Gönderi

272 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Merhaba sevgili okur, MEB’in hazırladığı bir sunumdan ismini duyup çok etkilendiğim bir eser olan “Badem dalına asılı bebekler” kitabını hemen sipariş edip gelir gelmez okumaya başladım. İsmi gibi etkileyici bir eser. Kırım’da yaşanan dram bir çocuk gözünden anlatılıyor. Ah Haluk ah, ah Kırım ah… Bir çocuğun hiç bir şey anlamadan bu kadar çok şey anlaması, minicik zihninde yaşamın ağır yükünü taşıması fazlasıyla etkileyiciydi. Kitapta unutamayacağım vurucu alıntılar vardı ama zihnime kazınan söz: “Ağlamak istiyor, ağlayamıyordum. Bağırmak istiyor, bağıramıyordum.” oldu. Cengiz Dağcı uzun betimlemeleri seviyor anladığım kadarıyla. Aslında betimleme seven bir okurum ama nedense bu kitapta yorucu geldi. Kitapla ilgili söyleyebileceğim tek olumsuz yorum bu olabilir. Kitabı okuyun efenim, bitirince de “Biz Kırım’dan çıkanda” türküsünü dinlemenizi tavsiye ederim. Puanım: 9/10 Herkese keyifli okumalar olsun efenim, hoş fazlasıyla hüzünlü bir okuma olacağı kesin… *** Alıntılar *** * Günün birinde “Mansur öldü” dediler, Bu iki kelime çapraşık ama birçok anlamlarla yüklüydü. Mansur öldü… Yaşıyor muydu Mansur? * Tanrı isteyince her şey olur, derdi annem. Toprak yeşildir, ağaçlar çiçek açar, Tanrı isteyince. Kırlarda kuzular meler, inekler buzağılar. Yeryüzüne yağmur yağar, Tanrı isteyince derdi annem. Kar, tipi, fırtına dünyamıza allak bullak eder; ıssız soğuk gecelerin sonunda güneş doğar; allı pullu ışıkları ile masum insanların gönüllerine göre bir dünya dokur, korkulu gecelerimizi unutturmak için; derdi annem. * Evin kadını ölünce ev de ölüyordu. * Sevgi ve müsamaha, güven ve iman, gayret ve umut, diyordu… * Odalar boş ve sağırdı. Duvarlar badanasız, odaya girince ağlamaklı oldum. Köşedeki masa üstünde annemin gelinlik fotoğrafı duruyordu. Pencere camlarından çocukluğumun hüznü bakıyordu bana. Duvarlarda taşlar şekilsiz. Biri uzun, öteki kısa. Uzun taşla kısa taş arasında yuvarlak taş ve alçı.Sonra yalpık taş, kabarık taş ve alçı.İki taş arasında bir delik; delikte kibrit çöpü. Ve ben. Ben taşlardan farksız, taşlar benden. Oda soğuk. Ben soğuk. Taş dizisinde ben de bir taş.Elimi kibrite uzatıyorum. Yok, taş değilim ben. Yanaklarım ıslanıyor. Ağlıyorum. Neden? “Çocuk olma” derler bana, ağladığımda. Âlâ âlâ. Bekleyeyim. Anam ölsün, babam ölsün; beşiğim çürüyüp toz olsun. Doksan beşimde de olsam, “çocuk olma” diyecekler bana ağladığında. Ağlamak için mutlaka çocuk mu olmak lazım? * Bir dünyada üç nesneden korkarım: Bir ayrılık Bir yoksulluk Bir ölüm… * Mezarlık bizi bekliyor. Her zaman bekler mezarlık insanları. * Depremden sonra artık yer sarsılmaz derler ya, kişioğlu genede deprem korkusu ile yaşar.
Badem Dalına Asılı Bebekler
Badem Dalına Asılı BebeklerCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 2015400 okunma
·
209 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.