Üzerine basıyor olduğumuz toprakların sararıp olgunlaşan buğdaylarını biliyordum ancak mavi ile mavinin buluştuğu yere tam anlamıyla ilk defa şahit oldum. Bu kitap ile ilgili ilk söyleyecek olduğum şey şüphesiz olarak budur. Halikarnas Balıkçısı sürekli okumak istiyor ancak bir şekilde denk getiremiyordum hayat kesişimimde. Ancak nihayetinde bir kütüphaneye gezdiğim günde raflar arasında kitapları ile göz göze gelmem beni tereddütsüz bir şekilde birini almaya itti en başta ne alacak olduğumu bilemesem de sonra rastgele -hiçbir araştırma yapmadan kitap almak gibi bir huyum var- Mavi Sürgün'e gitti elim. Bence doğru bir kararmış. Seri içerisinde üç numaralı olarak geçiyor olsa dahi anı olması sebebi ile belki de diğer tüm eserlerini anlamayı sağlayacak ilk kitap Mavi Sürgün diye düşünüyorum. İstiklal Mahkemesi sebebi ile Cevat Şakir Kabaağaçlı'ya verilen bir cezanın izinden gidiyoruz ve Ege'nin kıyıları boyunca yol alıp Bodrum'a varıyoruz. Evet, bu bir anı kitabı fakat asla bunun anlaşılmadığına eminim. Öyle ki direkt elime geçirdiğim gibi okumaya başladığım için bir müddet kurgusal olup olmadı arasında gitmiştim. Ciddi anlamda dili beni çok alıp götürdü. Aşırı derecede kendine çekti ve sonunda bittiğinde içimde belli belirsiz bir boşluk ile oturup etrafa göz gezdirmek zorunda kaldım. Kaderin nereye nasıl varacak olduğu belirsizdir, Mavi Sürgün'ün bir okuyucusu olarak bu bilinmezliği okumak bir sonraki sayfaya geçmemi çok daha hızlı kıldı. Yer yer düşündürdü yer yer bilgiler verdi bazen de kimi yazarların alıntıları ile dolu sayfaları ile beni sonunda masmavi bir deniz ortasına getirmişti. Kitap içerisinde en çok sevdiğim yerlerden biri de bazen Balıkçı'nın okurlarına hitap edişiydi. Eğlenceliydi ve kimi zaman karşımda varmışçasına gülümsemeden edemediğim bir keyif verdi bu kısımlar bana. Hayır, kitap okumuyoruz direkt dinliyoruz gibi. Bu eserin en güzel kısmı ise şüphesiz Halikarnas Balıkçısı'nın doğumu. Sıkmayan hatta bir film izliyormuşçasına gözler önüne gelen sahnesi ile defalarca okuyup iyice sindirdim. Bende bıraktığı hissi anlatmak gerçekten zor çünkü uzun süre sonra bir kitabı zevk alarak okuma kavramının yeniden içimde vuku buluşuna da eşlik etti o kısım. Sadece kitabın son yirmi sayfası başı ve orta kısımlarına göre daha dümdüz ilerliyordu ve bu biraz sıkılmama sebep oldu diyebilirim. Ancak bu sayfalarda da dikkatimi çeken bir şey var ki o da Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın hiç bilmediği konularda bile son derece dikkatlice çalışıp uzmanlaşmasıdır. Çeşit çeşit bitki ve turunçları öğrenerek dışarıdan getirerek dikmesi çevre köylere yaptığı bu konulardaki liderlik ya da zor da olsa -çünkü bahsettiği gibi bizlerde atadan kalma ilkel düzen düşünesi pek yerleşik- balıkçıların bazı yöntemlerini düzenleyip yenilemesi bu durumları anlatışındaki keyif alış... İlham verici. Son olarak değinmek istediğim kısım ile Ege kıyılarında olan o Bodrum ve çevresindeki pek çok mitolojik unsurun hikayelerinin de anlatımı gerçekten çok hoştu. İnsan da hepsini tek tek araştırma huyu uyandırıyor... Umarım bu incelemeyi okuyan kişilere kafalarında ufak tefek bir ön izleme sunabilmişimdir ve okursanız bolca keyif alırsınız. Vaktinizi ayırmış olduğunuz için teşekkürler.

Mavi SürgünHalikarnas Balıkçısı · Bilgi Yayınevi · 20221,554 okunma

·

146 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Minas