Kitabı bitirdim. Gözlerimi kapadım şöyle bir düşündüm Thomas Harris benim için ne ifade ediyor diye…
Usta yazarı ilk defa bu kitaptan duyan varsa çok şansız. Aslında literatüre Hannibal Lecter karakterini sokan adamdır Harris. “On yılda bir yazar, ama tam yazar.” övgüsü boru değil Stephen King tarafından söylenmiş. Gerçekten de Lecter serisinin her kitabı onar yıl arayla gelmiş satış rekorları kırmıştır. Sanıyorum en son 
Hannibal Doğuyor kitabı gelmişti pek de başarılı bulunmamıştı. Ancak benim de içinde olduğum Lecter tutkunları çok da şikayetçi değildi durumdan. Sonra on yıllık kuluçka evresi Cari Mora ile bitmiş oldu.
Olay örüntüsü ve bir yere kadar kitabın kurgusu ben buradayım diyor. Akıcı, aksiyon filmi gibi kitap. Konu da Escobar’ın kayıp altın hazinesi. E daha ne olsun? Diyemedim. Olması gereken çok fazla şey yok maalesef.
Ana karakter Cari iyi anlatılmış zerre noksan yok. Kolombiya Devrimci Ordusuna çocuk asker olarak yazılmış. Genç kız olarak her türlü cinsel ve askeri hizmette kullanılmış bokun dibine batmış, kaçmış, ABD de düzgün bir hayat kurmaya çalışan 25 yaşında taş gibi hatun. Escobarın evinin bakım ve temizliğini yapıyor. Bütün karmaşanın ortasında kalan bu kızın hikayesi kitabın konusu.
İkinci ana karakter Hans Peter Schneider Lectervari bir psikopat. Ama hikaye kısmı neden yok yahu. Ana babasını anormal bir teknikle öldürüşü dışında bulunduğu sapıklık ve hayvanlık derecesine nasıl ulaşıyor yok. Kendisi seks için özel ameliyatlarla sakat kadın üreten hobi olarak da organ mafyalığı yapan, kitapta evi soymaya çalışmasıyla ortaya çıkan bir manyak. Müşterileri kendinden de manyak. İmran denilen karakter açılabilirdi. Zira “ Alıcının sadece biriyle yaşayacağını ve iki yeni yarayla farkı anlamayacağını düşünerek böbreklerden birini arabada yedi.” kısmını iki kez okudum. İdrak etmem zaman aldı.
Mesele Escobar’ın kilolarca altın olunca meraklısı da çok oluyor. Bir takım yerel yeraltı örgütleri sürekli gözetim altında tuttuğu evi soyma girişiminde bulunuyor. Burada “On çan okulu” da biraz daha açılabilirdi. Kitabın ortasında trajik bir hastane ziyareti sahnesiyle giren Terry Robles karakterinin hikayesi de yok.
Özetle aslında çok ilginç karakterler bulmuş yazar ama açmamış konuları. Açmış olsa bence çok çok efsane bir kitap olacaktı.
Kitabın sonunu da çok zayıf buldum. Bizim bildiğimiz on yılda bir yazan, yazınca tam yazan Harris gibi değil, sanki aceleye gelmiş gibi. 
Kara Pazar dan daha iyi bu haliyle bile, ama yeni Hannibal serisi ile kesinlikle karşılaştırılamaz.
Harris’in ustalığı var, karakterler, olay örüntüsü ben buradayım diyor ama sanki ani verilmiş bir kararla kitap bitmiş gibi. Beğendim. Ama eski kitapları kadar başarılı bulmadım.
·
211 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.