Gönderi
Cihangir ile İnci'nin duygusallık ve aksiyon dolu macerası, "Baytar Hanım-2" ile ateş harlanarak devam ediyor. Serinin son kitabı olduğu için, yazarımız Meryem Soylu'yu ikinci romanda daha aktif gördüm. Bu aktiflik, romanın tüm kurgusunda ve cümlelerinde hissediliyor. Cümlelerinin naklettiği duygular, sanki somut bir olguya dönüşüyor ve okurken bizi kucaklıyor. Soylu'nun kaleminde kah kahkahalarla gülüyoruz, kah cümlelerin olgunluğu bizi hüzünlendiriyor. Yine tüm süslerden uzak, günlük konuşma dilinde ve yalın bir roman karşımızda... Beğendiğim başka bir detay ise, yazarımız Soylu'nun ikinci romanda daha güçlü bir İnci profili yaratması... Güçlü, kendi ayakları üstünde duran, sevgilisi Cihangir'le dura dura daha sert ve kararlı bir İnci görüyoruz. Bu mutluluk verici, yol açıcı aslında... Kadınlar kafalarına koyduğu her şeyi başarabilir. İlk kitaba göre daha hızlı akan ve daha sürükleyici bir kurgu bekliyor sizi serinin ikinci ve son kitabında... Cihangir'in ailesinin ve geçmişinin detayına inilmesiyle de ilk romandaki o sis bulutu kalkmış oluyor. Yalnız kitaptaki o son bölümlerin ve ikilinin BİR hayatını biraz daha uzun okumak isteyebilirdim, bir 50 sayfa fazla yazılsaymış daha da tatlı olabilirmiş!
İkinci kitabımız kaldığı yerden, yani İnci'nin sır kadın Ezel'in fotoğrafını görmesiyle başlıyor. Cihangir bu incir çekirdeğini doldurmayacak sorunu çözer. Ancak çifte kumrular, daha pek çok şekilde sınanacaktır. Aşkları artık yavaş yavaş bir sonraki aşamaya geçmek için demlenirken İnci için asker sevmenin ne kadar zor olduğunu daha da iyi anlarız. Cihangir'in gittiği uzun görevler, İnci'nin ömründen ömür almaktadır. İnci'nin köpeğini tedavi etmesiyle tanıştığı Alex, Cihangir'in zaafını artık öğrenen ve ondan intikam almak isteyen düşmanları, İnci'yi geri isteyen Tuna ve kızlarını zerre düşünmeyen İnci 'nin ailesi çiftimize pek çok sıkıntı yaşatır. Çiftler birbirlerine benzer derler ya, İnci hepsinde taş gibi sağlam durur. İnci'nin ailesi kızlarının askerle evlenmesini istemez, onların planı damat olarak Tuna'yı görüp zenginliklerine zenginlik katmaktır. Ezel'in aniden çıkagelmesiyle Cihangir İnci'ye olan aşkını kanıtlamak zorunda kalır, bu işin arkasındaysa bambaşka birinin imzası vardır. İstanbul bölümünde her şey bitti sanılır, ancak İnci'nin söyleyecek son sözü vardır. Tüm bunların yanında İnci'nin kuzeni Arya ilr tanışırız, o da İnci ve arkadaşı Burçak gibi bir askere, Akın'a gönlünü kaptırır.
Çifte kumrularımızın Ankara macerası bir zorunluluktan doğsa da ikisinin de daha huzurlu olduklarını görürüz. Evlerini kurmaları, Cihangir'in çok sevdiği albayı ve karısının onlara kol kanat gerişi ve sonunda düğünleriyle birlikte yaşadıkları mutlu son; onlara istedikleri huzuru ve aile sıcaklığını verir. İnci'ye Ankara'da da bir klinik açılır ve güçlü kızımız, eviyle işi arasında mekik dokur. Ankara, zorunluluktan bir mucize doğurmuştur çiftimize... Cihangir'in ekibinin tamamının Ankara'da olmasıyla Burçak'ın ve Arya'nın da zamanla Ankara'nın yolunu tutacak olması, İnci'nin mutluluğuna mutluluk katar. Daha hakkında çooook yazabilirim ama sonrasındaki tatlı sahneler, fazlasıyla sürprizi kaçırmaya giriyor. O güzel tarafları kendiniz deneyimleyin isterim
··
520 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.