Gönderi

250 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Merhaba sevgili okur, Bu ayın edebiyat dergisi: Ayarsız Eylül 2022 Sayı: 79 Ağustos sayısını sevdiğim için bu ay da devam etmek istedim. Okuduğum dergiler içerisinde Ayarsız ön sıralarda yer alıyor. Şunu da söylemeliyim ki Ağustos sayısını daha çok sevmiştim efenim. Beğendiğim çalışmalar: *Sorgu sual (s.5) *Siz hangi peygambere abonesiniz (s.6) *Beş dakika önce buradaydı! (s.15) *Yazıyla iki bin yirmi üç (s.16) *Sekiz (s.18) *İlgili makama (s.20) *Arafta kalmak: Nereye aidiz? (s.21) *Kendimle başım dertte (s.33) *Ağacın hikayesi (şiir) (s.39) *Yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi günlükleri (s.40) *Niyazi’nin türküsü (s.43) Puanım: 7/10 Herkese keyifli okumalar olsun efenim… ***Alıntılar*** * Üzülmeyin ve saçmalamayın zira babalar evlatlarından önce ölmelidir. Tersi olursa acı da büyür. … Hayat başarı, uğursuzluk, acı, tatlı, heyecan, durağanlık ve sair pek çok şeyi içinde barındıran çok aşamalı bir oyun ve ölüm oyunu bu hayatın bir parçası. Emin değilim, belki de hayat ölümün bir parçasıdır... * Ne de güzel söylemişti Oğuz Atay, oysa değil mi? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birden bire “buraya kadar” dediler. Oysa, bilseydin nasıl dikkatli bakardın istasyonlara; pencerelerden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin… Bize de her an “buraya kadar” diyebilir hayat. Unutmamak lazım... * “Yoksulun sırtından dayan doyana, bunu gören yürek nasıl dayana.” * Şablonu ne kadar büyütürsen büyüt dışarıda kalan biziz. * Sekiz sonsuza benzese de ondan farklı olarak nedense bana hep hapsolmuşluğu hatırlatır. Yatay bir simgeyi dikey konuma getirdiğinizde mahiyetinin de değişmesi bana hep ilginç gelmiştir. Bir şeyin ölçeğini büyütmek ya da küçültmenin niteliğine tesiri olmazken eksenini değiştirmenin etkisinin farklı olması gibi. * “Ne içimdeki sokaklara sağabildim ne de dışarıdaki dünyaya!” Sabahattin Ali * Zihnindeki cıvalı düşünceleri, kalbime yük ettiklerimi, sırtını kamburlaştırıp beni Quazimodo’ya dönüştüren şeyler her ne ise onları geride bırakıp gidemedikten sonra kaçmak da işe yaramaz doğrusu. Yerimi bulma gayesi ile kaçmaya çalıştım onca şeyi beraberimde götürsem kaçmak olmaz bu. Üstelik beni olduğum, olmak istediğim veya olamayacağım şekilde kabullenen bir Esmeralda da yok artık ortalıkta. * “Çok karışığım. Bir yanım olabildiğince huzursuz ve yorgun. Diğer yanım mucizelere ve düşlerin gerçek olabileceğini halen inanıyor ve heycanını koruyor. Bu iki yan arasında ben, eziliyorum.” Frida * Hayatın sonu belli: Sükut. Mutlak sükut! Kim olursan ol, hangi yolu kat edersen et… * Biliyor musun? Benim sıkıntım ne seninle ne de bir başkasıyla, bizzat kendimle… Kendi ayazım kesiyor yanaklarımı, kendi ateşim kavuruyor beni. Cahile ve yobazla akşam olup karanlığa bürünüyor; aydın ve bilge ile her sabah güneş misali yeniden doğuyorum. * Hep bir kural nizam var burada; yazmak da bir nizamdır olsa. Kelimeleri dizme nizamı… Dizilin! İkinci bir emre kadar da böyle kalın. * Biz dönemin, devrin insanı olmadık, en çok buna şükrediyorum. Omurgasız olmadık, kırılmadık, doğru bilmediğimizi konuşmadık, paraya ve makama kapılanlardan olmadık. Büyük kazanç sayasım geliyor bunu. Onurlu yaşadım. Onurlu ölmek istiyorum.
Ayarsız Dergi - Sayı 79
Ayarsız Dergi - Sayı 79Ayarsız Dergisi · Ayarsız Dergisi · 20224 okunma
·
187 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.