Gönderi

104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Şiirden Şaire” Kitabına Bir Bakış Denemesi “Şiirden Şaire” Yazar Ethem Erdoğan’ın, Haziran 2021’de, Çıra Yayınları aracılığıyla okurla buluşturduğu, kuram-inceleme türünde bir eseri. Bu kitabın öncesinde bir şiir kitabı ve bir de romanı bulunmaktadır. On altı yazının yer aldığı kitap, yüz sayfa hacmindedir. Yazar; ön söz yazısında öz ve sarih bir şekilde şiire ve şaire bakışının ipuçlarını vermektedir. Bunu öz olarak; şiir üzerine düşünmeye, yazılan eserlere yaklaşım tarzları geliştirmeye yönelten bir rehber niteliğinde sunar okura. Bu tarz eleştirilerin okura, yazara ve yayın dünyasına bir fikir bir kılavuzluk yapacağına inanır ve daha çok tavsiye sadedinde konu ele alınıp irdelenir. Yazılarında, kimi şairlerin kitaplarından verdiği örneklemelerle şiire bakışını, özellikle inşa ve eleştiri boyutuyla irdelediğini görmekteyiz. Kırmadan, dökmeden, yapıcı eleştirilerin daha çok şiire bakışın ve olması gerektiğinin serimlenmesi olarak bakabiliriz. Yapılan eleştirilerde eserlerin darasının düşüleceğine, şairin iyi, güzel ve olgun eserlere yöneleceğine ve teşvik edip bu şekilde yol alınacağına inanılır. Yazar için, eleştirinin ve eleştirmenin durduğu yer ve işlevi çok önemlidir. Eleştirmeni bu bağlamda niyet okuyucu olarak nitelendirir. Eleştirinin, bir başka ifadeyle bizim kültürümüzde karşılığı olan tenkidin; en temelde doğru okumayı ve tespit için bir araç olduğuna dikkat çekilir. En önemli tenkit ilkesinin, metnin anlaşılmasına, eserin anlaşılmadan tenkit edilemeyeceğine ve öncelikli olarak şiiri anlamak olduğuna ve kullanılan imgeyi anlamanın önemine vurgu yapılır. İyi, sahih şiire, kalıcı şiire gidişin ve buluşun yöntemlerini, yollarını adım adım ele alır. Şiiri tanımlama ve anlama perspektifinde bir portre çizer. Şiirin duygusal, düşünsel ve kuramsal yönleri etraflıca ele alınır ama şiir düşsel alandan, okumaların etkisinden ve kurgudan ibaret olmadığının da bilinmesini ister. Şiirin kuluçkası, sancısı, etikası ve estetikası da olmalıdır elbette. Genel anlamda sanatın, özel anlamda şiirin temel direğinin hayal ve ustalıktan geçtiğini de biliriz. Bu geniş çerçeveyi bölümlere ayırır ve şiirde, edebiyatta yer edinmiş temel kuramlar ve kavramlar üzerinden açılımını sürdürür. Burada imge, metafor ve bellek kavramlarına derinlemesine bir yolculuğa davet eder. Tabi ki de bu kavramları örnekleyerek ele alınır. İmgeye ve çağrışıma dönüşen halleri resmedilir. Şiirin, daha çok çağrışım yüklü bir sanat olduğu nitelikli bir okur ve nitelikli bir şair için malumdur. Ayrıntılar boyutlarıyla şiiri, alegori ve timsaller cihetleriyle de ele alınıp irdelenir. Şiirde simge, imge ve anlam konularına da etraflıca yer verilir. Şiirde imge, konusunda tafsilatlı bir şekilde bakış açılarını ve düşünceleri mezceder. Misalen, “imge bazen somutu nesneler üzerinden soyutlaştırır, bazen de soyutu nesnelerle üretip somutlaştırma yapar” (sayfa 91) diyerek imgenin işlevi hakkında ipuçları verir. Başka bir yerde, imgenin kuruluşunun çoklu bir seyir izlediğinden bahseder. “Yayılgan imge” olarak isimlendirilen kuramda, sıra dışı oluşumlarla, sırları açan bir oylumlulukla ve gerçeklikle yayılgan imge konusu ele alınır. Bütün bu alt tamamlayıcılar, şiirin etki gücünü yükseltici, şiirin estetik yönünü besleyici, mecazlı ve hatta aktarımlı dili kuvvetlendirici bir pekiştireç görevini de ifa eder. Şiire bakış açılarını, örnekler üzerinden ve tanınmış ve yetkin şairler üzerinden, örneklerle destekler. Mesela Mallarme, şiir hakkında şöyle söylemiş. “Şiirin görevi nesneyi anlatmak değil, esinlemektir” Bir de kendi değerimizde şiire bakışı örnekleyecek olursak; “Şuur devrinde şiir susar, şiir devrinde şuur seyirci kalır” Ziya Gökalp sözünde olduğu gibi. Şiire, sanata bakışta doğu-batı kıyaslamasında da bulunur yazar ayrıca. “Batı, varlığa sahip olurken, kadim doğu geleneği “hakikat” üzeri varlığın içinden geçip yolunu almaktadır” der. Bu kıyaslamaları kullanılan kavramlar üzerinden de ipuçlarını görmek mümkün. –Kadim bilgelik- ve –hinterlant- bağlamında bu konunun etraflıca işlendiğini görmekteyiz. Yazar, şiir üzerine ele aldığı çerçevede şiirin çağırdığı şairlerden sık sık bahseder. Şiirin, sadece “kendilik” olmadığının başkaca birçok boyutlarına da değinir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, şiiri; “iç kale sanatı” olarak tanımlamasının yanında başka açılardan da konu serimlenir. Şiire musallat olmuş sıkıntılar, zorluklar üzerinden de konu ele alınır. Mesela, şiirin öncelikle tahkiyeden kurtulması gerektiği üzerinde durulur. Bu konu, şiirde tahkiye sorunu çerçevesinde ele alınır. Daha çok bizim şiirimizin, edebiyatımızın ve sanatımızın maruz kaldığı Frankofoni (batı taklitçiliği), dekadan (yozlaşma) üzerinde durularak yaşanılan ikilemler bir bir konu çerçevesinde irdelenir. Daha çok şiire bakışı öncelemiş gibi gözükse de, şaire bakışta ikincil sırada ele alındığı görülmektedir. “Şiirden Şaire” kitap isminde olduğu gibi aleni bir şekilde şiir ve şair birlikteliği işleniyor. Şair; tavır-duruş boyutuyla irdelenmektedir. Şairin; vicdan ve tavır sahibi olması önceleniyor. Ama yine de şairden çok şiire bakış önceliklidir. Mesela, şaire, “aferin delisi” olması hiç yakıştırılamaz ve şairin ağır duruşu, kişiliği önceliklidir. Eskilerin, “zarf değil, mazrufa bakmak gerek” sözünün bir örneğini burada da görmüyor değiliz. Daha öz anlamda, şairin sepetinin dolu olması gerektiğinin altı çizilmektedir. Şiire, şaire yönelik bu mülahazaların okur ciheti de vardır elbette. Okura tavsiyelerde bulunulur. Okurun, metni içselleştirmesi ve metnin kalbine nüfus edebilmesi arzulanır. Şiiri yazarken özen, şiirin şairini çağırması, alelusullükten kaçınmak, sahih şiire ulaşmak gibi onlarca olguyu havsalada ve muhayyilede tutulup kitaba nakşedilmiştir. Bu olgular gelip geçen, değişen bakışlardan daha çok behemehâl sağlam temeller bağlamıyla ele alınır. Şiirde bilinmedik yolları denemek, yeni damarlar bulmak, münşerih şiirler yakalayabilmek gibi birçok boyutunu da beraberinde taşır. Bütün bu eleştiriler, var olan şiirlerin ve şairlerinin etki alanlarını, var olması gereken daha etkili bir dünyaya taşıma gayreti güdülmesi başat bir amaç olsa gerek. Bu durum şiirin hem niteliğini artıracak hem de şairin iyelik ilişkisini kuvvetlendirecektir. Şiirimizin neşvünema bulduğu daha güzel günlere hasretle… İlkay Coşkun 23.09.2022
Şiirden Şaire
Şiirden ŞaireEthem Erdoğan · Çıra Yayınları · 20212 okunma
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.