Gönderi

286 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Nazım Hikmet’in şiir serisini bitirdikten sonra romanlarına da bir giriş yapayım diyordum ve ilk romanıyla başladık. Nazım Hikmet yeşilçamın öncüsü gibi roman kaleme almış desek yeridir. Zaman olarak karşımıza oldukça geniş bir zaman dilimi çıktığını belirtelim: Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden genç Cumhuriyet dönemine kadar ki aralıkta paşalar, entelektüeller ve işçiler üçgeninden bir yaşam öyküsü var diyeceğiz. Sağ gözünü yitirmiş emektar bir ustamız olan ve herkesçe tanınan Nuri Usta ile oldukça fazla okumasıyla ünlü ve herkesçe lakabı Gavur Cemal olarak verilmiş arkadaşı bizim tanıştığımız karakterler arasında. Nuri Usta’nın kitapta tam bir Yeşilçam dediğim sahnesi ise Gülizar adında fakir ve sahipsiz bir genç kadının Seyfi Bey adında zengin bir soylu tarafından hamile bırakılıp terk edilmesinden sonra kendisini üzerine alması ve bunda da ona olan aşkı değil de toplumun o kadına bakış açısının kadını daha da mahvetmesine izin vermemesi için çabalamak istemesidir. Hatta öyle ki Nuri Usta’nın annesi bile bu duruma karşı çıkacak lakin zamanla sadece kadını değil yanındaki çocuğu bile kabullenecektir. Devam eden süreçte savaş süresince toplumun yaşadığı sıkıntıları da öğreneceğimiz dönemde Nuri ve ailesinin yaşadıkları kadar, Ömer adındaki o çocuğun da büyüyüp avukat olması da dikkat çekicidir. Tabi yaşanan süreç ve bir kaza sonrası avukatımızın devreye girişi de harikadır yalnız burada Nazım Hikmet, insanların toplum düzeninde yüzlerce yıl sonra ancak fark edebildiği bir durumun da mesajını verir. Bu benim teorim. Yani yazar bunu kesin olarak söylüyor demiyorum. Bir kan bağı mesajı var ki aslında benim düşüncem ailenin yalnızca genetik olarak kan bağı olan insanlar değil; her daim yanımızda bizimle olan insanlar olduğudur. Benim düşüncem bu. Yine benim düşünceme göre ailem olunması için illa ki kan bağı olması gerekmez. Mesela bir dostum benimle yıllarını harcamış ve her şartta yanımda olmuşsa, kan bağı yahut birinci derece akrabalık aramam o da benim ailemdir. Yazar da bence bu mesajı veriyor ki yıllar öncesi toplum bakışında böyle bir mesaj oldukça mühimdir diyebilirim. 1936 yılında Son Posta gazetesinde yayımlanıyor bu kitap önce. 1965’te yasak kalınca evvela Pınar Yayınları tarafından yayımlanıyor, daha sonrasında 1975,1976 ve 1977’de yayımlandıktan sonra Adam Yayıncılık da 1990 itibariyle yayımlamaya başlıyor. Dönem kitabı olduğu için dönemsel eleştirileri oldukça iyi eleştiriler var. Biraz da tarihsel bilgiler açısından önemli olduğunu vurgulayalım. Burada en başta bahsettiğimiz Gavur Hoca lakaplı adamın da Sakallı Celal diyebileceğimiz bir Osmanlı aydını olabileceğini düşünenlerden biri de benim. Çünkü o da çok ilginç bir karakter. Birisi Türkiye’nin sürekli doğuya gittiği, diğeri de epey kullandığım ve arkadaş ortamında da şakasına söylediğim “Bir İnsan Okuyarak Ancak Bu Kadar Cahil Olabilir” sözünün sahibi olması. Oldukça efsane sözleri vardır bir ara bakmanızı tavsiye dahi ederim. Herkese AFORİZMALAR yayımlayanların bu adamın sözlerini de mutlaka bulup yayınlamaları gerektiğini düşünmüşümdür hep. Celal Yalınız olarak da bilinen bu kişi için en büyük ve aynı zamanda tek kaynağımız ise Orhan Karaveli’dir. Başka da tavsiyemiz yoktur. Hepimize iyi okumalar dilerim..
Kan Konuşmaz
Kan KonuşmazNazım Hikmet Ran · Adam Yayınları · 1990775 okunma
·
247 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.