Çocuk kitabı gibi, popüler kültür için yazılmış.
Akademik değil de tamamen para kazanma arzusuyla yazılmış izlenimi verdi.
Öncelikle kesinlikle detaylı bilgilere yer verilmiyor. Yüksek ihtimal, insanlar okuyunca sıkılmasın diye devrimleri öylesine anlatıp geçmiş. Daha önce, hep bildiğim konuları anlattığı için yarım bırakmıştım, neyse ki son zamanlarda kendimi toparlayıp bitirebildim. Bu nedenle, belirli seviyedeki okurlara hitap etmeyecek bir inceleme yazacağım kanaatindeyim. Bilmelisiniz ki, Atatürk hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmak istiyorsanız bu kitap size göre bir kitap değil. Tanımlar yapılmıyor, saptamaların altı doldurulmuyor. 480 sayfalık kitapta Atatürk’e dair bilgi toplasan 20 sayfayı geçmez.
Her neyse.
Atatürk'ün hayatı ekseninde Osmanlı'nın son yılları ve Türkiye'nin yakın tarihi anlatılıyor. Bir bakıma, Atatürk biyografisi değil. Daha çok Atatürk’ün yaşadığı yıllar üzerinden bir Türkiye ve Avrupa tarihi incelemesi denebilir. Bazı bölümler, Fatih Altaylı programı seviyesinde bunu belirtmek istiyorum. Bir ses kaydından yazıya aktarıldığını da söylemek isterim, çok fazla konu dışına çıkılıyor. Atatürk’le ilgili pek çok detay havada kalmış.
İlber Ortaylı bu eserinde sohbet havasında ve ilginç yan konulara da dalıyor zaman zaman. Hoca kitabında geniş perspektifinden yorumlara da yer verdiğinden dolayı, Atatürk'ün hamlelerini daha iyi anlamlandırabilirsiniz; fakat, fazla gereksiz konuşmalarda geçiyor.
Konu bütünlüğü, kronoloji olmayan bir kitap. Atatürk'le ilgisiz bir sürü meseleye, kültürel konulara giriliyor. Bazı önemli konular yarım bırakılmış. Sanki İlber Hoca'nın konuşmalarından parça parça toplanıp kitaba serpiştirilmiş gibi. İlber Hoca'nın ismi olmasa çok satanlarda yer alacak bir kitap değil.
Bir başlık altında, hatta aynı paragrafta ilk cümleler Abdülhamit dönemi uygulamalarını, birkaç cümle sonrası Bulgar insanının kültürel yapısını anlatırken paragraf Kazım Karabekir Paşa’yla bitebiliyor. Takip etmek çok güç.
Her bölüm Atatürk'ün hayatındaki bir bölüm adı ile başlıyor. Genel bölümlerde ilk bir iki cümlesi de yine Atatürk ile ilgili devam ediyor (Elbette ki her cümle Atatürk'ü anlatacak değil). Ama ondan sonra konu öyle bir kopuyor ki sürekli aralarda "peki Atatürk o sırada ne yapıyormuş?" sorusunu sorma ihtiyacı hissediyorsunuz.
Bazı okurların incelemelerini inceledim, romantik bir şekilde “işte kitabın olayı da bu, Atatürk’ü merkez alıp dönemi anlatıyor” diye düşünmüşler. Ancak ben buna katılmıyorum. Kitabın adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise bu bir biyografidir. Siz eğer diyelim ki Elvis Presley hakkında bir kitap alıp da kitapta dönemden sürekli ve Elvis’tense azınlıkta bahsedildiğini gördünüz mü? Belli ki yayın evi tarafından daha iyi satış yapsın diye kullanılmış bir hamle.
Kitabın ilk ve son kısımlarını okuyun, sonra da kalan kısmı okuyun, üslup farkını görürsünüz, çünkü daha güzel bir dille daha etkili bir anlatım söz konusu. İnanıyorum ki o kısımları İlber hoca oturup kendi yazmış.