''Fahrenheit 451'' Peki ne demek bu? Kitabın sonundan başlayayım. Ray Bradbury kitap için bir çok farklı isim düşünür. Sonra bir gün aklına; 'Kitap kaç derecede yanar?'' sorusu gelmiş. Bir çok üniversiteyi ve bilim insanını aramış durmuş ama cevabı bulamamış. Bu sorunun yanıtını bir itfayeciyi arayarak çözmüş: ''Kitabın yanma derecesi Fahrenheit 451'' diye. Ve kitabın adı belli olmuş: ''Fahrenheit 451'' Kitabın doğuşu Bradbury'nin bir gün yakma fikrini kitaba taşımasıyla başlar. Fikirlere önem verir. Bulunca bırakmak istemez ve çoğaltır, büyütür. Kendi gündelik yaşantısında karşılaştığı olayı kitabın ilk bölümündeki sokakta yürüyen küçük kıza benzetir ve kurgusuna yansıtır. Kitabının, dönemin siyasi durumundan etkilenerek oluşturduğundan da bahseder. Her zaman bildiğimiz, bir eser dönemin şartlarından etkilenir sözü bir kez daha anlam kazanmıştır. 1951 tarihinde böylesi geleceği tahmin eden, yaratıcı kurgusal eserin çıkması ise bence bir şans. Çünkü günümüze kadar unutulmadan elimize ulaşmış ve hala etkisini koruyor. Bir soruyla kitabın konusuna göz atalım: 'Bir itfaiyecinin görevi nedir?' - ''Yangınları söndürmek...'' dersiniz. Ancak... Ray Bradbury'nin eserinde alışageldiğimiz konuları ters yüz ediyor. İkibinçok senesinde itfaiyeciler kitapları yakarak yok ediyor, böcek denen hızlı araçlar, mekanik tazılar, evlerin duvarlarındaki çoklu televizyonlar, yüksek hızlı arabalar, yol kenarlarının tamamını kapatan uzun billboardlar, yanmayan evler... ve daha niceleri. Başta da dediğim gibi 1951 yılında yazılmış olmasına rağmen gelecekte olabilecek şeyleri tahmin etmek yüksek bir hayal gücüne sahip olmayı gerektirir. Elinizdeki bu distopik-bilim kurgu eseri heyecan seviyesini yüksekte tutuyor. Korku ve gerilim ögelerini de içinde barındırıyor. Yazar, duyguları tüm gerçekliğiyle okuyucusuna sunmuş. Evet, kitap bilim-kurgu olarak yaratıcı bir eser ama verdiği duygular çok gerçekçi. İthaki yayınevinden yeniden basılan bu eserin kapağındaki metafor çok başarılıydı. Kırmızı fon üzerinde ortada siyah bir kitap ve bu kitap kibrit kutusuymuş gibi içinde kibritleri gösteriyor. Gelelim bizi korkutan konuya.. İkibinçok senelerinde kitaplara ihtiyaç duyulmuyor ve yakılması gereken şeyler olarak görülmesi ne korkutucu değil mi? Üstelik yangın söndürmesiyle bildiğimiz itfaiyeciler bu işi yapıyor. Ayrıca evinde kitap bulunduran insanlar da yakılıyor. Kitaplar ve insanlar yakılırken evler yanmıyor. Konuya göre, kitaplara artık ihtiyaç yok, konular insanların beyinlerine farklı şekillerde daha hızlı aktarılıyor. Kitaplar zaman kaybı (!) Kitapları çok seven biriyseniz bu kitabı okuduğunuzda sinir kat sayınız daha da artacaktır eminim. Araçlar artık çok hızlı ve çok gürültülü, mekanik tazılar her şeyi bulup tespit edebiliyor, evlerin duvarlarında büyük televizyonlar... Yani teknoloji çok ileri bir seviyede ancak insanlar insanlığını kaybetmiş. Mekanik ve anlamsız bir dünyayı görüyoruz. Bu anlamsız dünya Bardbury'nin kaleminde korkutucu ve baskıcı bir yönetim tarafından şekilleniyor. Kitabın ana karakteri Montag, bu dünyadan nasıl kurtulabilir? Bu sorunun yanıtını Fahrenheit 451'de bulacaksınız... Kitapların yakıldığı o dünyayı anlatan kitapta... Keyifli okumalar.

Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,9bin okunma

·

92 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Cengiz Karataş