğuşu, yükselişi, batışındadır. Bu da bize kahramanların geçirdiği evreleri simgeler. Gençlikten, yaşlılığa doğru ilerleyişi gösterir.
Yazarın hiç şiir denemesi olmamasına rağmen kullandığı dilin gücüyle yapıt romandan çok şiire benzemiş. Bu özelliği okumayı zorlaştırıyor. Ama okurken eserin kendine özgü ritmi yakalanırsa hiç sıkılmadan merakla okunan bir yapıta dönüşüyor. Hem eleştirmen hem romancı olan Yazarın roman türünde bilinçli olarak yaptığı yeniliği keşfetmek için yazar ve dönemle ilgili araştırma yapılırsa eserleri zorluk çekmeden okunur diye düşünüyorum.
Keyifli okumalar dilerim.
Kaynakça: Minâ Urgan, Virginia Woolf, Yapı Kredi Yayınları.