Gönderi
Dünyadaki misyonumuzu hiç düşündünüz mü? Ne için dünyaya geliyoruz? Bir yandan yaşamaya çalışırken hayalini kurduğumuz ideal ne? Bir meslek edinip çok başarılı olmak, aile kurmak ve ebeveyn olmak, çok zengin olmak, dünyayı gezmek, tüm dünyaya yardım etmek bu kanının temel cevaplarından olabilir. Bu yolda tutkularınız ve 'an'da kalmak da size eşlik etmeli... İrlandalı yazar Sally Rooney, "Güzel Dünya, Neredesin?" adlı üçüncü romanıyla iki baş kadın karakter üzerinden bize kendi ideallerimizi, yani kendi 'güzel dünya'mızı sorgulatıyor. Daha önceki romanı "Normal People" ile de fazlasıyla övdüğüm Sally Rooney, bana göre yeni romanında da harika bir iş çıkarmış. Romanını olay kurgusu ve iki ana kadın karakterin elektronik posta yazıları şeklinde iki farklı tarzda ele almış. Daha önceki romanlarında olduğu gibi, yine günlük konuşma dilinde sade bir üslupla eserini nakletmiş. Rooney'in eserlerinde fazlaca yer verdiği;
-Ne istediğini bilmeyen erkek
-Kendini tamamlama arayışında olan kadın
-Güçlü ama aynı oranda kırılgan kadın
-İlişkilerini nasıl oturtacağını fark edemeyen çiftler
-Empatiden yoksunluk ya da oluşturmayı bilememe
gibi karakter olguları, "Güzel Dünya, Neredesin?" romanında da tam gaz devam ediyor. Yani artık bunun bir "Rooney Stili" olarak dünya literatür jargonunda yerini alması gerektiğini düşünüyorum. Sayfaları çevirdikçe kendimi kaptırdığım sürükleyici bir roman oldu benim için... Yazar, kitabının adı içinse çok eskilerden ilham almış görünüyor. 1788 yılında Friedrich Schiller'in "Yunan Tanrıları" adlı şiirinden motamot bir şekilde çeviriyor. Gerçekten de herkesi bireysel olarak sorgulatan bir adı var "Güzel Dünya, Neredesin?"in... Ayrıca yetkililer hemen harekete geçsin, Sally Rooney'nin bu üçüncü romanının da diziye uyarlanması için çalışmalar başlasın lütfen!
Alice ve Eileen, otuzlu yaşlarına dayanmış iki ana kadın karakterimiz... İki karakter, üniversite gençliklerinden bu yana çok yakın iki dost! Alice, sosyalleşmekte bir hayli zorlanan dünyaca tanınan ünlü bir yazar... Yolunda gitmeyen gelişmelerin verdiği stres ve sinir krizlerinin etkisiyle soluğu bir akıl hastanesinde alıyor. Burada iyileşmesini tamamlamasının ardından Dublin'de nefes alamıyor ve başka bir ülkede kasaba yaşamına adım atıyor. Berbat sosyalleşmesini telafi etmek isterken, Tinder üzerinden bir depoda görevli Felix ile tanışıyor. Aralarında karışık bir itme-çekme ilişkisi başlıyor, sonunda birbirlerinden hoşlanıyorlar ve aşk galip geliyor. Birbirlerini tamamladıklarını söyleyebilirim aslında... Felix dobralığıyla Alice'nin dürüst ve acılı yanını törpülüyor. Alice ise şefkati ve sevgisiyle Felix'i acınası boktan bir adam olmaktan kurtarıyor. Aşk, seks, zaman zaman tutarlı bir ilişki ile dünya, Alice için artık daha yaşanılası bir yer oluyor.
Eileen, bu kurgudaki daha duygusal kahramanımız diyebiliriz. Dublin'de editör olarak çalışıyor. Çocukluğundan bu yana kısmen ilgisiz bir ailede büyümüş ve cadı bir ablaya sahip... 15 yaşındayken çiftlikte komşularının üniversiteden gelen oğulları Simon ile tanışıyor, kader Eileen'e ilk zehirli okunu o esnada atıyor. Eileen ve Simon kitap boyunca cidden garip bir ikili olarak ilerliyor. Aslında çiftimiz, bence ilk görüşte birbirine aşık oldu, birbirlerini çok iyi anladılar. Bu iletişim, zamanla tatlı bir ihtiyaç haline döndü. Eileen ne kadar yaş alsa da bir şeyler ters gittiğinde hep Simon'un yanında soluğu aldı. İki taraf da başarısız ve sığ ilişkiler yaşasa da aslında kalpleri birbirlerindeydi. Kendilerini bir türlü anın çekimine bırakamadılar, medcezir etkisinde ilerlediler roman boyunca... Yine de Eileen pek bahsetmese de hayalleri olan biriydi ve bu yönden hayaline ulaşarak ne kadar istekli olduğunu gösterdi. Romanı okurken psikolojik açıdan sorunlu olduğunu, biraz mutlu olmayı bile kendine çok gördüğünü anladım.
İki arkadaşın yoğun bir hayatı vardı, bu yüzden görüşmekte zorlanıyorlardı ve ara kapatma için mailleşmeyi tercih ettiler. İki kadın fırsat buldukça birbirine yazdı. Kah mutsuz oldular, kah sevindiler, kah sorguladılar. Bu yazışmalarının ana konusu ise; romantik ilişkiler, sanat, edebiyat, güzellik olgusu, tarih, din, dünyanın geldiği nokta ve gelecek endişesi gibi çok farklı alanlardan beslendi. Yani Rooney, kurgusunun bu ikinci farklı bölümünde de gözlerimize bir ziyafet sundu. Tüm okurlara fazlasıyla tavsiye edebileceğim bir roman oldu.
··
1,526 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.