Gönderi

Ölümü bize kim hatırlatacak....
Sevgili Dost, "İnsan" deyince aklıma, Kur'ân'ın kalbi '"Yasin" geliyor. "Yasin" yani "Ey insan!" Önceki gün her taşına üzüntünün ve acının sindiği bir evdeydik. "Yâsin" okudum. Oğlunu kaybeden anne, kocasını kaybeden gelin, babasını kaybeden çocuklar ve ağabeyini kaybeden dostum dinliyorlardı beni. Ben taziyeye gelmiştim ama otuz dört yaşında, arkasında dört çocuk bırakarak ahirete göçen birinin yakınları için söylenebilecek her sözün, eksik ve yetersiz olduğunu bildiğimden, önce sustum, sonra '"Yasin" okudum. "Yasin" yani "Ey İnsan!" "Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Önden gönderdikleri işleri ve bıraktıkları eserleri yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kitap olan Levh-i Mahfuzda sayıp yazmışızdır,"1 ayetini okurken Zeyd bin Sâbit'in, Enes bin Mâlik'e söylediği şu sözü hatırladım: "Ey Enes! Bilmez misin adımlar yazılıyor!" Montaigne, "Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim," diyerek insanın istese de gecikemeyeceği en önemli randevusunu hatırlatıyor. Bunun üzerine ajandalarımızı karıştırıp böyle bir randevumuz olup olmadığına bakıyoruz: Hayır, böyle bir randevu gözükmüyor. Eliot gibi, ölümün ne kadar çok kurbanı olduğunu çok az hatırlıyor ve çok çabuk unutuyoruz: "Bir kış sabahının kirli sisi altında Londra Köprüsü'nden bir kalabalık seli aktı Bu kadar çok, Ölümün bu kadar çok kurbanı olduğunu düşünmemiştim." Hz. Ömer, her sabah kapısına vurup "Ölüm var ey Ömer! Ölüm var" demesi için adam tutuyor. Bize, "Kelepir daire var!" diyen emlakçılar nasıl hatırlatacak ölümü. Türümüzün en önemli özelliklerinden olan "Hafıza" devre dışı kalmaktan, sadece dostların telefonlarını ezberinde tutmaktan ne zaman kurtulacak?
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki Mızıka
·
97 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.