Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mesih Her Şeyin Gerçeğidir
Eski Antlaşma'da tapınağın ve kentin kurulu olduğu ülkenin, Tanrı'nın planının merkezinde olduğunu görmüştük. Tanrı'nın yeryüzü üzerindeki planı; kent ve tapınak kurulu ülkeyi elde etmekti. Tapınak Tanrı'nın varlığının, kent ise Tanrı'nın yetkisinin merkezidir. Tanrı'nın mevcudiyeti ve yetkisi yalnızca o ülke üzerinde kurulmuş olan kent ve tapınak aracılığıyla fark edilebilir. Size tüm Eski Antlaşma'nın kaydını daha derinlemesine incelemenizi öneriyorum. Eski Antlaşma'nın tamamında o toprak parçası ve üzerinde kurulu olan kent ve tapınak ele alınır. Her şeyden önce Kutsal Yazılar'a göre tüm fiziksel varlıkların yani gördüğümüz, dokunduğumuz ve zevk aldığımız her maddenin gerçek olmadığının farkına varmanızı istiyorum. Onlar sadece birer gölgedir, gerçeğin birer suretidir. Gün boyunca sayısız maddeyle temas halinde oluruz. Örneğin; yemek yeriz, su içeriz, giyiniriz, bir evde yaşarız ve araba kullanırız. Ben ise bütün bunların gerçek olmadığını fark etmenizi ve bunu akıldan çıkarmamanızı istiyorum. Bunlar sadece birer gölgedir, birer surettir. Her gün yediğimiz gıdalar gerçek gıda değildir, yalnızca gerçeğin suretidir. İçtiğimiz su gerçek değildir. Gözlerimizi kamaştıran ışık gerçek ışık değildir, başka bir şeyi işaret eden bir surettir. O halde gerçek olan nedir? Kardeşlerim, Tanrı'nın lütfuyla size şu hakikati açıklamak istiyorum: Gerçek olan Mesih'in kendisinden başka bir şey değildir. Bizim için gerçek gıda Mesih'tir. Bizim için gerçek su Mesih'tir. Bizim için gerçek ışık Mesih'tir. Mesih bizim için her şeyin gerçeğidir. Fiziksel yaşamımız bile gerçek yaşam değildir. Bu yaşam yalnızca Mesih'i işaret eder. Bizim için gerçek yaşam Mesih'tir. Dolayısıyla eğer Mesih'e sahip değilseniz, sizin yaşamınız yoktur. Şimdi siz, "Ben yaşıyorum, bedenimde can var!" diye karşılık verebilirsiniz ama şunun farkında olmalısınız ki; o gerçek yaşam değildir. O, Mesih'in kendisi olan gerçek yaşamı işaret eden bir gölgeden başka bir şey değildir. Evde günlük yaşamımı sürdürürken oranın benim gerçek evim olmadığını fark etmeye başladım. Bir gün Rab'be şöyle seslendim: "Ya Rab, burası benim evim değil, gerçek olan burası değil, burası hiçbir şey değil. Rab, benim evim Sen'sin." Evet, Mesih bizim gerçek yaşam alanımızdır. Şimdi bir soru soracağım. Bunu şimdiye dek hiç fark etmemiş olabilirsiniz. Mesih'in sizin için gerçek gıda, diri su, ışık ve gerçek yaşam olduğunu kesinlikle biliyor olabilirsiniz ama bir de şu soruma yanıt verin: Mesih'in, üzerinde yaşadığınız ülke olduğunu biliyor musunuz? Mesih ülkedir. Siz yaşamınızı yeryüzünde belli bir toprak parçasında, bir ülkede sürdürdüğünüzü düşünürsünüz ama bunun sizin gerçek ülkeniz olmadığını fark etmeniz gerekir. Bu dünya bile Mesih'i işaret eden bir suretten başka bir şey değildir. Bizim için gerçek ülke Mesih'tir. Gıda, su, ışık, yaşam gibi ülke de yalnızca bir surettir. Bizim için gerçek ülke Mesih'tir. Otuz yılı aşkın bir süredir Hristiyan olmama rağmen Mesih'in benim için gerçek ülke olduğunu ancak son yıllarda anladım. Mesih'in benim için yaşam, ışık, gıda ve her şey olduğunu biliyordum ama ülke olduğunu fark edememiştim. Son yıllarda Rab beni kendisine gittikçe daha fazla yakınlaştırdı, O'nu daha derinden tanımama izin verdi. Rab'bin kendisinin bizim için ülke olduğunu bana göstermesinden önce, kendisinin bizim oturduğumuz yer olduğunu gösterdi. Kutsal Yazılar'ı yirmi yılı aşkın bir süredir Rab'bin oturduğumuz yer olduğunu fark etmeden okumuştum. Ardından bir gün 90. Mezmur'daki bir ayet dikkatimi çekti. Birinci ayette Musa şöyle bildiriyordu: "Ya Rab, barınak oldun bize kuşaklar boyunca." Ve o gün Rab gözlerimi açtı- kendisinin benim barınağım olduğunu anlamamı sağladı. O zaman Rab'bi daha derinden tanıdım. Ancak iki-üç yıl sonra Rab gözlerimi daha fazla açtı. Rab'bin yalnızca barınağım değil, üzerinde yaşadığım ülke olduğunu anladım. Rab, benim için ülkedir! O andan itibaren Rab bana Kutsal Yazılar'dan pek çok şey açıkladı. Ondan sonra Rab'bin Eski Antlaşma'da (Tevrat-Zebur) niçin daima bir ülkeden söz ettiğini anlamaya başladım. Rab İbrahim'i çağırdığı zaman onu bir ülkeye göndereceğini ve bu ülkenin Kenan toprakları olduğunu bildirir. Rab'bin Yaratılış 12. bölümden başlayarak Eski Antlaşma'nın sonuna dek bu ülkeden ne kadar çok sıklıkla söz ettiğini ve bu ülkeyi defalarca da vurguladığını biliyoruz. O ülke... o ülke.... atalarına vaat ettiğim o ülke. İbrahim'e vaat ettiğim o ülke; İshak'a vaat ettiğim o ülke; Yakup'a vaat ettiğim o ülke; size vaat ettiğim o ülke. Sizi o ülkeye götüreceğim. O ülke, o ülke ve daima o ülke. "Bu yüzden onları Mısırlılar'ın elinden kurtarmak için geldim. O ülkeden çıkarıp geniş ve verimli topraklara, süt ve bal akan ülkeye, Kenan, Hitit, Amor, Periz, Hiv ve Yevus topraklarına götüreceğim." (Mısır'dan Çıkış 3:8) "Sizi İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a vereceğime ant içtiğim topraklara götüreceğim. Orayı size mülk olarak vereceğim. Ben Yahve'yim.’” (Mısır'dan Çıkış 6:8) "Çünkü kutsal dağımda, İsrail'in yüksek dağında, diyor Egemen RAB, bütün İsrail halkı orada, ülkede bana kulluk edecek. Orada onları kabul edeceğim. Orada sunularınızı, seçme armağanlarınızı, bütün kutsal adaklarınızı isteyeceğim. Sizi ulusların arasından çıkarıp dağılmış olduğunuz ülkelerden topladığımda, beni hoşnut eden bir koku gibi kabul edeceğim. Ulusların gözü önünde aranızda kutsallığımı göstereceğim. Sizleri atalarınıza vermeye ant içtiğim ülkeye, İsrail ülkesine getirdiğimde, benim RAB olduğumu anlayacaksınız." (Hezekiel 20:40-42) "Ama siz Tanrı sayesinde Mesih İsa'dasınız. O bizim için tanrısal bilgelik, doğruluk, kutsallık ve kurtuluş oldu." (1. Korintliler 1:30)
Sayfa 7 - Akarsu YayınlarıKitabı okudu
·
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.