Gönderi

Şafak sökmek üzereydi. Ayın otuzuncu şafağıydı. Dört gün önce bu vakitlerde Kocatepe’den atılan topların gümbürtüsü biter bitmez çıkmıştık mevzilerimizden. Dört gündür o toplar içimizde gümbürdemeye devam ediyordu. Henüz yeni başlamıştık. Düşman hattını altı ayda geçebileceğimizi duymuştuk. O gece cesetlerden toplayabildiğim kadar mermi topladım. Ne çok düşman ölmüştü. Dördüncü gün daha çok düşman öldürecektim. Allah mekanlarını cennet etsin. Böyle olmasını kimse istemezdi. Bende istemezdim. Son on yılım savaşlarda geçti. Uzak diyarlarda esir düştük. Paşa nasıl yaptıysa bizleri kurtardı. Bizim gibi evlatlarını düşman ellerde esir bırakmadı. Esir düştüğümüz devletlerle anlaşma yapabilmek için milleti toplamış, meclis kurmuş. Herkese söz vermiş, Düşmanların eline geçmeden orduyu millete vermiş. Türk milletini sahipsiz bırakmamış. İşte bu sayede de düşmanlar bizi serbest bırakmış. Dört Abim, bir Kardeşim, Kuzenlerim, Amcam, annemin kardeşleri. Kimi yıllarını, kimi kollarını, kimi de hayatını oralarda bıraktı. İçimizdeki vatan sevgisini bırakmadık. Bu kez durum biraz farklıydı. Türk diyarları elden gitmişti. Düşman içlere doğru her koldan ilerliyordu. Bir mucize umuduyla siperlerimizdeydik. Dünyadan vazgecmistik ama yurdumuzdan vazgecmedik. Misak-ı milli bizim yurdumuz du. Tanrı beni yaşattı. “Melhame-i Kübra” dan da sağ salim çıkı vermiştim. Bir yıl kadar önceydi. Çal dağında son satıhtaydım. Düşman hatlarımızı boza boza gelmiş, bir kaç gün önce Satıh müdafaası emri gelmişti. Savunduğumuz her satıh bizim kalan vatanımızdı. O gece de başkomutan cephedeydi. Kara giysili uşaklarla sırtı sırta vermiştik. Aba zıpka içinde Laz uşakları pek yaman dövüşüyorlardı. Orada ölmeye karar vermiştim. Rüzgarın uçurduğu tozdan gözlerimiz çalışmıyordu,ahırlı kuyu istikametine sadece ateş ediyorduk. Süngü çekemezdim, hiç bişey görmüyordum. Yanı başımda sürmene bıçaklı yiğitlerin kahramanca can verişlerine tanık oldum. Olmasaydım keşke, gurur duydum divane aşuklarla. Allahu ekber sesleri, 2 eylül gecesi cephede yatsı ezanı okunurken, Gözlerimiz kum dolmuştu. Yıkamak için su yoktu. Cepheye inen düşman toplarına karşı Sürmene bıçakları! Beklenmedik bir anda emir geldi. Sathı küçültüyorduk, savaşın siklet merkezi olan çal tepeden inmemiz emredildi, destek birlikleri yetişemedi. Gece yarısı olmadan Çal tepeden geri çekilmiştik. Şükrü Nail paşanın yolunu gözlüyorduk. Hepimizin morali çok bozuktu. Düşman kazanmış gibiydi. Bizim buradan göremediğimiz birşeyi mi görmüştü Başkomutan? Hayır bu onun planıydı. Zaten buraya çekilme emrini o vermişti, buraları karış karış ezberlemişti. Eskişehir'de söylemişti 'şimdiden kazandık' O gece kaybettiğimizi söylemek için giden paşalara galip geldiğimizi söylemişti. 24. Tümeniyle konuşmaya gitmişti. Deli Halit albayı gönderdi, Arkadan gelen kollarla tekrar hücum ettik. Çal tepeyi süngüyle, Sürmene bıçağıyla geri aldık, mermimiz çoktan bitmişti. Sonunda çal tepeyi düşmana bırakmadığımız gibi ilerleyişe geçtik. Başkomutan bilmişti.planladığı yerde kusursuz bi şekilde Düşmanı yenmişti. Eylül'ün 1. Gününü unutamam. Sonrasındaki dokuz günde yıldı düşman. Durmadı, çekildi. Yıllardır süren geri çekilme, o gece çal tepeyi geri almakla bitmiş ve artık bizim olanı geri alabilmek adına beklediğimiz mucize yüce Türk milleti üzerinde misakı milli ruhuyla vücut bulmuştu. İzmir için hazırlık yapmaya başladık.10 ay geçti kış gelmek üzereydi, daha ne kadar hazırlanacağız diye huzursuz olmaya başlamıştık ki ağustos 14 de intikale başladık. Gündüzleri ağustosun sıcağından ve düşman gözcü uçaklarından ağaç altlarında, mağaralarda saklanıyorduk. Geceleri sessizlik içinde yürüyorduk. On günün sonunda zafer dağları etrafına mevzilendik. Başkomutan o gece de cepheye geldi. Hepimizle helalleşti İşte bugünden Dört gün önce şafağa kadar pusuda beklerken sabah ezanı okundu, gece güne döndü, atış başladı. Kocatepe’den atılan topların gümbürtüsüyle içimizden Allah çekiyorduk. aydınlık oldu ve derin bir sessizlik oldu. Toplar sustu. Şimdi sıra bizdeydi. Hücüm emri gelmişti. Mevziden çıktık. Topçular öyle vurmuşlar ki, sinek bile kalmamıştı. Telleri kese kese ilerledik. Düşmanla vuruşmaya başladık. Basmıştık. Bizi beklemiyorlardı.çok çetin geçen 4. Gün düşmanın kalmadığını gördük. İkinci emir geldi 'ilk hedefiniz Akdeniz'dir ' ileri.! Süvarilere katılmak için birlik toplandı, at bulan gitti. Yaya olan gitti.! Koştuk. Bozduk ama yetişemedik. Çok can yaktılar kaçarken.
··
141 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.