Gönderi

218 syf.
·
Puan vermedi
Feminist zihniyeti en kestirme yoldan anlamak için okunabilecek kitaplardan biri. Formül şöyle: Bir erkeğin başına gelen şey onun yaptığıdır. Bir kadının başına gelen şey toplumun ona yaptığıdır. Bu formülle erkeklerin bütün acısını ve mazlumluğunu erkekliklerine, kadınların bütün acısını ve mazlumluğunu yine erkeklere fatura ediyoruz. Erkek mağdur olduğunda toplum suçlu. Toplumu da erkekler yönettiğine göre (feminist mitoloji) erkekler suçlu. Kadın mağdur olduğunda ise doğrudan erkekler suçlu. Doğrudan değilse bile toplum ataerkil olduğuna göre (feminist mitoloji) dolaylı olarak suçlular. İşte feminist olduk. Sünnet gibi neresinden tutsanız elinizde kalacak, ne dine ne de bilime dayanarak savunulamayacak bir şeyi bile "erkeklerin kendilerine ettikleri" olarak göstermeye çalışıyor. Çocuğun veya bebeğin çektiği acıyı ve yetişkinliğinde bu yüzden yaşayacağı sorunlara hiç girmeden, sünnet olan çocuğa moral vermek için kullanılan sözlerin arasından "kadın düşmanı" olan bir kaçını ayıklayıp olaydaki bütün erkek mazlumluğunu ört bas ediyor. Kitap kesinlikle bilimsel bir yöntem izlemiyor. Yansız olma kaygısı yok. Yazar kişilerle görüşmüş, duyduklarını aktarıyor. Zaten feminist kitaplarda ciddi bir yöntem sorunu vardır. Tarih okur, kendi gündemlerine uygun olan bilgileri süzerler. Bilim okur, yine kendi gündemlerine uygun olanları üstelik verileri zorlayarak, yetmiyorsa uydurarak "aktarırlar" ki Brizendine kitaplarında örneğini gösterdim. Bunun gibi "sokak röportajı" kitapları ise adı üstünde nesnellikten nasipsizdir. Oturduğunuz yerden siz de böyle bir kitap yazabilirsiniz. Mesela benim bütün kadın komşularım kocalarını dövüyorlar. Bakın, yazdım. Yazar erkeklerin yaşamlarının zorluğuyla ilgili pek çok doğru saptama yapıyor. En önemli ve vurgulanması gerekenlerden biri şu: "İktidar mekanizmaları çok daha yetkinleşince erkeğin kendisini kanıtlaması için eski kahramanlıklar yetmiyor." İyi de kime yetmiyor? İşte bu kadar basit sorularla feminizm çöker. Çünkü kadına yetmiyor! Feminist yazar, kadının erkekten imkansızı talep ettiğini kendisi söylemiş oluyor. Ama asla ve asla kadını denkleme koymuyor. Bu durumda erkeğin sürünmesinin suçlusu kadın değil midir? Ama yazar susuyor. Erkek, kadından eski tip kadınlık talep edince çağdışı, geri kafalı ve cinsiyetçi oluyor da kadın erkekten hala eski tip erkeklik talep edince niye yalnızca "kadın" oluyor? Sanki erkeklerin gezegeninde yazılmış bu kitap. Kadının sözü ediliyorsa ancak harala gürele sağa sola testosteron fışkırtan kıllı erkeklerin arasında sıkışan mağdurlar olarak geçiyor. Ama bu kitap bir komedi senaryosu olarak değil, ciddiye alınma talebiyle yazılıyor. Aynı kitabı "kadın" ve "erkek" sözcüklerinin yerlerini değiştirerek ve örnekolayları uygun olanlarla değiştirerek ve kadınlar için de yazabilir ve kadınların başlarına gelen her türlü olumsuzluk için kendi beceriksizliklerini, kendi kabahatlerini sorumlu gösterebiliriz. Yazar olmak çok kolay. Feminist olmak daha da kolay.
Sürüne Sürüne Erkek Olmak
Sürüne Sürüne Erkek OlmakPınar Selek · İletişim Yayınevi · 2008200 okunma
190 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.