Bu şiir benim kalbimi kırdı biraz, ayrıca iyi bir çeviri-şiiri olduğunu kabul etmek lazım; en azından benim nezdimde öyle:
''Günaydın, dedim
uzaktan gülümseyen kıza.
Günaydın, ama o karşılık vermedi o kadar uzaktan.
Göz göze gelmek olanaksızdı,
bu yüzden el sallayarak
günaydın, dedim gece gündüz
menzilimin ve zavallı günaydınımın ötesinde olan kıza.
Sonsuza kadar günaydın! Belki de, soğumuş olarak
ya da geç gelecek yanıtı, ama ben gene de bekleyeceğim
onun günaydınını.
Ve sıra sıra evlerin,
tepelerle vadilerin üzerinden,
hangi saatte olursa olsun,
acemice yineleyeceğim günaydınımı.
Belki de zamanı yanlış seçtim
ve hüznüm çok aşırıydı
bu saçma günaydın için.
Kızcağız bilemez
ya da sezemez ki,
günaydınımın kalbindeki
sevecenliği.
Günaydın! diye yineliyorum
öğleden sonra;
gece yarısı; günaydın!
Ve gün doğarken
maviye ve pembeye
boyuyorum günümü:
kız onu bulabilsin diye,
günaydın!
Günaydın: (kim bilir)
yalnızca çalılıkta bir yankı
karşılık veriyor
ya da aydın günler diliyor bana.
Kız, uzakta gülümseyerek,
sevinci içinde,
hissetmiyor bu günaydının
yoğunluğunu ve parıltısını.
Hüznü, sıkıntıyı, şaşkınlığı
gizleyemeyen gece
amaçsız dolaşıyor
yabanıl bir özlemle,
Bir günaydın diyebilseydi
benim günaydınıma
günlerin en aydınlığına
dönüşürdü gece.''