Her öğretmen adayının ve öğretmenin hatta her bireyin okuması, anlaması ve içselleştirmesi gereken bir kitap. Bütün, ''Ben öğretmenim'' diyen meslektaşlarıma tavsiye ediyorum. DOĞAN CÜCELOĞLU, ÖĞRETMEN OLMAK Şimdi sizlere, Doğan CÜCELOĞLU’nun çok değerli kitaplarından biri olan, ‘’Öğretmen Olmak; Bir Can’a Dokunmak’’ adlı kitabının değerlendirmesini sunacağım. Bu değerlendirmemde sizlere bir nevi kitap analizi yapmaya çalışacak fakat dürüst olmalıyım ki çoğunlukla sizlere kitabın bende bıraktığı izleri, bende uyandırdığı volkanları anlatacağım. Şimdi, başlayalım bakalım en baştan. En baştan başlamaktan kastım, kitabın başlığıyla ilgili konuşmak. Evet, öncelikle yapmak istediğim tam olarak bu. ‘’Öğretmen olmak?’’ Nedir bu öğretmen olmak. Öğretmen, öğretmen, öğretmen… Kimdir bu öğretmen? Öğretmen kelimesine onlarca, yüzlerce, binlerce tanım yapabiliriz. Çünkü bu tanımlar bireyden bireye farklılık gösterecektir. A kişisine göre; öğrenciyi eğiten kişi, B kişisine göre öğrenciye yol gösteren kişi, C kişisine göre insana rehberlik etmekle görevli kişi… Evet, bir sürü tanım yapmak mümkün. Sanırım bu tanımlar, bir bireyin öğretmenden beklentilerine göre değişik kalıplara girebilir. Anlıyoruz ki, tanım yaparken aslında biz öğretmenden beklentimizi anlatıyoruz. Öğretmen demek, sadece öğrenciye belirli bir bilgi yığınını aktaran demek midir? Bu soruyu aklımızın bir köşesinde tutalım. Çünkü bu soru beraberinde başka sorular da doğuracaktır. Hemen o sorulardan birine de örnek verecek olursam ; ‘’Öğretmenlik mecburi yapılan bir iş midir, gönüllülükle yapılan bir görev midir? Çocuklar iyi olana, güzel olana karşı sevgi ve bağlılık duygusu oluşturmaya meyillidir. İşte tam da bu yüzden öğretmenliğin gönülden gelmesi gerekmektedir. Öğretmenlik bilgileri çocuğa aktarma işinden ziyade, bir çocuğun kalbine seslenmek, ruhuna dokunabilmektir. Öğretmen olmak, öğretmenlik yapmanın ötesindedir. Doğan CÜCELOĞLU, ‘’Eğitim bir cümledir. Öğretmen ve öğrenci ise o cümlenin öznesidir.’’ der. Öğretmen tam olarak tarif edilemeyen, ancak gerçekleştirildiği zaman anlatılan bir eylem. Öğretmen; aydınlık bir gelecek için insanlığa hizmet edendir. Bir çocuğun en büyük şansı, öğretmenlik yapana değil de öğretmen olana denk gelmesidir. Öğretmen bir robot ya da bir makine değildir. Öğretmen bireyin yaşamında ona koçluk eden, gizil bir güçtür. Bireyin; sorular sormasına, merak etmesine, bilginin çekiciliğinin farkına varmasına yardımcı olmalıdır. Baskı yahut zorbalık yoluyla sürekli bir şeyler vermeye, öğretmeye çalışmaktan ziyade öğrenciye; kendisini ve yaşamı keşfetme sürecinde bir yol gösterici olduğunu hissettirmelidir öğretmen. Çocuklar düşüncelerini ve duygularını türlü yollarla aslında sürekli anlatmaya çalışırlar. Bazen net bir şekilde anlarız onları, bazense anlamak için çeşitli yollara başvururuz. İşte öğretmen olan kişi burada da belli eder kendini. Öğretmen yeri geldiğinde öğrencisiyle aynı dili konuşmalıdır. Öğrencisinin üzüntüsünü de mutluluğunu da nasıl anlayacağını ancak bu şekilde bilebilir. Öğretmen birtakım kuralları belletmekten ziyade; onların kendilerinin kavramlara, sonuçlara varmasını sağlamalıdır. Gerçek öğrenmede bulunan davranış değişikliğini öğrenci doğrudan veya dolaylı olarak hissetmelidir. Öğrencinin öncelikli ihtiyacının bilgi ve beceri aktarılması olarak değerlendirilmesi de öğrencide oluşması gereken değerler bilinci ve dünya görüşü kazanılması durumuna aykırıdır. Öğrenciden ziyade her bireyin bir değerler bilinci ve dünya görüşü olmalıdır. Çünkü bu onun bir çerçeve oluşturması demektir ve her bireyin buna ihtiyacı vardır. Öğretmenlik yapan sadece öğrenci-öğretmen ilişkisiyle yetinir. Fakat öğretmen olan insan-insan ilişkisi kurar. Öğretmen olan zaten bilir ki, öğrencilik insanlığın içindedir. Çünkü birey önce insan olur, daha sonra öğrenci olur. Öğretmen olan kişiye değer vermeyi bilen kişidir. Kişinin yaşamında var olmayı becerebilmesinin en büyük güçlerden biri olduğunun farkındadır; öğretmenliği toplum ve insanlık için kutsal bir dava olarak görmektedir.

Öğretmen OlmakDoğan Cüceloğlu · Final Kültür Sanat Yayınları · 20136,6bin okunma

·

323 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Çağla Nur ÖZCAN