Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

27 Haziran 1924’te (24 Zilkade 1342) Amman’dan Hicaz’gittik ve 19 Ağustos 1924’te (19 Muharrem 1342) geri dön­ dük. Biz dönüş yolundayken 14 Ağustos 1924’te Vehhâbîler Doğu Ürdün’e yeniden saldırdılar, ancak bu sefer de 500 ölü ve birçok yaralı bırakıp püskürtüldüler. Yokluğum sırasında Suriye sınırı taraflarında emniyet ve huzuru bozan birtakım olaylar meydana gelmişti. Britanya hükümeti olaylar üzerine bir uyarı göndermiş ve malî kont­rolün kayıtsız şartsız uygulanmasını, sınırdaki olayları teşvik etmekle suçlanan kişilerin bulunup teslim edilmesini ve Aşi­retler bakanlığının kapatılmasını istemişti. Ülkeye döndük­ten bir gün sonra, hükümet üyelerine ve devlet adamlarına aşağıdaki konuşmayı yaptım: Hacdan dönüşümüz vesilesiyle samimiyet duygularını ifade eden halkımıza öncelikle bu duygulan için teşekkürlerimi sunar, sonra da sizi tekrar görebilme şansını bahşeden Allah’a şükrederim. Yolculuğumuz sırasında bu bölgede iki önemli olay meydana geldi: Birincisi Vehhâbî saldırısıdır ki Allah’ın yardımı ve halkımız ile ka­ bilelerin gayreti sayesinde şiddetli bir karşılık alıp koyulmuşlardır. Bu savaş sırasında İngiliz zırhlılarının ve uçaklarının bize yaptıkla­rı yardımları unutamayız. İkincisi de Güney Suriye taraflarında meydana gelen ayaklanmalardır. Bu olaylar sonucunda İngiliz güç­lerinin bir kısmı sözkonusu bölgeye yerleşmiştir.Hepinizin bildiği gibi bu ülkeye geldiğimiz zaman, ülkeye hizmet ve onu güzelleştirme adma hiçbir gayretten kaçınmadık. Bütün yaptık­ larımızın tek bir gayesi vardı: Hepimizin isteği olan tam bağımsızlı­ğa basiret ve düzen içinde ulaşmak. Hiç şüphe yok ki milletler hedeflerine ancak akıl sayesinde ulaşırlar. Akıl düzen sayesinde işler, düzen ise hedefe ulaştıran şeydir. Kargaşa çıkarmak isteyenler ve işlere tersinden girişenler doğruluk ve düzen yolundan ayrılmışlardır. Bunlar yaptıklarını ne kadar güzel göster­ meye çalışırlarsa çalışsınlar ülkeleri için tehlike teşkil etmektedirler. Kendi ülkemize sahip olmak maksadıyla Dünya Savaşından çıktığı­mız doğrudur. Ancak diğer milletlerle savaş için hazırlık yapmakta olduğumuzu kim söyleyebilir? Ülkeye kötülük getirecek olan savaş, ancak bir suç olabilir. Gerçek cesaret, insanın kendini tanıması ve doğruluk ve basiret yolundan giderek, herşeyden önce kendisini bir kişi yahut millet yapmak için çalışmasıdır. Ben Allah’a, ve bana teslim edilen emanete hıyanet edemem, sade­ce herkes duysun diye gerçekleri haykırıyorum. Suriye ve Filistin’de asayişi bozmak ve bu güvenli bölgeyi kendi emellerine alet etmek maksadıyla kullanmak için uğraşan herkesi isyancı olarak göreceği­ mizi söylüyoruz. Çünkü boş işlerle uğraşan bu kişilerin yanlış hare­ ketleri yüzünden ülkemizin başına kötülük gelmesini istemiyoruz. Sizlere sözüme kulak vermenizi ve bana itaat etmenizi tavsiye edi­ yorum, çünkü itaat varlığımızı korumanın gereğidir. Ülkeye döndükten sonra, İngiliz süvari birliklerinin ve dört zırhlı­nın niçin Amman’a geldiğini sordum ve bunların Vehhâbîlere karşı hava kuvvetlerine yardımcı olmak maksadıyla geldiklerini öğren­dim. Biz gerekli açıklamaları yaptıktan sonra İngiliz Yüksek Komi­seri üstlerine haber gönderip sözkonusu kuvvetlerin burada bekle­ mesine gerek kalmadığını bildirdi. İrbid’e giren ikinci kuvvet ise, gelmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalktığım gördüğü zaman kendisine lüzum kalmadığını anlayıp geri dönecektir. Hepinizin bildiği gibi, Araplara yardım etme sorumluluğunu üstle­ nen devletler İngiltere ve Fransa’dır. Bu ülkelerle yardımlaşabilmek için samimiyet, dostluk ve basiret yolunu takip etmekten başka ça­remiz yoktur. Kendinize güvenir ve meşru prensipler çerçevesinde diğer milletlerle birlikte hareket ederseniz, haklarınızı tamamen ka­ zanır ve isteklerinize ulaşırsınız. Ben korkak değilim, bir felaket gelip çattığında öleceksem ölürüm. Ama şu anda kırklı yaşlardayım ve milletime daha fazla hizmet ede­ bilirim. Kendimi düşüncesizce feda etmek ve sözkonusu iki devleti Araplar aleyhinde kışkırtmak istemiyorum. Size şunu söylemekle yetiniyorum: Milletlerin haklarını kazanmalarını sağlayan genel uyanış ve temayül, sizin de hakkınızı almanızı sağlayacaktır. Çünkü bütün milletler ilerleme yolunda yürümektedirler. Bu bölgede haydut çetelerini teşvik edenler veya onların korumala­ rını kabul edenler, hem kendilerine hem ülkelerine ihanet etmekte­ dirler. Bizler başkaları için tehlike teşkil etmek istemiyoruz. Dünya tek bir eve benzer. Medenî milletler, tek bir aile haline gelmek için ortak çıkarlarını belirlemiş ve birleşmiştir. Eğer burada düzen bo­ zulacak olursa dünyanın diğer bölgelerinde de bozulur. Bizler meşru yoldan hayat hakkımızı istiyoruz. Arap dünyasının bu sevgili bölgesinde kendim için herhangi bir şahsî çıkar peşinde de­ ğilim. Adı üstünde yerel olan bu dava, sizin vatan ve milletinizin da­ vasıdır. Benim Hicaz, Suriye, Filistin, Yemen, Necid ve bütün Arap ülkeleri için yaşayart vetçalışan bir kişi olduğum doğrudur ve öyle de kalaca­ ğım. Allah şahidim olsun ki Arapların başına gelen her felaket benim için üzüntü sebebidir. Bu yüzden, tavsiyelerimin can kulağıyla ve basiretle dinlenmesini isterim. Hakikatin muhakkak dile getirilmesi ve herkes tarafından görülebilmesi için gün gibi parlaması gereklidir. Ben, yüce Fransız hükümetinin bu bölge hakkında duyacağı her türlü şüphenin giderilmesi için gayret göstermek istiyorum. Şerefi­ mizle yaşamak istediğimizi ve tek amacımızın hayat hakkımızı elde etmek olduğunu bütün dünyaya ispatlayacağız. Allah’a hamd ederek şunu söyleyebilirim ki bugüne kadar bu ülke­nin bedevilerinden de hadarilerinden de hep güzel şeyler gördüm. Sizlerle tekrar biraraya gelip ülkenin menfaatleriyle ilgili konuşma­lar yapmak istiyorum. Ayrıca, efendimiz Emirulmüminin [Şerif Hüseyin] hazretleri sizlere selam etmektedir. Allah’a şükür, kendisi bu yıl hac farizasını sağ sa­ lim yerine getirmiştir. Dünyanın diğer bölgelerinden gelen hacılar tam bir güven içinde babama biat etmişlerdir. Yüce Kral hazretleri di­ ğer müttefikleriyle dostluk bağlarım güçlendirmek için çalışmalarına devam etmektedir. Allah’tan dileğimiz bizi başarıya ulaştırması, ba­şarısızlıklardan koruması ve katından bize yardım ihsan etmesidir.
·
338 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.